O onun dediğinden çıkmamış, o da onun arzularını emir telakki etmiş ve koskoca on bir yılı böylece heba etmişler.Şimdi işler karıştı, ortaklık bozuldu, kılıçlar çekildi, kalemler sivrildi.Peki bu ülkenin kayıpları kimden sorulacak?Ekonomik kayıplar dağ gibi.Palazlandırılan terörün aldığı canlar, döktüğü kanlar çığ gibi.Dış dünyada itibar kaybı hesapsız.BOP kapsamında coğrafyamızda nice kanlar akmış, nice canlar gitmiş, nice servetler ve kaynaklar el değiştirmiş ve çoğu ecnebi şirketlerin eline geçmiş.AB kara sevdası uğruna akla zarar tavizler verilmiş, düzenlemeler yapılmış, yasalar çıkarılmış, devletin çivileri sökülmüş, haçlı dünyasının istekleri doğrultusunda bölücülük altın çağını yaşar hale gelmiş.Küresel tefecilerin, tefeci vurguncu ecnebi şirketlerin arzuları istikametinde özelleştirmeler yapılmış, yüz yıllık kurum ve kuruluşlar bir-iki yıllık karları karşılığında şirketlere peşkeş çekilmiş. "Cumhuriyet dönemi boyunca yapılan kamuya ait başta sanayi olmak üzere tüm tesisleri arka arkaya satışa çıkardı. Bunların çoğu, iktidara yakın yerli ve yabancı sermaye tarafından yok pahasına kapışıldı. AKP iktidarının 10 yıllık döneminde Türkiye'nin dış borcu, 2012 sonu itibariyle 336 milyar dolara yükseldi.Bu borcun 101 milyar dolarlık kısmının kamuya, 7 milyar dolarının Merkez Bankası'na, 217 milyar dolarının da özel sektöre ait olduğu açıklandı. Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'nın kayıtlarına göre, bu dönemde aralarında Türk Telekom, TEKEL, SEKA, PETKİM, TÜPRAŞ ve Erdemir gibi sanayi tesisleri, limanların tamamı, 195 kamu tesisiyle 2 bin 629 adet arsa, bina ve lojman sessizce elden çıkarıldı. Kamuya ait bu varlıkların satışından 38 milyar 84 milyon dolarlık gelir elde edildi. Cumhuriyet döneminde milletin ödediği vergilerle yapılan tesislerin satışından elde edilen gelir, IMF'ye olan 23.5 milyar dolarlık borcu kapatmaya yetti. Artan kısmıyla da bütçe açıkları finanse edildi."Bütün bunlar iktidar eliyle ve marifetiyle olurken arkasında sürekli alkışlayan, pohpohlayan bir cemaat medyası bulunmuş.Türk devletinin altına dinamit yerleştirmekten farksız, Türk milletini tarih sahnesinden silme gayretlerinden farksız olan bütün bu gelişmelerin halka hazmettirilmesi, altın taslar içinde takdim edilmesi vazifesini bizzat cemaat medyası üstlenmiş ve kavga aşamasına kadar da devam etmiş.Bütün bunların hesabını kim verecek?Ortaklar kapıştı, işler karıştı ve hesap vermesi gereken merciler, sorumlulukları biri birlerine atmaya başladılar.Nerede kaldı; "kimsesizlerin kimsesi olma" iddiası, nerde kaldı, "tüyü bitmemiş yetimin hakkının kimseye yedirmem" iddiası?Kuru gürültülerle sorumluktan kurtulamazsınız.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025