O, gül yetiştiren adamdı

Hocamın vefatından beri Akçaabat'tayım. Bugün vefatının 23. günü. Nasıl da yaktı kalbimizi. Nasıl bir kor bıraktı gönlümüze. İnsan kaybedince anlar yitirdiğinin değerini, öyle bir hazinenin içindeydik ki balık gibi derya içinde yüzdük de, deryadan haberimiz olmadı.

Onun merhametini, takvasını, şakasını, hiddetini, tebessümünü, gözlerinin gülüşünü, vefasını, cömertliğini özlüyoruz. Bizim gibi edna insanlarla beraber oldu, bizi kendine dost arkadaş seçti, layık olmadığımız halde. Bize hak etmediğimiz değeri saygıyı, sevgiyi ikram etti. Kavrayamadık uçtu elimizden varlık sebebimiz, hayat kaynağımız.

Hatırası her yerde, her an canlı. Hikmetini sonradan anladığımız nice hadise yaşadık, nice olaya şahit olduk.
Nasıl bir sevgi ummanına sahip ki herkese sunmuş da ummandan bir katre azalmamış.
Allah'ın ona bahşettiği çok büyük hususiyetler vardı. Cesurdu, delikanlıydı, yiğitti, liderdi, vefalıydı, duygu dolu idi, çok merhametli idi, yaşlılara hürmet gösterir, çocuklarla çok ayrı ilgilenir üzerlerine titrerdi. Peygamber ahlakı üzereydi.
Hayatını ibadetine göre tanzim ederdi. Teşebbüs edip de başaramadığı hiçbir iş olmamıştır.
Ruhu yüce insandı O. Gördüğü baskı, tehdit, ümit, vaat onu asla yolundan caydırmadı. O her zaman hakikate tâbi oldu.
Sıfır sermaye ile işe başlayıp Cenab-ı Hakk'ın büyük lütuflarına mazhar olmuş insandı o.
Bereket O'nun arkadaşı idi. Etrafına güven veren bir tabiatı vardı. Huzur vardı çevresinde. O'nun yanına hangi kaygı ve karmaşık duygularla giderseniz gidin yanında kaldığınız kısa süre olsa bile bambaşka bir ruh haliyle yanından ayrılır, ayaklarınızın yere basmadığı gibi bir hisse kapılırdınız.
Etrafındaki insanların hayat tarzlarına müdahale etmeden onları hayatın içinde eğiten, kalplerini hassas bir hale, duyarlı insanlar haline getiren, taş gibi kalplere hükmeden, tıkanmış olan merhamet, sevgi kanallarını açan insandı O.
Tatbikat insanıydı. Sadece nasihat etmez tavsiye ettiği şeyleri önce kendi yapardı.
O'nun hayatında tesadüf yoktur. En basit gibi gelen olaylar bile O'nun için önemlidir.
Tedbirli olmak istiyorsanız örneğiniz mutlaka Haydar Hoca olmalıdır.
Kalpleri bilmek bir yana, O, kalplere hükmedip yönlendirendi.
Yoksulluk dönemlerini hatırlar daima Cenab-ı Hakk'a çokça şükrederdi.

Çok vefalı idi. 50 sene evvel kendisine yapılan iyiliğe karşılık vermek ister, sağ olanlara hediyeler gönderir, sağ olmayanlara Kur'an'lar, tevhidler, mevlidler okuturdu.

O'nun ailesi, evi üniversite gibiydi. Ehl-i Beyt ahlakı hakimdi evine. Merhamet, şefkat, iyilik, cömertlik, vefa, takva, ihlas, samimiyet, ilim, edep hepsi bir biri ile yarışıyordu o mekânda.

İşte böyle bir insandan ayrıldık. Hep iyiyi-doğruyu-güzeli anlattı. İcmal dergisinin ilk sayılarından birinde suyu kesilmiş, akmayan bir çeşme resmi koydular derginin kapağına. Basılmış dergiyi yeniden bastırarak "Akan çeşme koyacaksınız. Hakikati anlatırken örnekleriniz de olumlu olmalı" diye arkadaşları uyarmıştı.

Hocamı anlatmaya sahifeler kâfi gelmez. Biz kâmil insan Haydar Hoca'yı anlatmaya çalıştık. Ama ekonomist Haydar Hoca, Ehl-i Beyt âlimi Haydar Hoca, felsefe doktoru Haydar Hoca bunlar da başka başlıklarla anlatılması tez konusu olan hususlardır. İnşaallah bu yönleriyle kendisini anlatan makaleler, kitaplar da yayınlanacaktır.

İşte böyle büyük bir insanın gövdesinden tomurcuklar açmış bir gül ağacından diğer evlatları, bütün ciğer pareleri gibi üzerine titrediği, onu bize bütün cihetleri ile hatırlatan Hüseyin Baş Beyefendi Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı seçildi.

O, gül yetiştiren adamdı. O bize edepli olmayı öğretti.

Daima hayır bulmak isteyen her şeyi hayra yormalı.

Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanlığı'na seçilen Hüseyin Baş Beyefendiye bu kutlu yolda başarılar diliyor, Türkiye'ye yeni ufuklar açacağına, merhum Genel Başkanımızın emanetini en iyi şekilde taşıyacağına inanıyorum.

Gönle girmek nasip işidir. Ancak o gönülde kalmak sebat, hizmet, çile ve marifet gerektirir.