Ördek kadar olamayan nasipsizler!
Hz. Ali, şehit edildiği gün, fecir vakti evinden çıktı. Hz. Hasan ve Hüseyin’e armağan olarak getirilmiş bulunan ördekler, eteğine yapıştılar. Ördekleri men etmek isteyenlere, “Bırakın, onlar, ölüye ağlayanlardır” dedi
19.02.2025 12:20:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Bütün kaynaklara göre Hicret'in kırkıncı yılı Ramazan ayında Hz. Emir'ül-Mü'minin, bir gece Hz. Hasan'ın, bir gece Hz. Hüseyin'in, bir gece Ca'fer-i Tayyar'ın oğlunun evinde iftar ederdi, aynı zamanda üç lokmadan fazla yemezdi; "Aç olduğum, midem dolu olmadığı halde Allah'ın emrinin gelmesi, daha sevimlidir bence" buyururdu.
Ramazan ayının ilkinde, okuduğu hutbede, "Ramazan ayı girdi, o, ayların ulusudur, senenin evvelidir. Kudret değirmeni o ayda döner. Bilin ki gelecek yıl ben sizin aranızda bulunmayacağım" buyurmuştu.
Vaile oğlu Amir'in oğlu Ebu't-Tufayla, Hz. Ali'ye biat edilirken Mülcemoğlu Abdurrahman'ın da biat etmek üzere geldiğini fakat Hz. Ali'nin onu iki kere reddettiğini, üçüncüsünde mübarek başını ve sakalını işaret ederek, "Buradan akacak kanla bunu boyamak niyetinde olanla ne işim var" dediğini, ondan sonra da bir şairin, "Ölüm gelip seninle buluştu mu, gayret kemerini sık, tahammül et/ Ölüm, senin mahallene gelip çattı mı, acıklanma, sızlanma" mealindeki beyitlerini okuduğunu rivayet etmiş ve bu rivayeti Sibt ibn'il-Cevzi, senediyle
Tezkiretu'l-Havass'ta zikreylemiştir.
Hz. Emir'ül-Mü'minin (a.s), Uhud savaşından sonra, bu savaşta şehadet mertebesine nail olamadığına acıklanmış, Hz. Resul-i Ekrem (s.a.a), "Bu, daha sonra olacak" buyurmuşlardı.
Hendek savaşında, Abdü Vedd oğlu Amr, mübarek başlarını yaraladığı gün, başlarının kanı yüzlerine akarken de Hz. Resul (s.a.a), bunu görüp, "Benden sonra gelenlerin en azgını, en kötüsü, başına vurduğu, başının kanıyla sakalını kana boyadığı gün, ben nerede olacağım" buyurmuşlardı.
Bir Şaban ayının son cumasında, Hz. Resul-i Ekrem, Ramazan ayının üstünlüklerini beyan ederlerken Hz. Ali kalkmış, "Bu ayda, ibadetlerin en üstünü hangisi?" diye sormuştu. Hz. Resul (s.a.a), "Ya Ebe'l-Hasan, bu ayda ibadetlerin en üstünü, üstün ve yüceler yücesi Allah'ın, haram ettiği şeylerden çekinmektir" buyurmuşlardı.
Bu sözden sonra ağlamaya başlamışlar, Ali (a.s.), "Ya Resûlallah, niçin ağlıyorsun?" diye sorunca, "Ya Ali, sanki seni görüyorum; sen Rabbine namaz kılarken, evvel gelenlerle sonra gelenlerin en azgını, en kötüsü, Semud kavminin devesini öldürenden daha kötü olan kişi, senin başına vurmuş da sakalını kana boyamış. Bu ayda bunu sana yapmayı helal saymış" buyurmuşlardı.
İmam Ali (a.s.) bu sözü duyunca, "Bu, dinimde selametle mi olacak?" demişti. Resul-i Ekrem (s.a.a), "Evet" buyurunca da şükretmişler, memnun olmuşlardı.
Hz. Emir (a.s), İbn-i Mülcem'i gördükçe, "Ben onun yaşamasını dilemekteyim, oysa beni öldürmeyi istemekte" buyururlardı. (Hz. Resul'ün, Emir'ül-Mü'minin'in şehadetlerini ve onu şehit edecek kişinin kötülüğü hakkındaki hadisleri, Müstedrek'üs-Sahihayn, Mecma'uz-Zevaid, Künuz-ul-Hakaik, Tarih-u Bagdad, Üsd'ül-Gaabe, İstiab, Kenz'ül Ummal, Müsned-i Ahmed ve Ebi-Davud, Tabakat vs.'de mevcuttur. Bk. Fadail'ül-Hamse; 3, s.51-61; Suyuti'nin ed-Dürr'ül Mensur"undan ve diğer kaynaklardan).
Hasan ibn-i Kuseyr, babasından rivayet etmiştir:
Hz. Ali, şehit edildiği gün, fecir vakti evinden çıktı. Hz. Hasan ve Hüseyin'e armağan olarak getirilmiş bulunan ördekler, eteğine yapıştılar. Ördekleri men etmek isteyenlere, "Bırakın, onlar, ölüye ağlayanlardır" dedi.
Ramazan ayının ilkinde, okuduğu hutbede, "Ramazan ayı girdi, o, ayların ulusudur, senenin evvelidir. Kudret değirmeni o ayda döner. Bilin ki gelecek yıl ben sizin aranızda bulunmayacağım" buyurmuştu.
Vaile oğlu Amir'in oğlu Ebu't-Tufayla, Hz. Ali'ye biat edilirken Mülcemoğlu Abdurrahman'ın da biat etmek üzere geldiğini fakat Hz. Ali'nin onu iki kere reddettiğini, üçüncüsünde mübarek başını ve sakalını işaret ederek, "Buradan akacak kanla bunu boyamak niyetinde olanla ne işim var" dediğini, ondan sonra da bir şairin, "Ölüm gelip seninle buluştu mu, gayret kemerini sık, tahammül et/ Ölüm, senin mahallene gelip çattı mı, acıklanma, sızlanma" mealindeki beyitlerini okuduğunu rivayet etmiş ve bu rivayeti Sibt ibn'il-Cevzi, senediyle
Tezkiretu'l-Havass'ta zikreylemiştir.
Hz. Emir'ül-Mü'minin (a.s), Uhud savaşından sonra, bu savaşta şehadet mertebesine nail olamadığına acıklanmış, Hz. Resul-i Ekrem (s.a.a), "Bu, daha sonra olacak" buyurmuşlardı.
Hendek savaşında, Abdü Vedd oğlu Amr, mübarek başlarını yaraladığı gün, başlarının kanı yüzlerine akarken de Hz. Resul (s.a.a), bunu görüp, "Benden sonra gelenlerin en azgını, en kötüsü, başına vurduğu, başının kanıyla sakalını kana boyadığı gün, ben nerede olacağım" buyurmuşlardı.
Bir Şaban ayının son cumasında, Hz. Resul-i Ekrem, Ramazan ayının üstünlüklerini beyan ederlerken Hz. Ali kalkmış, "Bu ayda, ibadetlerin en üstünü hangisi?" diye sormuştu. Hz. Resul (s.a.a), "Ya Ebe'l-Hasan, bu ayda ibadetlerin en üstünü, üstün ve yüceler yücesi Allah'ın, haram ettiği şeylerden çekinmektir" buyurmuşlardı.
Bu sözden sonra ağlamaya başlamışlar, Ali (a.s.), "Ya Resûlallah, niçin ağlıyorsun?" diye sorunca, "Ya Ali, sanki seni görüyorum; sen Rabbine namaz kılarken, evvel gelenlerle sonra gelenlerin en azgını, en kötüsü, Semud kavminin devesini öldürenden daha kötü olan kişi, senin başına vurmuş da sakalını kana boyamış. Bu ayda bunu sana yapmayı helal saymış" buyurmuşlardı.
İmam Ali (a.s.) bu sözü duyunca, "Bu, dinimde selametle mi olacak?" demişti. Resul-i Ekrem (s.a.a), "Evet" buyurunca da şükretmişler, memnun olmuşlardı.
Hz. Emir (a.s), İbn-i Mülcem'i gördükçe, "Ben onun yaşamasını dilemekteyim, oysa beni öldürmeyi istemekte" buyururlardı. (Hz. Resul'ün, Emir'ül-Mü'minin'in şehadetlerini ve onu şehit edecek kişinin kötülüğü hakkındaki hadisleri, Müstedrek'üs-Sahihayn, Mecma'uz-Zevaid, Künuz-ul-Hakaik, Tarih-u Bagdad, Üsd'ül-Gaabe, İstiab, Kenz'ül Ummal, Müsned-i Ahmed ve Ebi-Davud, Tabakat vs.'de mevcuttur. Bk. Fadail'ül-Hamse; 3, s.51-61; Suyuti'nin ed-Dürr'ül Mensur"undan ve diğer kaynaklardan).
Hasan ibn-i Kuseyr, babasından rivayet etmiştir:
Hz. Ali, şehit edildiği gün, fecir vakti evinden çıktı. Hz. Hasan ve Hüseyin'e armağan olarak getirilmiş bulunan ördekler, eteğine yapıştılar. Ördekleri men etmek isteyenlere, "Bırakın, onlar, ölüye ağlayanlardır" dedi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.