Neden Filistin’e SİHA vermediniz?

Dünya üzerinde akan her damla kanda parmağı olan alçak terör devleti İsrail neden bu kadar güçlü hiç düşündünüz mü? 

Kahpe İslam dünyası yüzünden! 

Sakife olayından bu tarafa birbirini yiyen İslam dünyası için dışarıdan düşmana gerek kalmıyor. 

Nedir Sakife diyorsanız, bu konuya başka bir zaman detaylı ve hiç kimsenin ele almadığı kadar cesur bir şekilde değineceğiz ama şimdi değil. 

Siyasi Siyonizm'in kurucusu Theodor Herzl, 1896 tarihli 'Der Judenstaat' adlı broşüründe, Yahudilerin kendi devletlerinde kendi kaderlerini tayin etme hakkına sahip olana kadar diasporada antisemitizmle karşılaşmaya devam edeceklerini açıklamıştı. 

Bir Yahudi Devleti'nin kurulması için lobi faaliyetlerine başladı ve 1897'de Dünya Siyonist Örgütü'nü kurdu. 

O yılın Ağustos ayında örgüt Birinci Siyonist Kongresi'nde bir araya geldi. Orada, Yahudi Devleti'nin o zamanlar Osmanlı İmparatorluğu'nun yönetimi altında olan Filistin bölgesinde kurulmasına karar verildi. 

Peki, Osmanlı buna ne dedi? 

HİÇ! 

Abdülhamit padişahımız şahaneleri ne yaptı? 

İsrail'in Filistin'den toprak satın almasına karşı mı çıktı sanıyorsunuz! 

Sanıyorsanız iyi uykular! 

Aynı bölgeden toplu araziler satın almamak koşuluyla Yahudilere ses çıkartmamıştır. 

İşte o dönem alınan araziler üzerinde 1948 yılında ölüm makinesi olan İsrail devleti kuruldu. 

O tarihten günümüze kadar olan tüm gelişmeleri artık herkes ezbere bildiği için günümüze geliyoruz. 

Bu arada İsrail'i tanıyan ilk ve tek Müslüman ülke Türkiye'dir. 

O günden bugüne İsrail'e mantar tabancası bile doğrultmayan ve bundan şiddetle çekinen Türkiye, ABD ile işbirliği yapmak suretiyle İsrail'e karşı savaşan Müslüman komşu ülkeleri derinden sarsacak askeri operasyonlara ortaklık yaptı. 

Bu konuda alçak terör devleti İsrail'in en büyük korkusu olan İran ve Hizbullah hakkında Türkiye, sürekli olarak karşı propagandada bulundu. 

Adeta MOSSAD filmin senaryosunu yazıyor, Türkiye'nin o tarihlerdeki milli olmayan dinamikleri, gönüllü olarak bu senaryoda rol alıyordu. 

Türkiye'de MOSSAD tarafından işlenen cinayetler, çok ilginç bir şekilde Türk basını ve güdümlü siyaset tarafından İran'a havale ediliyordu. 

Maksat, İsrail'in en çok endişe ettiği ülke olan İran ile bölgenin en güçlü ülkesi Türkiye arasında hasımlık çıkartmaktı. 

O kadar uzun yıllar bu yalanlara alet oldu ki Türkiye, maalesef ordumuz bile bu konuda dış istihbaratların tuzağına düştü diyebiliriz. 

İsrail'in en çok ilgilendiği ülke olan Türkiye'ye dayattığı ajandada ne mi vardı; 

İran'la aramızın sürekli açık ve gergin olmasının temini. 

Suriye ile gerilim ve işgale zemin hazırlanması. 

Libya'nın parçalanması. 

Bütün bunlar başarıldı mı, başarıldı. Tüm bunlar hayata geçirilirken iktidarda hangi partiler vardı? Sağ ve muhafazakar partiler. 

Peki, bu partiler aynı zamanda ne mi yapardı? İsrail'in Filistin'e saldırılarını kınamak ve sahte mitingler düzenlemek. 

Başka ne yapardı? İsrail'e avazlarının çıktığı kadar bağırmak. 

Peki, İsrail bunlara hiç aldırış etmiş miydi? Umurunda bile olmadı. 

Niye olmadı peki? Çünkü bizim siyasetçiler iktidara gelmeden önce ABD'ye bir bilet alıp, oradaki havayı iyice bir kokluyorlar. 

Yeter ki iktidar olmamızı sağlayın ve ondan sonra ne isterseniz yapın diyen siyasetçilerimiz, Filistin mitinginde İsrail'e nasıl da parmak sallıyor. 

Mesela hiç aklınıza takıldı mı bilmiyorum. Bölgedeki en stratejik ortağımız olan ülke şu anda Rusya, doğru mu? 

Ukrayna o kadar değil. 

Ancak bütün dünya Rusya savaşı bahanesi ile Ukrayna'ya cephaneliklerini açarken biz kimin safında yer aldık? Ukrayna'nın yanında. 

Peki neden? İsrail ve ABD öyle istiyor diye. 

Meşhur SİHA'larımızdan Rusya'yı bitirsin diye Ukrayna'ya kaç adet verdik? Bilinen rakam 50 adet. 

Peki, neden Filistin'e bir tek SİHA vermediniz? 

Bırakın 50 adeti, 25 adet verseydiniz İsrail diye bir devlet kalmazdı. 

Hadi diyelim bizim siyasetçilerimiz angajmanlı ve korkuyor. 

Peki, neden İsrail ile savaşan Suriye-İran ve Hizbullah'ı hedefe koyarak ateş ettiniz yıllarca? 

Son Hizbullah kamikaze saldırılarına kadar iktidar medyasında İran ve Hizbullah ile resmen dalga geçiliyordu. 

Ne zaman ki bu saldırı oldu, anında 360 derece çark!

Ben bu kadar münafıklık alametinin yaşandığı bir dönemin tarihini hiç okumadım. 

Herkesin bir hesabı olabilir peki ama yüce Allah'ın hesabı ne? 

İşte bu hesaba ilişkin çarpıcı bir ayet: 

"Biz kitapta İsrailoğullarına şu hükmü de bildirdik: 'Siz ülkede iki defa fesat çıkaracak ve açık zorbalıklar yapacaksınız. Onlardan birincisinin vadesi geldiğinde, kuvvet ve şiddet sahibi olan kullarımızı sizin üzerinize musallat ederiz. Onlar sizi yakalayabilmek için evlerin aralarına bile girerek her tarafı didik didik edip araştırırlar. Bu yerine getirilmesi gereken bir sözdür." (İsra, 17/4-5). 

Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk'ün izinde olan bir siyaset ve ordu, asla bu yanılgıları yaşamaz! 

Dönüş süratle ve ivedi olarak Atatürk'ün fabrika ayarları olmalıdır. 

Burada en çok muhasebe yapması gereken kurum, Türk ordusudur. 

Çünkü siyasete hiç güvenim kalmadı! 

Birisi hariç.