"Kandırıldık"
Son 20 yılın özet ifadelerinden birisi bu kelime olsa gerek. Bu kelimeyi farklı konularda defalarca dinledik iktidar sahiplerinden.
Kimler kandırmadı ki; FETÖ mü desem, PKK mı desem, Avrupa Birliği mi desem, ABD mi desem, İsrail mi desem, Araplar mı desem, NATO mu desem, ne desem… Say sayabildiğin kadar! Dünya kandırılma rekoru açık ara bu arkadaşlarda.
* * *
Arşivler kandırıldık, aldatıldık itiraflarıyla bir de, "Ne aldanan olduk ne aldatan olduk" efelenmeleriyle dolu.
Bunun son örneği İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyelikleri oldu. Terör örgütü PKK'ya açık destek veren bu iki ülkenin NATO üyeliği için Türkiye'nin onayı gerekiyordu. Önce en üst perdeden 'olmaz, olamaz' dendi. Onlarca örneği olan bu iddialı çıkış 'Nayır nolamaz'dan 'olur'a dönüştü ve Madrid'de bu iki ülkenin NATO üyeliği için protokol imzalandı. (Zaten dış politikada artık şunu ezberledik; iktidarımız bir konuya ne kadar yüksek sesle itiraz ediyorsa, hele bir de, 'Bu fakir bu görevde olduğu sürece' tarzı cümleler kuruyorsa bilin ki tam tersi yönde adımlar atılmıştır.)
* * *
Bu protokol Türk halkına diplomasi zaferi olarak yansıtıldı. Vatandaşa söylenen ile altına imza atılan metin arasında ufak tefek farklılıklar vardı ama olsun!
Söylenenlere göre İsveç ve Finlandiya terör örgütüne verdiği desteği kesecek bizimkiler de bu iki ülkenin NATO üyeliğine evet diyecekti.
Gerçi söz konusu ülkeler imzalanan protokolde terör örgütü konusunda bir şart olmadığını duyurdu ama neyse… Önemli olan resmi belge değil yandaş medyada atılan başlıklar!
* * *
Ve şimdi gelelim kandırılma mevzusuna.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "Finlandiya da, İsveç de ellerindeki dosyadaki deliller iade için yeterli olduğu halde şu anda tek bir kişiyi iade etmediler" diyerek durumu özetliyor.
(Madem bizi kandırdılar, o zaman biz de TBMM'de bu protokole 'hayır' diyelim ve bu iki ülke NATO'ya üye olamasın.)
Zaten zatıâlileri Mayıs ayında yaptığı bir açıklama kandırıldık itiraflarını bir adım ileri götürerek, "İşi düşünce Türkiye'ye herkes geliyor, sözlerin en güzelini söylüyorlar, işini gördükten sonra ne söz var, ne güzel söz var, hepsi kaybolup gidiyor" demişti.
Güzel sözlerle kandır, işini gördükten sonra kaybol!
Ne diyelim, böylesi ancak Yeşilçam filmlerinde olur!
* * *
Peki, kronik hale gelen bu kandırılma işi ne olacak? Acaba bir yerde son bulacak mı, yoksa kandırılmaya devam mı?
Ben iktidarımızın bu kandırılmalarını bir zamanların meşhur dizisi Ezel'deki şu repliğe benzetiyorum:
"Sakın tek bir kelime dahi edeyim deme! Sakın tek bir yalan dahi söyleyeyim deme!
Niye biliyor musun, çünkü inanırım!..
Onca şeyden sonra şimdi tek bir cümle et, gözlerime bakıp beni sevdiğini söyle; gerçek olmadığını bal gibi bilirim ama yine de sana inanırım!"
- Rest çekerken verilen tavizlerin söylenmesi / 26.09.2022
- ABD ve AB açlıktan kırılıyor! / 23.09.2022
- Kandırıldık / 19.09.2022
- Gariban Türk’e Survivor gibi memleket / 16.09.2022
- Klasik AKP dış politikası / 12.09.2022
- Akıl tutulması / 05.09.2022
- İslam dünyası! / 18.05.2021
- İftar / 07.05.2021
- Çöküş / 03.05.2021