Paralel Devlet Yapılanması yani Cemaat yani Fethullah Gülen grubu.
Türkiye 17 Aralık'tan beri kısa adı PDY olan ve Başbakan Erdoğan tarafından ortaya atılan bu ifade ile yatıp kalkıyor.
Öncelikle şu "paralel" nedir bir ona bakalım.
Türk Dil Kurumu paralel kelimesini "aynı zaman içinde gelişen veya aynı özellikleri gösteren. Yönü kalıbı her şeyi aynı olan yan yana iki şey" şeklinde tanımlıyor.
Bu tanımdan yola çıkarak şu çıkarımda bulunabiliriz. Paralel devlet diğer devletle aynı özelliklere sahip demektir. Bu iki yapıdan biri hangi yetki ve sorumluluğa sahip ise diğeri de aynı yetki ve sorumluluğa sahip demektir.
Biri meşru ise diğeri de meşru, biri gayrimeşru ise diğeri de gayrimeşru demektir. Bir anlamda karşımızda tıpkı BDP'de olduğu gibi bir "EŞBAŞKANLIK" sistemi var.
Hal böyle olunca Erdoğan'ın daha işin başında yani soruna isim bulma konusunda çuvalladığı görülüyor.
Paralel devlet yerine derin devlet demek daha uygun olur ama bu da hükümetin Ergenekon ve Balyoz operasyonları sırasında savunduğu "derin devleti yok ediyoruz" iddiasıyla çelişir.
Aslında nereden bakarsanız bakın ortada hükümet adına vahim bir durum var.
"Derin devletle, çetelerle mücadele ediyoruz" diyenlerin devleti eşdeğeri olan daha büyük bir yapıya teslim etmeleri hakikaten trajikomik bir durumdur.
Yani karşımızda 11 yıl beraber olduğu adamların ne olduğunu çözemeyecek kadar basiretsiz bir hükümet var. Bu hükümetin iyi niyetli olduğunu varsayarak yaptığımız bir değerlendirmedir aksi durum ile ilgili ayrıca değerlendirme yapılabilir.
Burada cemaati değil de hükümeti eleştirmemizin nedeni ise hükümetin cemaate göre daha milli bir yapıya sahip olduğunu, her şeye rağmen çok ama çok zor da olsa geri dönüşü mümkün olan bir konumda olduğunu düşünmemizdendir. Cemaat denen yapıdan milli bir tavır beklemek hayaldir.
Bizim için sürpriz olan cemaatin yaptığı iddia edilen hususlar değil hükümetin durumun farkına daha yeni varması ya da varır gibi yapmasıdır.
* * *
Başbakan Erdoğan hemen her toplantıda ne yapıp edip konuyu paralel yapıya getiriyor ve isim vermeden Pensilvanya'ya verip veriştiriyor.
Başbakan Erdoğan'ın bu gruba yönelik son dönemde söylediği sözlerin doğru olduğunu ancak geç kalınmış ve samimiyetsiz sözler olduğunu düşünüyorum.
Neden?
İzah edelim;
Erdoğan Gülen grubunun 28 Şubat sürecinde takındığı tavırdan, dönemin muktedirleriyle birlikte saf tutmasından şikâyet ediyor.
Şu sözler ona ait; "Biz bu paralel örgütü 12 Eylül'de darbeci paşalara yaptığı yalakalıktan, 28 Şubat'ta sırtımıza sapladığı hançerden, 'beceremediniz artık bırakın' manşetlerinden biliriz."
Evet... Erdoğan doğru söylüyor. Fethullah Gülen o dönem REFAHYOL hükümetine "çekin gidin" çağrıları yapıyor ve post modern darbecilere destek veriyordu.
Bu gazete manşetleriyle sabit bir durum.
Bu sözlerin üzerinden yaklaşık 16 yıl geçti ve Sayın Erdoğan bunu yeni fark ediyor!
O dönem Gülen'in "çekin gidin" dediği iktidarın başında hocası Erbakan vardı.
Erdoğan bu tavra rağmen hocasının hatırını bir yana bırakarak Gülen ile bir yola çıktı.
(AKP'nin varlığının da 28 Şubat sürecinin bir sonucu olduğunu ayrıca hatırlatmak isterim.)
Bu yol arkadaşlığı 11 yıl sürdü. Birlikte epey de hizmet (!) yaptılar.
Birlikte hizmet (!) süreleri dolunca kavga çıktı, birbirlerine düştüler. Sayın Erdoğan birden bire Gülen'in 28 Şubat'ta hocasına söylediği o sözleri hatırladı ve "Biz bunları 28 Şubat'ta sırtımıza sapladığı hançerden biliriz" diye haykırmaya başladı.
Ey Erdoğan! Madem bilirdin de bunca zaman niye bilmezlikten geldin?
Madem şimdi bildin neden gereğini yapmazsın, neden bir soruşturma açtırıp vatana ihanetle suçladığın bu yapıdan hukuk önünde hesap sormazsın?
Erdoğan'ın açıklamalarına göre bu cemaat darbeci bir cemaat. Zira kendisi bu grubun hem 12 Eylül darbesine hem de 28 Şubat post modern darbesine destek verdiğini söylüyor.
Buradan kendisine soralım ey Erdoğan, siz bunca zamandır darbecilerle mi yol arkadaşlığı yaptınız. Hani siz darbecilerle ve darbeci zihniyetle mücadele ediyordunuz?
Türkiye 17 Aralık'tan beri kısa adı PDY olan ve Başbakan Erdoğan tarafından ortaya atılan bu ifade ile yatıp kalkıyor.
Öncelikle şu "paralel" nedir bir ona bakalım.
Türk Dil Kurumu paralel kelimesini "aynı zaman içinde gelişen veya aynı özellikleri gösteren. Yönü kalıbı her şeyi aynı olan yan yana iki şey" şeklinde tanımlıyor.
Bu tanımdan yola çıkarak şu çıkarımda bulunabiliriz. Paralel devlet diğer devletle aynı özelliklere sahip demektir. Bu iki yapıdan biri hangi yetki ve sorumluluğa sahip ise diğeri de aynı yetki ve sorumluluğa sahip demektir.
Biri meşru ise diğeri de meşru, biri gayrimeşru ise diğeri de gayrimeşru demektir. Bir anlamda karşımızda tıpkı BDP'de olduğu gibi bir "EŞBAŞKANLIK" sistemi var.
Hal böyle olunca Erdoğan'ın daha işin başında yani soruna isim bulma konusunda çuvalladığı görülüyor.
Paralel devlet yerine derin devlet demek daha uygun olur ama bu da hükümetin Ergenekon ve Balyoz operasyonları sırasında savunduğu "derin devleti yok ediyoruz" iddiasıyla çelişir.
Aslında nereden bakarsanız bakın ortada hükümet adına vahim bir durum var.
"Derin devletle, çetelerle mücadele ediyoruz" diyenlerin devleti eşdeğeri olan daha büyük bir yapıya teslim etmeleri hakikaten trajikomik bir durumdur.
Yani karşımızda 11 yıl beraber olduğu adamların ne olduğunu çözemeyecek kadar basiretsiz bir hükümet var. Bu hükümetin iyi niyetli olduğunu varsayarak yaptığımız bir değerlendirmedir aksi durum ile ilgili ayrıca değerlendirme yapılabilir.
Burada cemaati değil de hükümeti eleştirmemizin nedeni ise hükümetin cemaate göre daha milli bir yapıya sahip olduğunu, her şeye rağmen çok ama çok zor da olsa geri dönüşü mümkün olan bir konumda olduğunu düşünmemizdendir. Cemaat denen yapıdan milli bir tavır beklemek hayaldir.
Bizim için sürpriz olan cemaatin yaptığı iddia edilen hususlar değil hükümetin durumun farkına daha yeni varması ya da varır gibi yapmasıdır.
* * *
Başbakan Erdoğan hemen her toplantıda ne yapıp edip konuyu paralel yapıya getiriyor ve isim vermeden Pensilvanya'ya verip veriştiriyor.
Başbakan Erdoğan'ın bu gruba yönelik son dönemde söylediği sözlerin doğru olduğunu ancak geç kalınmış ve samimiyetsiz sözler olduğunu düşünüyorum.
Neden?
İzah edelim;
Erdoğan Gülen grubunun 28 Şubat sürecinde takındığı tavırdan, dönemin muktedirleriyle birlikte saf tutmasından şikâyet ediyor.
Şu sözler ona ait; "Biz bu paralel örgütü 12 Eylül'de darbeci paşalara yaptığı yalakalıktan, 28 Şubat'ta sırtımıza sapladığı hançerden, 'beceremediniz artık bırakın' manşetlerinden biliriz."
Evet... Erdoğan doğru söylüyor. Fethullah Gülen o dönem REFAHYOL hükümetine "çekin gidin" çağrıları yapıyor ve post modern darbecilere destek veriyordu.
Bu gazete manşetleriyle sabit bir durum.
Bu sözlerin üzerinden yaklaşık 16 yıl geçti ve Sayın Erdoğan bunu yeni fark ediyor!
O dönem Gülen'in "çekin gidin" dediği iktidarın başında hocası Erbakan vardı.
Erdoğan bu tavra rağmen hocasının hatırını bir yana bırakarak Gülen ile bir yola çıktı.
(AKP'nin varlığının da 28 Şubat sürecinin bir sonucu olduğunu ayrıca hatırlatmak isterim.)
Bu yol arkadaşlığı 11 yıl sürdü. Birlikte epey de hizmet (!) yaptılar.
Birlikte hizmet (!) süreleri dolunca kavga çıktı, birbirlerine düştüler. Sayın Erdoğan birden bire Gülen'in 28 Şubat'ta hocasına söylediği o sözleri hatırladı ve "Biz bunları 28 Şubat'ta sırtımıza sapladığı hançerden biliriz" diye haykırmaya başladı.
Ey Erdoğan! Madem bilirdin de bunca zaman niye bilmezlikten geldin?
Madem şimdi bildin neden gereğini yapmazsın, neden bir soruşturma açtırıp vatana ihanetle suçladığın bu yapıdan hukuk önünde hesap sormazsın?
Erdoğan'ın açıklamalarına göre bu cemaat darbeci bir cemaat. Zira kendisi bu grubun hem 12 Eylül darbesine hem de 28 Şubat post modern darbesine destek verdiğini söylüyor.
Buradan kendisine soralım ey Erdoğan, siz bunca zamandır darbecilerle mi yol arkadaşlığı yaptınız. Hani siz darbecilerle ve darbeci zihniyetle mücadele ediyordunuz?
Bayram Coşkun / diğer yazıları
- Din adına haçlı taşeronluğu yapmak! / 23.11.2024
- Rest çekerken verilen tavizlerin söylenmesi / 26.09.2022
- ABD ve AB açlıktan kırılıyor! / 23.09.2022
- Kandırıldık / 19.09.2022
- Gariban Türk’e Survivor gibi memleket / 16.09.2022
- Klasik AKP dış politikası / 12.09.2022
- Akıl tutulması / 05.09.2022
- İslam dünyası! / 18.05.2021
- İftar / 07.05.2021
- Çöküş / 03.05.2021
- Rest çekerken verilen tavizlerin söylenmesi / 26.09.2022
- ABD ve AB açlıktan kırılıyor! / 23.09.2022
- Kandırıldık / 19.09.2022
- Gariban Türk’e Survivor gibi memleket / 16.09.2022
- Klasik AKP dış politikası / 12.09.2022
- Akıl tutulması / 05.09.2022
- İslam dünyası! / 18.05.2021
- İftar / 07.05.2021
- Çöküş / 03.05.2021