Malumunuzdur turnusol, kimya biliminde sıvıların asit veya alkali olup olmadığını anlamaya yarayan bir kimyasaldır. Yani bir çeşit test aracıdır. Diyeceksiniz ki pandemi ile turnosolun alakası nedir?
Pandemi, ülke ekonomilerinin sağlamlığını test etmek için bir çeşit fırsat oldu. Literatürde buna stres testi de deniyor.
Bakıyorsunuz, virüsün ilk ortaya çıktığı Çin'den en azından birkaç aydır vaka açıklaması gelmiyor veya medyanın ilgisini çekecek kadar çok değil. Veya bildiğim kadarıyla, aşı konusunda ilk ciddi adımı atan ülkeler Çin, Almanya ve Rusya. Veya ülke vatandaşlarına ve reel sektör firmalarına gereken desteği veren ülkeler de yine aynı ülkeler. Çin'in vatandaşlarına droon ile gıda ve malzeme bıraktıklarını gözlemledik. Yeter ki evden çıkmasınlar diye.
Diğer taraftan, okuduğum bir habere göre, Almanya'nın pandemi nedeniyle vatandaşlarına ve firmalarına verdiği destek GSYH'sının %30'ları seviyesinde imiş. Bu konuda başı çekiyormuş. Diğer gelişmiş ülkelerde de bu oran %5-6 civarında imiş. İnsan şunu sormadan edemiyor: Peki bu oran bizde nedir? Sıkı durun, bu oran bizde %1.5-2 seviyelerinde. Yani gerektiği şekilde destek veremiyoruz.
Reel sektör temsilcileri olarak sanayi odaları başkanlarının beyanatlarını dinliyorum. Başkanlar, ısrarla verilen desteklerin kredi şeklinde değil de hibe şeklinde olması gerektiğini ifade ediyorlar. Evet, haklılar. Yazıyı kaleme aldığım dakikalarda TÜİK enflasyon rakamlarını açıkladı. Buna göre, üretici fiyatları %35 artmış. Böylesi bir durumda, diğer bir ifade ile yerli paranın eridiği bir ülkede, ne yazık ki, verilen destek tutarını %10 arttırıp, 1.100 TL ye çıkartabildik. Gönül ister ki, destekler de enflasyon oranında veya daha fazla artsın.
Olaya biraz da kapanma çerçevesinden bakalım. Tam anlamıyla kapanmanın ekonomik olarak çok zor belki de imkansız olduğunu düşünüyorum. Çünkü sağlık ve gıda gibi hayati sektörlerin bir şekilde devam etmesi gerekiyor. Böyle düşünmekle birlikte, bu dönemde, 40'dan fazla kısıtlamadan muaf olan grubun da çok olduğunu düşünüyorum. Muaf olan grupların mümkün olduğu kadar minimize edilmesi, salgının seyri açısından önemli. Ancak burda da karşımıza ne yazık ki ekonomik temelli güdüler çıkıyor.
Her ne şekilde olursa olsun, vatandaşı evde tutmak gerekiyor. Bunun için, vatandaşın ve firmaların kredi borçlarını ertelemek veya uzun vadeli ve daha düşük faizli kredi vermek yerine, direkt gerektiği kadar hibe verebilmek gerekiyor.
Ancak bu, ekonominin daha güçlü olması ile yani, dışa bağımlılığın azaltılması, kendi milli kaynaklarımıza dönülmesi ve kendi emek ve üretimimizin karşılığı olarak para basılması ile mümkün. Birileri bunu çok da iyi yapıyor. Unutmamalıyız, bizim felsefemiz, "insanı yaşat ki devlet yaşasın."
- Bari burada yapmayın!! / 09.08.2021
- Keşke dokunmasaydım! / 24.07.2021
- Rusya yaptı da ya biz? / 02.07.2021
- Birisi işsizlik mi dedi? / 15.06.2021
- Korkmalı mıyız? / 17.05.2021
- Pandemi turnusolu / 05.05.2021
- Sanal vurgun / 27.04.2021
- Olması gerekendi / 20.04.2021
- Yeni başkanın ilk sınavı / 12.04.2021