Koskoca Devlet–i Aliye Osmanlı, niye darmadağın oldu, biliyorsunuzdur. Biliyorsunuzdur amma ibret alınacak hadiseleri tekrarda sayısız faydalar vardır.
Satırbaşları halinde hatırlamakta fayda var.
. 1838’de, İngiltere ile “Serbest Ticaret Anlaşması” imzalandı.
. Bu anlaşma neticesi olarak 1854’te Osmanlı dış borçlanmaya gitmek zorunda kaldı.
. Türkiye’nin “Serbest Piyasa Modelini” uygulaması Batı için, Haçlı için, müstevliler için o kadar önemliydi. Lozan’da Türkiye’nin bağımsızlığına “evet” diyen emperyalistler “gümrüklerin kontrolüne 1929 yılına kadar izin vermeyerek genç Türkiye Cumhuriyeti’ni kendilerine el açmaya mecbur bırakmaya zorladılar.
. 1923 yılında 60 milyon lira olan dış ticaret açığı 1929’a gelindiğinde 106 milyon liraya
çıkmıştı.
. 1929 yılına gelinip süre dolunca yüzde 12,9 olan gümrük vergileri yüzde 45,7’ye yükseltildi.
. 1933 yılında ilk 5 yıllık plan uygulanmaya başlandı. Dış ticaret açığı hızla kapandı, Türkiye sanayileşmeye, uçak bile imal etmeye başladı.
.Atatürk rahmetli olunca II. 5 yıllık plan askıya alındı.
. Emperyalizm geri dönmüştü.
. 1945 yılından itibaren ABD ile imzalanan ikili anlaşmalarla Truman Doktrini ve Marshall yardımları ile planlı dönem askıya alındı.
. Emperyalizm, “Siz üretmeyin, biz veririz” dedi, ufuksuzlar buna inandı, bunun doğru bir yol olduğunu sandı.
. İleriki yıllarda aynı çizgi devam etti. 1.1. 1996’da AT ile Gümrük Birliği Anlaşması imzalandı. Ve bugünlere gelindi. Raflar yabancı mallarla doldu. Devletin kâr getiren kurumları ve madenleri elden çıkartıldı. Dış borç katlanmaya, cari açık çıldırmaya başladı.
. Velhasıl, Osmanlı’nın bir Haydar Baş’ı, bir Milli Ekonomi Modeli olmadığı için el avuç açtı ve çöktü. Genç Türkiye Cumhuriyeti kendine özgü bir ekonomi modeli uygularken, Atatürk’ün ölümü üzerine o modelden vazgeçildi ve Türkiye’yi yöneten bütün iktidarlar bugüne kadar bir Haydar Baş, bir Milli Ekonomi Modeli üretemedikleri için borç içinde yüzer hale geldiler.
. Şu anda Türkiye, yemeklerini kendi ürünleri ile pişiren ve yedi düveli doyuran ve fakat kendisi açlıktan ölmek üzere olan bir lokanta sahibi konumundadır.
. Haydar Hocam işte bu şuursuzluğa tahammül edememekte. Trilyonlarca dolar üzerinde oturan bu milletin damarlarına kan, sofrasına aş koymak için gecesini gündüzüne katmaktadır. Ama dünün Trumancıları, Marshallcıları, bugün, AB kisvesi, “Dost ve Müttefik ABD” kisvesi altında akılları örtüyor. Haydar Hoca milletin ne kadar umudu ise, emperyalizmin de o kadar kâbusu haline geldi.
“Görelim Mevla’m neyler
Neylerse güzel eyler…”
Satırbaşları halinde hatırlamakta fayda var.
. 1838’de, İngiltere ile “Serbest Ticaret Anlaşması” imzalandı.
. Bu anlaşma neticesi olarak 1854’te Osmanlı dış borçlanmaya gitmek zorunda kaldı.
. Türkiye’nin “Serbest Piyasa Modelini” uygulaması Batı için, Haçlı için, müstevliler için o kadar önemliydi. Lozan’da Türkiye’nin bağımsızlığına “evet” diyen emperyalistler “gümrüklerin kontrolüne 1929 yılına kadar izin vermeyerek genç Türkiye Cumhuriyeti’ni kendilerine el açmaya mecbur bırakmaya zorladılar.
. 1923 yılında 60 milyon lira olan dış ticaret açığı 1929’a gelindiğinde 106 milyon liraya
çıkmıştı.
. 1929 yılına gelinip süre dolunca yüzde 12,9 olan gümrük vergileri yüzde 45,7’ye yükseltildi.
. 1933 yılında ilk 5 yıllık plan uygulanmaya başlandı. Dış ticaret açığı hızla kapandı, Türkiye sanayileşmeye, uçak bile imal etmeye başladı.
.Atatürk rahmetli olunca II. 5 yıllık plan askıya alındı.
. Emperyalizm geri dönmüştü.
. 1945 yılından itibaren ABD ile imzalanan ikili anlaşmalarla Truman Doktrini ve Marshall yardımları ile planlı dönem askıya alındı.
. Emperyalizm, “Siz üretmeyin, biz veririz” dedi, ufuksuzlar buna inandı, bunun doğru bir yol olduğunu sandı.
. İleriki yıllarda aynı çizgi devam etti. 1.1. 1996’da AT ile Gümrük Birliği Anlaşması imzalandı. Ve bugünlere gelindi. Raflar yabancı mallarla doldu. Devletin kâr getiren kurumları ve madenleri elden çıkartıldı. Dış borç katlanmaya, cari açık çıldırmaya başladı.
. Velhasıl, Osmanlı’nın bir Haydar Baş’ı, bir Milli Ekonomi Modeli olmadığı için el avuç açtı ve çöktü. Genç Türkiye Cumhuriyeti kendine özgü bir ekonomi modeli uygularken, Atatürk’ün ölümü üzerine o modelden vazgeçildi ve Türkiye’yi yöneten bütün iktidarlar bugüne kadar bir Haydar Baş, bir Milli Ekonomi Modeli üretemedikleri için borç içinde yüzer hale geldiler.
. Şu anda Türkiye, yemeklerini kendi ürünleri ile pişiren ve yedi düveli doyuran ve fakat kendisi açlıktan ölmek üzere olan bir lokanta sahibi konumundadır.
. Haydar Hocam işte bu şuursuzluğa tahammül edememekte. Trilyonlarca dolar üzerinde oturan bu milletin damarlarına kan, sofrasına aş koymak için gecesini gündüzüne katmaktadır. Ama dünün Trumancıları, Marshallcıları, bugün, AB kisvesi, “Dost ve Müttefik ABD” kisvesi altında akılları örtüyor. Haydar Hoca milletin ne kadar umudu ise, emperyalizmin de o kadar kâbusu haline geldi.
“Görelim Mevla’m neyler
Neylerse güzel eyler…”
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hasan Demir / diğer yazıları
- Artık yeter! / 02.11.2015
- Artık yeter! / 28.09.2015
- Sandıktan ne çıkacak! / 21.09.2015
- Böyle milliyetçilik olur mu? / 12.09.2015
- AKP başımıza neler getirecek! / 11.09.2015
- Şehit ve gaziden korkanlar! / 07.09.2015
- Kripto Ermeniler! / 29.08.2015
- Atatürk sandıktan çıkmadı! / 24.08.2015
- Bu ne biçim üslup böyle! / 22.08.2015
- Asalet nerede? / 16.08.2015
- Artık yeter! / 28.09.2015
- Sandıktan ne çıkacak! / 21.09.2015
- Böyle milliyetçilik olur mu? / 12.09.2015
- AKP başımıza neler getirecek! / 11.09.2015
- Şehit ve gaziden korkanlar! / 07.09.2015
- Kripto Ermeniler! / 29.08.2015
- Atatürk sandıktan çıkmadı! / 24.08.2015
- Bu ne biçim üslup böyle! / 22.08.2015
- Asalet nerede? / 16.08.2015