Ortadoğu'da İsrail merkezli Büyük Ortadoğu projesi(BOP) adım adım uygulanıyor.
BOP'a, "Büyük İsrail Devleti Projesi" veya "Genişletilmiş Arzı Mevut Projesi" de diyebiliriz.
Şimdi bu çerçevede, Ortadoğu'daki sıcak gelişmeleri genel bir bakış açısıyla değerlendirelim.
Irak ABD tarafından işgal edilmiş ve namluların gölgesinde yapılan 30 Ocak seçimleri ile de bu ülkede ABD'nin kuklası olan bir yönetim oluşturulmaktadır.
ABD Savunma Bakanı Rumsfeld'in ifadesiyle 150 bin civarında olan ABD ordusu, 270 bine çıkarılması planlanmaktadır.
Bu bölgede yoğun bir şekilde misyonerlik çalışmaları yapılmaktadır ve "Gerçek Furkan" adı altında ABD yapımı olan sahte Kuran dağıtılmaktadır. Bu çalışmalardaki hedef, bölgedeki insanların direncini ve direnişini kırmak ve gelecekte olacaklara hazır hale getirmek.
Bu bölgedeki mücadeleler her ne kadar petrol meselesi gibi görünse de böyle olmadığını ve asıl maksadın Evangelizm ve Siyonizm orijinli bir inanç meselesi olduğunu çok defalar ifade etmişizdir.
Bu sebeple, yapılan işgalin bu noktada kalacağına inanmak oldukça basiretsiz bir yaklaşım olur. Irak halkı tamamen teslim olsa da, aynen Filistin'de olduğu gibi, katliam ve işkenceler devam edecektir, basına ise göz boyama şeklinde haberler hep yansıyacaktır, yaşanan gerçekler örtbas edilecektir.
Irak'la alakalı diğer bir husus da Kuzey Irak'taki Kürdistan yapılanmasıdır.
30 Ocak seçimlerinden karlı çıkan, ABD'den sonra peşmergeler olmuştur.
Bir Türk şehri olan Kerkük'te seçimlerde oynanan oyunlarla birlikte Türkler azınlık durumuna düşürülmüştür.
Kuzey Irak'ta özerk bir Kürdistan yapılanması ABD'nin ve İsrail'in desteğiyle fiili olarak oluşmuştur, seçimler bu yapılanmayı Kerkük'ü de kapsayacak şekilde legal hale getirmiştir.
Buradaki hedef ise bir çıbanbaşı oluşturmak. Hedef Türkiye, İran ve Suriye.
Bu coğrafyayı cazibe haline getirerek Türkiye'nin Güneydoğusunu, İran'ı ve Suriye'yi bölmeyi hedefliyorlar.
Bu bölgedeki peşmergelerden ABD destekli bir ordu kurulması, finansal açıdan da desteklenmesi, gelecekte ülkemiz ve İran açısından ciddi tehlikelere yol açacak.
Suriye'deki gelişmeler ise çok ilginç.
Suriye Lübnan'daki iç savaşı engellemek, Lübnan'a destek askerlerini Lübnan'da konuşlandırmıştı. O günden bugüne Lübnan'da barış ortamı vardı.
Bu barış havası birilerinin işine gelmediği için Hariri suikastını organize ettiler ve Suriye'yi asker çekmeye zorladılar. Gelişmelere bakılırsa bu suikastın kim tarafından organize edildiği anlaşılmaktadır.
Bu gelişmelerle birlikte Lübnan, tekrar BOP kapsamında iç karışıklıklara ve çatışmalara hazır hale getirildi.
İsrail-Filistin diyaloglarında ilginç gelişmeler yaşanıyor.
Mahmut Abbas'ın lider olmasıyla, İsrail yumuşamış gibi bir izlenim veriyor. Buradaki hedef ise Filistinlilerin elindeki silahlarını içeriden çıkan bir liderin eliyle bıraktırmak ve bu şekilde direnişi kırmak, gelecekte yapılacak daha büyük işgallere karşı Filistinlileri hazır hale getirmek.
ABD Suriye'yi gözüne kestirmiş durumda. Fakat diğer taraftan İran'ın ve Rusya'nın destek açıklamaları biraz geri adım attırdı.
Rusya'nın İran konusundaki tutumu değişmezken, hatta anlaşmalarla sağlamlaştırılırken, Suriye konusundaki son tavırları ABD'ye paralellik arzediyor. Gerek ABD ve AB ülkelerinin baskısı, gerekse Türkiye'nin geleceği görmekten aciz teslimiyetçi zihniyete sahip siyasilerinin duyarsızlığı Suriye'yi Lübnan'dan asker çekmeye zorladı.
Bunun bir aşama sonrası aynen ABD'nin, Irak'ta olduğu gibi sudan sebeplerle, Suriye'yi işgalidir. Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esat'ın ifadeleri de bu doğrultudadır.
ABD'nin cesaretini kıran hususun İran'ın Suriye'ye desteği olduğunu ifade etmiştik.
ABD bunu da hesaba katarak Türkiye'nin İncirlik üssü olmak üzere toplam 10 havalimanını ve 2 deniz limanını talep ediyor ve bastırıyor.
Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in bu noktadaki uyarısı dikkate değer.
Haydar Bey aynen 1. Dünya Savaşı'nda Alman gemilerine Osmanlı bayrapı takarak Rus limanlarını bombalayıp bizi savaşa soktukları gibi İncirlik üzerinde de benzer hesaplar olabilir uyarısında bulunmuştu.
Gerçekten de stratejik bir uyarı ve mutlaka hesaba katılmalı.
Bir hiç uğruna, hile ile sokulduğumuz 1. Dünya Savaşı'ndan nasıl çıktığımızı tarih kaydetmiştir.
Aynı oyunlara bir daha düşmemiz ahmaklıktan başka bir şey değildir.
ABD "Bu kıvılcımla Türkiye ile İran'ı kapıştırırsam, onlar birbiriyle meşgul olurken ben Suriye'yi hallederim" planları yapmaktadır.
Ortadoğu'daki bu gelişmeleri tepeden bir kez daha bakarsanız BOP'un Arzı Mevut projesi olduğunu görürsünüz ve bu projenin kapsamında Türkiye'nin Misakı Milli sınırları da var.
Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in 1991 yılında "Oyun Türkiye üzerinde oynanıyor" açıklamasını niçin yaptığı her geçen gün daha da netleşiyor.
Evet, oyun Türkiye üzerinde oynanmaktadır. Filistin, Suriye, Irak, Kuzey Irak, İran, Afganistan üzerinde yapılanlarla Türkiye'nin kökleri kesilmeye çalışılıyor. Sıranın gövdeye gelmeyeceğini düşünmek ya siyasetin hiç bilinmediğini, ya da ihaneti gösterir.
Bu hesaplar karşısında Türkiye, devletiyle, milletiyle, askeriyle, siviliyle, işçisiyle, çiftçisiyle, memuruyla, yaşlısıyla, genciyle, erkeğiyle kadınıyla, çocuğuyla, sağcısıyla, solcusuyla, kısaca topyekûn millet olarak kenetleşmeli, bir ve beraber olmalıdır.
Türkiye, problemlerine çözümü üzerinde hesap kuranlarda değil, aynen Atatürk'ün uyguladığı gibi milli projelerde aramalıdır.
BOP'a, "Büyük İsrail Devleti Projesi" veya "Genişletilmiş Arzı Mevut Projesi" de diyebiliriz.
Şimdi bu çerçevede, Ortadoğu'daki sıcak gelişmeleri genel bir bakış açısıyla değerlendirelim.
Irak ABD tarafından işgal edilmiş ve namluların gölgesinde yapılan 30 Ocak seçimleri ile de bu ülkede ABD'nin kuklası olan bir yönetim oluşturulmaktadır.
ABD Savunma Bakanı Rumsfeld'in ifadesiyle 150 bin civarında olan ABD ordusu, 270 bine çıkarılması planlanmaktadır.
Bu bölgede yoğun bir şekilde misyonerlik çalışmaları yapılmaktadır ve "Gerçek Furkan" adı altında ABD yapımı olan sahte Kuran dağıtılmaktadır. Bu çalışmalardaki hedef, bölgedeki insanların direncini ve direnişini kırmak ve gelecekte olacaklara hazır hale getirmek.
Bu bölgedeki mücadeleler her ne kadar petrol meselesi gibi görünse de böyle olmadığını ve asıl maksadın Evangelizm ve Siyonizm orijinli bir inanç meselesi olduğunu çok defalar ifade etmişizdir.
Bu sebeple, yapılan işgalin bu noktada kalacağına inanmak oldukça basiretsiz bir yaklaşım olur. Irak halkı tamamen teslim olsa da, aynen Filistin'de olduğu gibi, katliam ve işkenceler devam edecektir, basına ise göz boyama şeklinde haberler hep yansıyacaktır, yaşanan gerçekler örtbas edilecektir.
Irak'la alakalı diğer bir husus da Kuzey Irak'taki Kürdistan yapılanmasıdır.
30 Ocak seçimlerinden karlı çıkan, ABD'den sonra peşmergeler olmuştur.
Bir Türk şehri olan Kerkük'te seçimlerde oynanan oyunlarla birlikte Türkler azınlık durumuna düşürülmüştür.
Kuzey Irak'ta özerk bir Kürdistan yapılanması ABD'nin ve İsrail'in desteğiyle fiili olarak oluşmuştur, seçimler bu yapılanmayı Kerkük'ü de kapsayacak şekilde legal hale getirmiştir.
Buradaki hedef ise bir çıbanbaşı oluşturmak. Hedef Türkiye, İran ve Suriye.
Bu coğrafyayı cazibe haline getirerek Türkiye'nin Güneydoğusunu, İran'ı ve Suriye'yi bölmeyi hedefliyorlar.
Bu bölgedeki peşmergelerden ABD destekli bir ordu kurulması, finansal açıdan da desteklenmesi, gelecekte ülkemiz ve İran açısından ciddi tehlikelere yol açacak.
Suriye'deki gelişmeler ise çok ilginç.
Suriye Lübnan'daki iç savaşı engellemek, Lübnan'a destek askerlerini Lübnan'da konuşlandırmıştı. O günden bugüne Lübnan'da barış ortamı vardı.
Bu barış havası birilerinin işine gelmediği için Hariri suikastını organize ettiler ve Suriye'yi asker çekmeye zorladılar. Gelişmelere bakılırsa bu suikastın kim tarafından organize edildiği anlaşılmaktadır.
Bu gelişmelerle birlikte Lübnan, tekrar BOP kapsamında iç karışıklıklara ve çatışmalara hazır hale getirildi.
İsrail-Filistin diyaloglarında ilginç gelişmeler yaşanıyor.
Mahmut Abbas'ın lider olmasıyla, İsrail yumuşamış gibi bir izlenim veriyor. Buradaki hedef ise Filistinlilerin elindeki silahlarını içeriden çıkan bir liderin eliyle bıraktırmak ve bu şekilde direnişi kırmak, gelecekte yapılacak daha büyük işgallere karşı Filistinlileri hazır hale getirmek.
ABD Suriye'yi gözüne kestirmiş durumda. Fakat diğer taraftan İran'ın ve Rusya'nın destek açıklamaları biraz geri adım attırdı.
Rusya'nın İran konusundaki tutumu değişmezken, hatta anlaşmalarla sağlamlaştırılırken, Suriye konusundaki son tavırları ABD'ye paralellik arzediyor. Gerek ABD ve AB ülkelerinin baskısı, gerekse Türkiye'nin geleceği görmekten aciz teslimiyetçi zihniyete sahip siyasilerinin duyarsızlığı Suriye'yi Lübnan'dan asker çekmeye zorladı.
Bunun bir aşama sonrası aynen ABD'nin, Irak'ta olduğu gibi sudan sebeplerle, Suriye'yi işgalidir. Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esat'ın ifadeleri de bu doğrultudadır.
ABD'nin cesaretini kıran hususun İran'ın Suriye'ye desteği olduğunu ifade etmiştik.
ABD bunu da hesaba katarak Türkiye'nin İncirlik üssü olmak üzere toplam 10 havalimanını ve 2 deniz limanını talep ediyor ve bastırıyor.
Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in bu noktadaki uyarısı dikkate değer.
Haydar Bey aynen 1. Dünya Savaşı'nda Alman gemilerine Osmanlı bayrapı takarak Rus limanlarını bombalayıp bizi savaşa soktukları gibi İncirlik üzerinde de benzer hesaplar olabilir uyarısında bulunmuştu.
Gerçekten de stratejik bir uyarı ve mutlaka hesaba katılmalı.
Bir hiç uğruna, hile ile sokulduğumuz 1. Dünya Savaşı'ndan nasıl çıktığımızı tarih kaydetmiştir.
Aynı oyunlara bir daha düşmemiz ahmaklıktan başka bir şey değildir.
ABD "Bu kıvılcımla Türkiye ile İran'ı kapıştırırsam, onlar birbiriyle meşgul olurken ben Suriye'yi hallederim" planları yapmaktadır.
Ortadoğu'daki bu gelişmeleri tepeden bir kez daha bakarsanız BOP'un Arzı Mevut projesi olduğunu görürsünüz ve bu projenin kapsamında Türkiye'nin Misakı Milli sınırları da var.
Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in 1991 yılında "Oyun Türkiye üzerinde oynanıyor" açıklamasını niçin yaptığı her geçen gün daha da netleşiyor.
Evet, oyun Türkiye üzerinde oynanmaktadır. Filistin, Suriye, Irak, Kuzey Irak, İran, Afganistan üzerinde yapılanlarla Türkiye'nin kökleri kesilmeye çalışılıyor. Sıranın gövdeye gelmeyeceğini düşünmek ya siyasetin hiç bilinmediğini, ya da ihaneti gösterir.
Bu hesaplar karşısında Türkiye, devletiyle, milletiyle, askeriyle, siviliyle, işçisiyle, çiftçisiyle, memuruyla, yaşlısıyla, genciyle, erkeğiyle kadınıyla, çocuğuyla, sağcısıyla, solcusuyla, kısaca topyekûn millet olarak kenetleşmeli, bir ve beraber olmalıdır.
Türkiye, problemlerine çözümü üzerinde hesap kuranlarda değil, aynen Atatürk'ün uyguladığı gibi milli projelerde aramalıdır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025