Okulların açılmasına az bir zaman kaldı. Birçok Avrupa ülkesinin nüfusundan fazla öğrencimiz var çok şükür. Peki, Milli Eğitim Bakanlığı yeni eğitim ve öğretim yılına hazır mı? 10 yıllık AKP iktidarının "Milli Eğitim" diye bir amacı, yapılanması olmadığı için, gündemde bu tip haberlere rastlamadığımız için neyin ne kadar hazır olduğunu bilmiyorum. Ama benim gördüğüm, maddi anlamda deprem kuşağında bir ülke olmamıza rağmen hala var olan okullarımızın tam olarak olası depremlere hazır hale getirilmediği. Okul sayılarımızın talebi karşılamadığı, 2011 Türkiye'sinde hala 50-60 kişilik sınıflar var. 300 bine yakın kadro bekleyen öğretmen adayımız var. Bu insanlarımız kadro alamadığı gibi birde ithal öğretmen tartışmaları yaşanıyor. Görev başındaki öğretmenlerin fazla derse girmekten ötürü hem beyinsel yorgunluk yaşadıkları hem de öğrenciye gerekli bilgi ve birikimi veremedikleri yaşadığımız gerçekler. Tabi okullarda gerekli bilgi ve eğitimi alamayan öğrencilerin velileri, gerek özel okul ve gerekse dershanelere çocuklarını göndererek ödedikleri paralar ve bunun sonucu eğitimin endüstriyelleşmesi artı bir sorun. Şunu ifade edeyi: Bu sorunlar bir iki hamleyle kısa zamanda çözülür. Ama asıl sorun adı "Milli Eğitim" olan eğitim sistemimizin ne kadar milli olduğudur. Artı ülkemizde her bireye en azından eğitim bazında fırsat eşitliği tanıyor muyuz? Maalesef bu soruların cevabı "evet" olmadığı gibi ne iktidarlar ve nede üniversiteler, toplum uzmanları, eğitimciler vs. Türkiye Cumhuriyeti'nin olması gereken "Milli Eğitim" anlayışı ile ilgili ne bir plan, proje, ne de söylemlerde bulundular. Her alanda olduğu gibi taklitçiliğe soyunduk. Kendi kültür ve medeniyetinden habersiz, Batı, ABD hayranı nesiller yetişmesine sebep olduk. Ve yetişen o nesiller yarın geldikleri makam ve mevkilerde, kendi devlet ve milletine hizmet edeceği yerde, hayranı olduğu Batı ve ABD'ye hizmet yarışına girdiler. Bunun ne sakıncası var diye düşünenlere geçenlerde okuduğum bir olayı aktarayım; Dönemin Başbakanı Turgut Özal zamanında gerçekleşmiş bir olay. "Japon eğitim uzmanları gelmiş ve ülkemizin eğitim sistemini incelemiş, Sayın Özal'ın bürokratlarının da hazır bulunduğu bir ortamda raporlarını sunmuş ve sonuç olarak şunu söylemişlerdi: "Sizin eğitim sisteminizde milli ruh yok!" Turgut Özal'ın "Nasıl?" sorusu üzerine şunu anlatmışlardı: "Biz Japonya'da okula başlayacak çocuklarımıza milli ruh şoklaması yaparız. Onları önce toplu halde hızlı trenlere bindirir, dev fabrikalarımızı, teknoloji merkezlerimizi gezdirir, ülkemizin gücünü gösteririz. Sonra da bu yavrularımızı alır Hiroşima ve Nagazagi'ye götürür, orada atom bombası atılan ve yıllardır ot dahi bitmeyen alanları gösterir, deriz ki: "Eğer siz çalışmaz, bilinçlenmez ve az önce gördüğünüz teknolojiye sahip olmak için çalışmazsanız sonunuz böyle olur." Bürokratlardan biri atılır: "Ama bizim Hiroşima'mız yok ki!" Japon uzmanın cevabı tokat gibidir: "Sizin Çanakkale'niz on Hiroşima eder!"Bizim Çanakkale'miz var. Ama millet önünde gözü yaşlı Çanakkale şiirleri okuyanlar, bizi yok etmek için Çanakkale'ye gelenleri "kadim dost" ilan etti, onlara entegre olmayı tavsiye etti, onların vatandaşlıklarına girmeyi tavsiye eden yöneticilerimizde var! Evet, milli eğitimin amacı insan yetiştirmektir, insan kazanmaktır. Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in şu tespitlerini anlayıp, uygulamaya koyduğumuzda hem örnek insan, hem örnek toplum hem de güçlü devlet olarak tarihe tekrar yön verebiliriz; "Bir ülkede o ülkenin, o milletin, o devletin kazanılmış insanı yoksa o milletin bir adım ileri gitmesi asla mümkün olamaz? Bizim uzun yıllardan beri yanlış yaptığımız nokta, kendi yararımıza vatandaşımızı kazanmadık. Öyle bir bireyler topluluğu oluşturduk ki, hepsi 'ben' diyor. Ama o 'ben' bencillik kokan ve de ihtiras kokan, haset kokan, başkasını düşünmeyen bir şey. Bu bizim kültürümüze de çok ters. Yapılacak olan iş, insanımızı hem kendi yararına hem toplumun yararına kazanmaktır. Böyle bir model kişilik ortaya koymamız lazım?Düşünebiliyor musunuz, bizim bir Türk beyefendisi modelimiz yok, bir Türk hanımefendisi modelimiz yok. Ne oluyor? Avrupa'ya gidiyor, geliyor bakıyorsunuz olmuş Avrupalı. Amerika'ya gidiyor, geliyor olmuş Amerikalı. Yazık günah değil mi? İnsanlık tarihinde bütün insanlara örnek olmuş bir milletin, bir delikanlı bir hanımefendi modeli yok. Böyle şey mi olur? Geçmişimiz de bu yok mu? Var. İşte Hoca Ahmet Yeseviler, Ahi Evranlar, Mevlanalar, Yunuslar, Hacı Bektaş-ı Veliler... Onlar bu potansiyeli yoğurmuş ve bir medeniyet kimliği oluşturmuşlardır. Bakın onlarda merhamet var, şefkat var, adalet var, hürmet var, saygı var, iffet var, bir model bu, hanımefendi modeli. Erkeğe bakıyorsun düşenin elinden tutuyor, yardım ediyor, insanlara yukarıdan bakmıyor, adil bir insan. Bugün toplumun buna ihtiyacı var. İşte bizim eğitimimizin temel anlayışı bu olacak?" (25-03-2011 Yeni Mesaj)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025