Savunma Sanayi bütçemiz 100 milyar dolar olmalı

Soğuk savaşların sona erdiği ve sıcak savaşların yoğunlaştığı günümüzde her ülke haklı olarak savunma bütçesini artırma yoluna gidiyor. 

Atatürk döneminde 15 yılda erişilen muazzam Savunma Sanayi devrimi ile, Türkiye askeri savunma sanayi alanında çok kritik ve başarılı adımlar atmıştı. 

Atatürk'ün aramızdan ayrılmasıyla, 1938'den 1974 yılına kadar Savunma Sanayi alanında neredeyse hiçbir yatırım yapılmadı ve aksine yapılan başarılı işlerden vaz geçildi. 

Bu vahim hataların ve alınan kararların arkasında şüphesiz ki, NATO derin yapılanmasının öncül rolü ve imzası vardı. 

74 Kıbrıs harekâtında Türkiye'ye karşı başta ABD olmak üzere, tüm batılı ülkelerden silah ambargosu gelmişti. 

O tarihte Türkiye'nin yanında güçlü bir şekilde yer alan ülke Libya olmuştu ama, daha sonra Türkiye ABD talimatları ile İzmir havaalanını kullandırarak, NATO uçakları ile Libya'yı vurmuştu. 

74'te Türkiye'ye uygulanan ambargo aslında işimize gelmişti ve bu sayede, Savunma Sanayi alanında önemli başlangıç ve başarılara imza atılmıştı. 

90'lı yıllara gelindiğinde ise, Türkiye'nin gururu ASELSAN-TUSAŞ-HAVELSAN gibi göz nurumuz diyebileceğimiz kuruluşlar önemli başarılara imza atmaya başlamıştı. 

Ancak ne var ki, sürekli ABD ve İsrail boyunduruğu altında kalan siyasetçilerimiz yüzünden, gururumuz olan bu kuruluşlara yeteri kadar destek çıkılamamıştı. 

NATO Türkiye'ye sürekli olarak, sen üretme benden al tavsiyesinde bulunuyordu. 

İşin acı tarafı ise, Türk ordusu tamamen NATO'nun güdümüne girmişti. 

Atasözünde olduğu gibi, kötü komşu insanı ev sahibi yaparmış. 

Kurulduğu 1948 yılından bu tarafa, İsrail'in Ortadoğu'yu kana bulaması ve devletini 4 ülkenin sınırından koparmayı hayal ettiği alanlara genişletme arzusu karşısında sadece seyretmekle yetinen Türkiye, son yıllarda savunma sanayi alanında başarılı işler yapmaya başladı. 

Ancak Türkiye'nin bu alana ayırdığı bütçe diğer gelişmiş ülkelerle mukayese edildiğinde, bu oranlar neredeyse çerez parası gibi kalıyor. 

Son olarak hükümetin, 100 bin lira üzerinde kredi kartı limiti bulunanlardan yıllık 750 lira fon payı kesintisi öngörüyor olması ise bana çok ilginç geldi. 

Aklıma deprem vergisi geldi. 

Önemli olan Türkiye'nin bekası ve güçlü bir savunma ise, bu kadar komik rakamlarla bu iş olmaz, bu bir. 

İki, 100 bin TL üzeri dediğiniz para, 101 bin TL'dir. 

Siz bu milletle dalga geçe geçe zaten kafalar bir hal oldu. 

100 bin TL dediğiniz para sarayda saniyede harcanıyor. 

Milletten neden para dileniyorsunuz? 

Savaştan mı çıktık? 

Savaştık ve savaşı mı kaybettik? 

MB nerede, başka ülkelerin kontrolünde mi? 

MB milli değil mi? 

Milletten bir yılda elde etmeyi öngördüğünüz toplam para miktarı 56 milyar TL'dir. Bu paranın sana on değil, yüz katı lazımdır. Neden milletin cebine her defasında göz dikiyorsunuz? 

Bağımsız devletlerin senyoraj hakkı vardır. Bugün bizim Savunma Sanayi bütçemizin en az 100 milyar dolar olması lazım. 

Nerede mi bu para? 

MB, milli paramız olan TL'yi senyoraj geliri olarak, her yıl 100 milyar dolar ve artacak şekilde kimseden korkmadan basabilir. 

Neyin karşılığı mı? 

Birincisi, 1 trilyon dolara yaklaşan GSMH karşılığı. 

İkincisi, 3 katrilyon dolar işlenmemiş yeraltı madenlerimize ait tespit tutanağı karşılığı. 

Bu tespit tutanağı MB kasasında olduğu halde, hangi iktisat bilgisi kıt adam sana bu şekilde olmaz diyecek. 

Paranın karşılığında olması istenilen altın neyse, MB kasasında duracak madenlerimizin tespit tutanağı da odur. 

Kaldı ki, bağımsız devletlerin basacağı veya oluşturacağı paranın karşılığında, Merkez Bankalarının kasalarında altın rezervi bulundurulması gerekir gibi bir zorunluk, günümüz çağdaş gelişmişlik ve sınırsız bilgiye erişimin olduğu bir dünyada, kesinlikle ilkel bir anlayış ve kavrayıştan başka bir şey değildir. 

Bunun şimdilik paylaşmayı çok da uygun görmediğim gizli kod ve parametrelerini bir tarafa bırakalım ve devam edelim. 

Bakınız dünyada Savunma Sanayi alanında kim ne kadar para harcıyor! 

İşte bazı ülkelerin savunma harcamaları: 

ABD:  886 milyar dolar 

Rusya: 109 milyar dolar 

Çin: 227 milyar dolar 

Almanya: 56 milyar dolar 

Fransa: 49.7 milyar dolar 

İsrail: 24 milyar dolar! 

Japonya: 53 milyar dolar 

S. Arabistan: 72 milyar dolar 

Türkiye: 40 milyar dolar 

Şimdi İsrail'in tek başına Savunma Sanayi alanına ayırdığı payın 24 milyar dolar olduğunu düşündüğümüzde ve nüfusunun 9.5 milyon olduğunu göz önüne aldığımızda ortaya çıkan tablo şu: İsrail'in nüfusuna oranla yaptığı harcamanın aynısını bizim yapmamız gerekirse bu oran, yaklaşık 200 milyar dolar olmalıdır. 

Ayrıca ABD'nin kendisini sınırsız desteklediğini düşündüğümüzde İsrail'in Savunma Sanayi bütçesi, 500 milyar dolara yaklaşmaktadır. 

Şimdi siz düşünün. 

ABD ve İsrail'in Savunma Sanayi alanında harcadığı devasa boyutlara ulaşan paralar karşılığında elde ettiği güce karşılık, sizin 100 bin TL limitini geçenlerden alacağınız 750 liralarla oluşturacağınız savunma bütçesi gücü ile mi karşılık vereceksiniz? 

Türkiye bölünürse ne sağı kalır ne solu. 

Şimdi birlik zamanıdır diyoruz ancak, Erdoğan çok tuhaf bir siyasetçi. 

Mesela, "Türkiye'yi içinde bulunduğu badireden 6 ayda çekip çıkaracak ve dimdik ayağa kaldıracak modelimiz mevcuttur" diyen Hüseyin Baş'a bir davet gönderse ve yardım talep etse Sn. Erdoğan'ın neyi eksilir? 

Neden bu kadar iddialı olan ve dünya çapında ispatı yapılmış bir sistemin varlığını ısrarla görmezden geliyor Erdoğan? 

Hüseyin Baş'ı milletten gizlemek ise artık çok geç. Türkiye bu siyasetçiyi çok yakından tanıyor ve çok seviyor. Oy veriyor vermiyor meselesi başka bir tartışma. Çözüm isteniyorsa biliniz ki böyle bir sistem ve dahası bu siyasetçinin elindedir. 

Söz konusu vatansa gerisi teferruattır. 

Bunun aksi yaşanacak tüm gelişmeler çok iyi bilmelisiniz ki, Türkiye'nin önce içeriden, daha sonra ise dış müdahalelerle parçalanmasına doğru hızla evrilmesine yol açacaktır. 

Kendim ettim kendim buldum dersin ama özgür değil tutsak olduğunda!