Bir gazetede ekonomi yazıları kaleme alan Abdurrahman Yıldırım'ın ülkemizdeki şirketlerin borçlarını değerlendiren çarpıcı bir makalesi vardı.
Makalede, 2017 itibarıyla özel sektörün toplam borcu 4 trilyon TL olarak ifade ediliyordu ve madde madde bu rakama nasıl ulaşıldığı da belirtiliyordu. Yanlış okumadınız, 4 milyon değil, 4 milyar değil, 4 trilyon TL gibi devasa bir borç rakamı?
Hesaplama şu şekilde:
* Piyasadaki toplam senet miktarı tam olarak belli değil, bu sebeple ufak bir mukayese yapılması gerekiyor. Protesto edilen senet tutarı 12.7 milyar TL. Çeklerdeki karşılıksız çıkan yüzde 2.2 oranını senetlere uyguladığımızda, toplam senet tutarı 576 milyar TL olarak karşımıza çıkıyor.
* Bankalara ibraz edilen çek tutarı 784 milyar TL.
* Şirketlerin bankalardan kullandığı toplam kredi tutarı 1 trilyon 640 milyar TL.
* Şirketlerin yurtdışından sağladıkları kısa ve uzun vadeli borçların toplamı ise Kasım 2017 itibarıyla 236.4 milyar dolar, o günkü kurdan TL'ye çevirdiğimizde, 933 milyar TL'lik bir borç oluyor.
Şimdi bu senet, çek, banka kredisi ve dış borç rakamlarının hepsini topladığımızda 3 trilyon 933 milyar TL gibi devasa bir borç rakamına ulaşıyoruz.
Yıldırım bu borç rakamını detaylarıyla önümüze koyduktan sonra şu değerlendirmeyi yapıyor: "Özel sektör son yıllarda büyüdü ama bu büyüme daha çok borçlanmayla finanse edildi. 500 Büyük Sanayi Kuruluşu'nun özkaynak-borç dengesi bozuldu. 500 Büyük'te 2009'dan 2016'ya özkaynaklar, toplam kaynakların yüzde 51'inden 38'ine düşerken, toplam borçlar yüzde 49'dan yüzde 62'ye yükseldi."
Hesaplamalarda bir yanlışlık var mı? Yok, ama eksik var. Sektöründe başarılı olan bazı işadamlarıyla değişik ortamlarda bu rakamları değerlendirdik.
Ve onlar bana çok önemi bir bilgi verdiler: Doğru, bizlerin çek ve senet borçları, kredi borçları var ama en az bu borçlar kadar açık hesap çalışıyoruz, bunlar bu açıklanan borç rakamı içinde gözükmüyor.
Bunu da dikkate aldığımızda karşımıza çıkan borç yükünü düşünebiliyor muyuz?
Ölmüşüz ama ağlayanımız yok derler ya işte Türkiye'deki şirketlerin, özel sektörün hali aynen böyle? "Devleti küçültelim, özel sektörü büyütelim" diye diye hem devleti borçlandırdılar, hem de özel sektörü?
2017 yılında GSMH 3 trilyon civarında tahmin ediliyor. Açık hesaplar da dahil edildiğinde özel sektörün borcu milli gelirden çok çok fazla?
Türkiye'de Ocak 2018 itibarıyla piyasada dolanan TL miktarı 126 milyar TL civarında?
Bu kadarcık kanla, devasa borç yüküne sahip sadece özel sektörün borç yükü dahi kaldırılabilir mi? Kamunun ihtiyacını da hesaba kattığımızda çık çıkabiliyorsan işin içinden?
Ama bu borç kısırdöngüsünü milletimiz kendisi tercih etti. Ekonomiden anlamayanlara yıllardır fırsat verdik durduk. Onların anladığı borç almaktı, zam yapmaktı, ceza kesmekti, millete ait karlı kamu kuruluşlarını yabancılara haraç mezat özelleştirmekti.
Daha başka bir çözüme sahip değillerdi. Onlar IMF'nin politikalarını kamçısız hayata geçireceklerinin vaatlerini veriyorlardı, öyle de yaptılar.
Sonuç; devlet borçlu, şirketler borçlu, vatandaş borçlu; ortak payda borçlu olmak?
Türkiye olarak bu tablodan rahatlıkla kurtulabilirdik.
İçimizde Kapitalizmi tarihe gömen dünya çapında bir model sahibi Prof. Dr. Haydar Baş Bey vardı. Yıllarca bize bu cadde çıkmaz sokak dedi, çıkış yolunu da göstererek?
2017 için 3 trilyon TL GSMH varsa ?ki siyasilerin tahminleri bu- Sayın Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'ne (MEM) göre bu bize 3 trilyon TL Milli Para basma hakkı kazandırıyor.
Emek ve üretim karşılığı Milli Para'mızı devreye koyar, ardından da yine MEM'de madde madde ifade edildiği gibi sosyal devlet projeleriyle bu parayı adil bir şekilde milletimize pay edersek işte o zaman hem devlet olarak, hem şirketler olarak, hem de varandaş olarak "sıfır borç" hedefine ulabiliriz.
Devletiyle milletiyle sıfır borç; Kapitalist siyasilerimize göre ulaşılması imkânsız bir ütopya, MEM'i ortaya koyan Prof Dr. Haydar Baş için ise modelin doğal bir sonucudur.
Anlayabilene?
Makalede, 2017 itibarıyla özel sektörün toplam borcu 4 trilyon TL olarak ifade ediliyordu ve madde madde bu rakama nasıl ulaşıldığı da belirtiliyordu. Yanlış okumadınız, 4 milyon değil, 4 milyar değil, 4 trilyon TL gibi devasa bir borç rakamı?
Hesaplama şu şekilde:
* Piyasadaki toplam senet miktarı tam olarak belli değil, bu sebeple ufak bir mukayese yapılması gerekiyor. Protesto edilen senet tutarı 12.7 milyar TL. Çeklerdeki karşılıksız çıkan yüzde 2.2 oranını senetlere uyguladığımızda, toplam senet tutarı 576 milyar TL olarak karşımıza çıkıyor.
* Bankalara ibraz edilen çek tutarı 784 milyar TL.
* Şirketlerin bankalardan kullandığı toplam kredi tutarı 1 trilyon 640 milyar TL.
* Şirketlerin yurtdışından sağladıkları kısa ve uzun vadeli borçların toplamı ise Kasım 2017 itibarıyla 236.4 milyar dolar, o günkü kurdan TL'ye çevirdiğimizde, 933 milyar TL'lik bir borç oluyor.
Şimdi bu senet, çek, banka kredisi ve dış borç rakamlarının hepsini topladığımızda 3 trilyon 933 milyar TL gibi devasa bir borç rakamına ulaşıyoruz.
Yıldırım bu borç rakamını detaylarıyla önümüze koyduktan sonra şu değerlendirmeyi yapıyor: "Özel sektör son yıllarda büyüdü ama bu büyüme daha çok borçlanmayla finanse edildi. 500 Büyük Sanayi Kuruluşu'nun özkaynak-borç dengesi bozuldu. 500 Büyük'te 2009'dan 2016'ya özkaynaklar, toplam kaynakların yüzde 51'inden 38'ine düşerken, toplam borçlar yüzde 49'dan yüzde 62'ye yükseldi."
Hesaplamalarda bir yanlışlık var mı? Yok, ama eksik var. Sektöründe başarılı olan bazı işadamlarıyla değişik ortamlarda bu rakamları değerlendirdik.
Ve onlar bana çok önemi bir bilgi verdiler: Doğru, bizlerin çek ve senet borçları, kredi borçları var ama en az bu borçlar kadar açık hesap çalışıyoruz, bunlar bu açıklanan borç rakamı içinde gözükmüyor.
Bunu da dikkate aldığımızda karşımıza çıkan borç yükünü düşünebiliyor muyuz?
Ölmüşüz ama ağlayanımız yok derler ya işte Türkiye'deki şirketlerin, özel sektörün hali aynen böyle? "Devleti küçültelim, özel sektörü büyütelim" diye diye hem devleti borçlandırdılar, hem de özel sektörü?
2017 yılında GSMH 3 trilyon civarında tahmin ediliyor. Açık hesaplar da dahil edildiğinde özel sektörün borcu milli gelirden çok çok fazla?
Türkiye'de Ocak 2018 itibarıyla piyasada dolanan TL miktarı 126 milyar TL civarında?
Bu kadarcık kanla, devasa borç yüküne sahip sadece özel sektörün borç yükü dahi kaldırılabilir mi? Kamunun ihtiyacını da hesaba kattığımızda çık çıkabiliyorsan işin içinden?
Ama bu borç kısırdöngüsünü milletimiz kendisi tercih etti. Ekonomiden anlamayanlara yıllardır fırsat verdik durduk. Onların anladığı borç almaktı, zam yapmaktı, ceza kesmekti, millete ait karlı kamu kuruluşlarını yabancılara haraç mezat özelleştirmekti.
Daha başka bir çözüme sahip değillerdi. Onlar IMF'nin politikalarını kamçısız hayata geçireceklerinin vaatlerini veriyorlardı, öyle de yaptılar.
Sonuç; devlet borçlu, şirketler borçlu, vatandaş borçlu; ortak payda borçlu olmak?
Türkiye olarak bu tablodan rahatlıkla kurtulabilirdik.
İçimizde Kapitalizmi tarihe gömen dünya çapında bir model sahibi Prof. Dr. Haydar Baş Bey vardı. Yıllarca bize bu cadde çıkmaz sokak dedi, çıkış yolunu da göstererek?
2017 için 3 trilyon TL GSMH varsa ?ki siyasilerin tahminleri bu- Sayın Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'ne (MEM) göre bu bize 3 trilyon TL Milli Para basma hakkı kazandırıyor.
Emek ve üretim karşılığı Milli Para'mızı devreye koyar, ardından da yine MEM'de madde madde ifade edildiği gibi sosyal devlet projeleriyle bu parayı adil bir şekilde milletimize pay edersek işte o zaman hem devlet olarak, hem şirketler olarak, hem de varandaş olarak "sıfır borç" hedefine ulabiliriz.
Devletiyle milletiyle sıfır borç; Kapitalist siyasilerimize göre ulaşılması imkânsız bir ütopya, MEM'i ortaya koyan Prof Dr. Haydar Baş için ise modelin doğal bir sonucudur.
Anlayabilene?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- İmamoğlu’nun tutuklanması ve demokrasi sınavı / 25.03.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- İmamoğlu’nun tutuklanması ve demokrasi sınavı / 25.03.2025