Önce siyasi bir nostalji yapalım; Sayın Devlet Bahçeli, 2 Ağustos 2014 tarihinde sosyal medyadan şu mesajı paylaşıyordu; "Nehir olmayan yere köprü yaparsın; kuma tohum, kula fitne ekersin. Harama helal, yalan gerçek dersin; çünkü sen aday Erdoğan'sın."
3 Aralık 2015 tarihli mesajı ise aynen şöyle idi; "Bu milletin çektiği çile yeter. Artık sarayda tezek yakılsın, saray sobayla ısınsın. Konuşması kolay, buyurun çileye biraz da siz ortak olun."
Çok yerinde tespit ve vurgularda. Meydanlarda, 'komşusu aş iken tok yatan bizden değildir' hadisini dilinden düşürmeyen iktidar, halkın halinden bi haberdi!
O yıllarda 'büyük saray' yapılmış, kışlık sarayın temelleri atılmış, yazlık sarayında planları hazırlanmıştı.
Araç ve uçak filoları zaten her yıl teknolojiye göre yenileniyordu. Sadece Saray'da mı? Tatbikî hayır! Bakanlıklardan, milletvekillerinden, kimliğini deşifre eden valilerden, belediye başkanlarından, il ve ilçe yöneticilerine kadar bütün kadrolar zamanın, teknolojinin ortaya koyduğu bütün nimetleri sonuna kadar kullanıyordu.
Öte yandan bitmeyen, bitirilmeyen bir terör gerçeği var. Canlar toprağa düşüyor, arka sokaklardaki, varoşlardaki, köylerdeki eski, derme-çatma evlere Türk Bayrakları asılıyor. Analar ağlıyor, analar.
'Ay-yıldızlı tabutları taşımakla millet olunur. Beraber Cuma namazında sıkı sıkı saf tutarak millet olunur' diyen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ise dün firari kara para aklayıcısının özel jetiyle şehit ailelerini, afet bölgelerini ziyaret ediyor.
Bu coğrafyada her yıl yangınlar oluyor muydu? Oluyordu. 19 yıllık tek parti iktidarı, yangın söndürme uçağı almak yerine Tarım ve Orman bakanına bir jet, iki de helikopter almış. Bakanların yurt içi ve yurt dışı gezileri malum.
Örneğin ülkemizde en çok yağmur yağan ve sellere maruz kalan il Rize. Rize Vali 3 milyon 750 bin liralık Audi 8 marka araca biniyor ve yine Rize'nin bir ilçe belediye 300 bin liralık makam aracını beğenmeyip 750 bin liraya makam aracı alıyor. Bir başka belediye başbakanı ise yurt dışından makam aracı kiralıyor.
Ankara'daki bir belediye başkanı aldığı 4*4 lüks makam aracına, 'zorlu coğrafi koşulları' gerekçe gösteriyor. Başta İstanbul, Ankara olmak üzere AKP'li belediyelerin, kayyumların lüks merakını hep beraber gördük.
Hele hele Diyanet İşleri Başkanının o şatafatlı ortamlarda, 'halka sabır ve dua' tavsiyeleri sinir sistemlerini tahrip ediyor.
Bizzat Sağlık Bakanı Fahrettin Koca son 3 yılda 61 milyon kişinin sinir sistemi ilacı, 12.3 milyon kişinin de antidepresan ilaç kullandığını açıkladı.
Diğer taraftan 'bugün Türkiye'ye Fransa'dan, Almanya'dan, Hollanda'dan, Yunanistan'dan baktığınızda bir süper güç görüyorsunuz… Finansmanını iyi yönettiğimiz için mültecileri Türkiye'ye alıyoruz, daha da almaya devam edeceğiz' dedikten sonra salgında, yangında vatandaşa IBAN veriliyorsa devleti yönetenler, halktan kopmuş demektir.
Biz, 'düştüğü yerden kendi, kendine kalkabilen' dünyadaki ender milletlerden birisiyiz. Yeter ki, istismar etmesinler, yeter ki fitne sokmasınlar, yeter ki fikir, mezhep ve yaşayış tarzına göre ayrıştırmasınlar.
Ve Bağımsız Türkiye Partisi lideri Hüseyin Baş'ın, 'afetlere karşı çaresiz değiliz ancak öncelik belirlemede yaptığımız hatalar sebebiyle maalesef canlarımız gidiyor' dediği gibi öncelikleri belirlemede 'önce insan' gerçeğini ilk sıraya koymamız lazımdı.
Geçen yıl Giresun'da büyük bir sel felaketi yaşamıştı. Sayın Erdoğan ne diyordu?
"Rabb'imiz dünyayı bir düzen üzere kurmuştur. Bu düzende tabiatın hakkı vardır. Tabii insanın hakkı vardır, diğer canlıların da hakkı vardır.
Tabiatın hakkına riayet etmediğinizde bunun sonuçlarıyla yüzleşmek zorunda kalırsınız. İnsan hakkına riayet etmediğiniz de bunun vebaliyle de karşı karşıya kalırsınız. Diğer canlıların haklarına riayet etmediğinizde benzer sonuçlarla karşı karşıya kalırsınız".
Peki, bu haklara ilk riayet etmek zorunda olan ve riayetleri denetlemek zorunda olan kimdir?
Gelin İstanbul'a. Zeytinburnu'nda, denizin içine (deniz doldurularak) şehir kuruldu. Deniz neyi unutmazdı? Kendinden alınanı! Kim aldı?
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025