Atatürk dönemini parantez içine alarak, "Bir türlü milli olamadık" cümlesini rahatlıkla kurabiliyoruz. Bu bizim acı ve aynı zamanda pahalıya patlayan bir gerçeğimiz. Taklit ettiklerimiz de acınacak bu halimizin farkında.Bakınız bir İngiliz misyoner, Sultan Abdülmecit döneminde gemisine makine yerleştirilmesi için İngiltere'ye giden ve orada aylarca kalmak durumunda olan dost olduğu Rizeli Kaptan Mustafa Beye neler diyor:"Günümüzden, beş on bin yıl önce, bir İngiliz ne idiyse, şimdi de o İngiliz'in torunu dedesinin aynısıdır. Bugün, bir İngiliz, Büyük Britanya'da nasıl yaşıyorsa Afrika'da da aynı şekilde yaşar. Britanya adasındaki İngiliz hangi âdet ve geleneklere ve nasıl bir itikada sahipse, Kap'ta, Hindistan'da, Yeni Zelanda'da, Amerika'da ve diğer yerlerdeki İngilizler de aynı âdet, gelenek ve inanca riayet ederler. (...) Bir İngiliz kendi tüccarından başka hiçbir tüccardan alışveriş yapmaz. İngilizler kendileri içindir, başkaları için olamazlar ve herkesi İngilizler için hazırlamaya çalışırlar." Ve sonra ne derler biliyor musunuz:"Siz fazlasıyla taklitçisiniz. Türkler herkes içindir. Çünkü kendileri için olamıyorlar." 2007 yılında her gün 145 milyon dolar dış borç faizi ödemişiz. O yıl ödediğimiz dış borç faizinin, dikkat edin borcun değil alınan borç faizinin tutarı tam 53 milyar dolar. ATO rakamları, "Dokuz bin fabrika parası faize gitti" diye bas bas bağırıyor 2007 yılında. Devlet yüz dolar vergi topluyor, 51 dolarını aldığı borçların faizine yatırıyor. Bu arada devleti yönetenler vatan toprağından tutun da gelir getiren ne varsa cümlesini üç kuruşa yabancılara satıyor. Borçlanır, borcunu ödeyemeyecek duruma düşersen olacağı budur. Bu elindekini satma değil, yabancının elindekine alacağı karşılığı el koymasıdır. Yatırımların dört katından fazla borç faizi ödendiği bir memleketin beli doğrulur mu?Bu gidiş iyi gidiş değil diyenlere bu sistemi savunanların cevabı, dünya ile entegre olmak yahut karşılıklı bağımlılık oluyor. Biz diyorlar, ortağız. Oysa kurdukları ortaklık bir ineğin bölüşümü gibi bir şey. İneğin göğüs tarafı borçlandığımız ülkelerde, ağız tarafı ise Türkiye'de. Güya yarısı onların yarısı bizim. Onlar sütünü sağıyor, biz sürekli besliyoruz. Ot, saman, arpa bitince kızıyorlar, bize parası ile ot satıyor, yem satıyor bir de öyle kazanıyorlar.Haydar Baş Hocamızın Milli Ekonomi Modeli işte bu inekten, bu riyakâr ortaklıktan kurtulma modeli. "Alın ineğinizi, hepsi sizin olsun, defolun gidin" diyor. Yel değirmeninin suyunu merak edenler gibi sistemin salakları, "iyi ama biz ineksiz ne yaparız" deyip durmakta, milletin damarlarındaki kan da kurumaktadır.İnşaallah ölmeden uyanmak ve bu çeşmeden hayat suyu içmek, milletleri uçuracak bu halıya binmek nasip olur diyelim.
Haydar çeşmesi
Haydar sofrasından bir lokma yedimHu dedim Hay dedim mevttim dirildimRüzgâr essin yağmur yağsın gam değilAttım şemsiyeyi deryaya girdim.
Haydar'ın Kâbe'den selâmın aldımSevindim bir müddet hayale daldımTakmış ihvanını koluna, yürürSırat-ı Mustakîm; ben garip kaldım.
Haydar çeşmesinden bir yudum içtimNefesim gül koktu kendimden geçtimNeyleyim dünyanın malı mülkünüBir an zannettim ki cennete düştüm.
Haydar halısına dizimi çöktümAldım tespihimi gözyaşı döktümSen kimsin dediler bu yolda HasanNâ dedim, bî dedim, boynumu büktüm!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012