Âlemlere rahmet Hz. Peygamber'in (s.a.v.) soyunun kıyamete kadar devamı, İslam'ın canlı Kur'an olarak tüm zamanlarda yaşanmasının teminatı olan Ehl-i Beyt, hem ayetlerle hem de hadislerle sabittir ki, sevilmiştir ve seçilmiştir.
Bu kutlu ve örnek ailenin oluşması da elbette ki tesadüfî değildir.
Ashaptan birçok kişi Hz. Fatıma ile evlenmek istemiştir ama nasip olmamıştır. Çünkü Ehl-i Beyt'in her bir ferdini bizzat Cenab-ı Hak seçmiştir.
Ashaptan Büreyde el-Eslemi anlatıyor:
Hz. Fatıma'yı (a.s.) önce Hz. Ebu Bekir ile Hz. Ömer istedi. Allah'ın Resulü (s.a.v.), "O daha küçük" buyurdu. Daha sonra Hz. Ali (a.s.) isteyince hemen O'nunla evlendirdi.
Ashaptan Hz. Ebu Bekir ilk girişimde bulunanlardandı. Hz. Ebu Bekir Rasulullah'a gelerek, Fatıma ile evlenmek istediğini söylediğinde, Hz. Peygamber "Ben Allah'ın emrini bekliyorum" demiştir.
Başka bir seferinde Hz. Ömer Fatıma ile evlenme niyetini Rasulullah'a ilettiğinde, O'na da, "Fatıma henüz küçüktür ve kocasının tayini Allah'ın emrine bağlıdır" buyurmuşlardır.
Prof. Dr. Haydar Baş, Hz. Fatıma eserinde bu konuda şu tespiti yapmaktadır:
"Dikkat edilirse, Hz. Fatıma'nın doğumu, evlenmesi, tüm hayatı Cenab-ı Hakk'ın direk emri istikametinde şekillenmektedir. Rasulullah'ın soyunu devam ettirecek olan bu büyük kadın, her an Allah'ın nazarı ile saklanmıştır."
Ashabın zenginlerinden Abdurrahman bin Avf ve Osman bin Affan da görücülük maksadıyla Rasulullah'ın huzuruna vardılar ise de onlara da olumlu cevap verilmedi.
Hatta Abdurrahman bin Avf, Rasulullah'a (s.a.v.), Fatıma'yı kendisi ile nikâhlaması karşılığında yüzlerce deve ve yüklü miktarda mihir vermeye hazır olduğunu söyleyince, "Sen Benim para ve servete taptığımı mı sandın, Bana servetinle mi iftihar ve mubahat ediyorsun, Bana paranla evlenmeyi mi tahmil etmek istiyorsun?" diyerek sinirlenmiştir.
Hz. Ali (a.s.), Hz. Peygamberin (s.a.v.) Hz. Fatıma'yı (a.s.) istemek niyetiyle huzuruna gelip şunları söyledi:
"Anam babam Sana kurban olsun. Ben daha bir çocukken, Beni, amcan Ebu Talip'ten ve Fatıma binti Esed'den aldın. Yediğinin aynısını Bana da yedirdin, Beni kendi edebinle edeplendirdin. İyilik ve şefkat bakımından, Benim için Ebu Talip'ten ve Fatıma binti Esed'den daha iyiydin. Allah Senin aracılığınla ve Senin elinle Beni doğru yola iletti. Allah'a yemin ederim ki, Sen ya Rasulallah, dünya ve ahiret hazinem ve zahiremsin. Allah'ın Benim pazumu Seninle güçlendirmesinin yanında, bir evimin kendisiyle huzur bulacağıma inandığım bir eşimin olmasını istedim. Sana kızını istemek için geldim. Kızın Fatıma'yı Senden istiyorum. Beni Fatıma ile evlendirir misin ya Rasulallah?"
Rasulullah'ın yüzü sevinçten ve memnuniyetten parladı. Fatıma'nın yanına gitti ve şöyle dedi: "Ali Seni istiyor. Sen O'nu tanıyorsun."
Hz. Fatıma sustu. Peygamberimiz (s.a.v.), "Allahuekber, susması kabul etmesi anlamına gelir" dedi. Dışarı çıktı ve Fatıma'yı Ali ile evlendirdi.
Hz. Ali, Rasulullah'ın bu kararı karşısında bir kenara çekilerek şükür secdesi yapmıştır.
Hz. Peygamber, Hz. Fatıma'ya şöyle buyurdu:
"Allah'a yemin olsun ki, Seni ashabımın içinde en fazla bilgiye sahip olanıyla, en faziletli hamiliyle ve ilk İslam olanıyla nikâhladım."
Hz. Ali efendimiz, zahirde fakir olduğu için Hz. Peygamberin bu kararı çok konuşulmuştu. Hz. Peygamber pek çok kere bu evlilikte Kendi tercihinin olmadığını açıklamıştır. Bu kutlu yuvayı kuran bizzat Cenab-ı Hak'tır.
Hz. Ali şöyle anlatmaktadır:
Rasulullah (s.a.v.) Bana şöyle buyurdular: "Ey Ali! Fatıma'nın evliliğinden dolayı Kureyş'ten bir grup Beni kınadılar ve 'Biz O'nu Senden istedik ve Sen bizi reddedip Ali'ye verdin' dediler. Onlara şöyle dedim: Allah'a andolsun Ben sizi kendiliğimden reddedip O'nu Ali'ye vermedim, bilakis Allah (c.c.) O'nu Ali'ye nikâhlayarak sizleri mahrum bırakmıştır."
Hz. Peygamber'in (s.a.v.) torunlarından İmam Muhammed Bakır (a.s.) Rasulullah'ın şöyle buyurduğunu söylemiştir: "Ben sizin gibi bir kulum, aranızda evlenir ve size kız veririm, sadece Fatıma dışında. Ki O'nun evliliği gökten nazil olmuştur."
Rasulullah (s.a.v.) Hz. Ali'ye şöyle buyurdu:
"Ben Seni yeryüzünde Fatıma ile evlendirmeden önce, Alah gökte Seni O'nunla evlendirdi. Sen Bana gelmen önce, gökten bir melek şuracıkta Bana geldi ve şöyle dedi:
'Ey Muhammed! Yüce Allah yeryüzüne nazar etti. Mahlûkatı içinde Seni seçerek elçi olarak gönderdi. Sonra ikinci kez yeryüzüne nazar etti. Orada Senin için bir kardeş, bir vezir, bir arkadaş ve bir damat seçti. Kızın Fatıma'yı O'nunla evlendirdi. Gökteki melekler bu olayı kutladılar. Ey Muhammed! Allah bana Ali'yi yeryüzünde Fatıma ile evlendirmeni söylememi ve onları tertemiz, seçkin, arınmış, hayırlı, dünyada ve ahirette erdem sahibi iki oğulla müjdelememi emretti.'
Ey Ali! Allah'a yemin ederim, daha melek gökyüzüne yükselmemişti ki, Sen kapıyı çaldın."
İşte Allah'ın Kur'an'ında "tertemiz" olarak anlattığı ve "sevilmesini farz kıldığı" o Ehl-i Beyt'in temelleri böyle atıldı. Bize düşen ise Onların ayak izlerine basarak yürümek, tüm Müslümanlar olarak Hz. Peygamber'in emaneti bu "ortak payda"da buluşabilmek, Ehl-i Beyt ruhunu son nefesimize kadar yaşamaktır.
Allah şefaatlerinden mahrum eylemesin.
Daha detaylı bilgi için Prof. Dr. Haydar Baş'ın Ehl-i Beyt Külliyatı'nı mutlaka temin edip okumalısınız.
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- İmamoğlu’nun tutuklanması ve demokrasi sınavı / 25.03.2025