AKP, iktidar olduktan bu yana Irak krizi ile ilgili olarak, "BM kararı olmadan olmaz" diye kestirip atıyordu.
Bu söylem, AKP iktidarının ABD'nin olası müdahalesine karşı ilkeli durduğu izlenimi veriyordu.
ABD'ye desteğin şartı olarak uluslararası meşruiyeti sadece AKP değil, MGK kararı ile de devlet görüşün dönüşmüştü.
MGK kararına göre hükümet, ancak Türkiye'nin ulusal çıkarları doğrultusunda, uluslararası yasallık şartına dayalı olarak Meclis'ten asker gönderme tezkeresi çıkartacaktı.
Ancak son günlerde hükümetin ABD ile yürüttüğü pazarlıklar farklı bir düzleme kaymış bulunuyor.
Washington'la zararların karşılanmasına yönelik mutabakat zaptında anlaşamayan hükümet, ABD askerine izin verecek tezkereyi askıya aldı.
18 Şubat'ta Meclis'ten tezkerenin çıkarılacağı sözünün verildiğini iddia eden ABD, hükümeti sözünde durmamakla suçluyor.
Hükümet ise, ABD'nin "tüm taahhütlerin yazılı hale getirilmesine yanaşmamasını" bahane gösteriyor.
Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Başbakan Gül, şunları söylüyor: "Türkiye'nin bazı önem verdiği konular var. Bunlar siyasi, askeri, ve ekonomik konular çerçevesinde belki toplanabilir. Bu konularda bazı görüşlerimiz ve kaygılarımız var, önem verdiğimiz noktalar var. Bu noktalarda bir mutabakata varılmadan Meclis'i ikna etmenin zor olacağı kanaatindeyiz. Dün yapılan toplantıda bu neticeye vardık, bu gün bu kaygılarımızı tekrar ABD'ye ileteceğiz, ona göre biz de gereğini yapacağız".
Dün Dışişleri Bakanlığı Konutu'nda AKP Lideri Erdoğan ve Gül'le birlikte ABD'nin tutumunu değerlendiren Ekonomiden sorumlu Bakan Babacan daha açık konuşuyor. Babacan muhtemel bir savaştan Türkiye'nin göreceği zararların karşılanması konusunda ABD'nin önerilerinin henüz Türkiye'nin beklentilerini karşılayacak düzeyde olmadığını belirterek, yardım paketinin büyüklüğü konusunda anlaşmaya varılmadığı ve rakamlar konusunda görüşmelerin sürdürüleceğini ifade ediyor.
Şöyle özetlemek mümkün:
Mutabakat zaptında, siyasi bölümde uluslararası meşruiyet içinde yapılmasına dair Türkiye'nin koşullarını karşılayacak cevap gelmedi. Bu konu daha çok asker ve Çankaya'nın önem verdiği konu.
Askeri protokolde de Kuzey Irak'taki Türk birliklerinin ABD'li komutana bağlanması isteği askerlerce kabul edilemez bulunuyor.
Ancak asıl düğüm zararların karşılanmasına yönelik protokolde.
Türkiye'nin beklentileri rakamsal olarak karşılanamadığı gibi ABD yazılı bir taahhütte bulunmaktan da kaçınıyor.
ABD, Türkiye ile pazarlıktan sıkılmış olacak ki kaygılarımızı gidermek yerine tehditler savurmaya başladı.
Güney'den cephe açmaktan dem vuruyor. Oysa Güney'den cephe açmanın ABD'ye ekstra maliyeti en az 50 milyar dolar.
Bütçe yapmakta zorlanan AKP'ye 25 milyar doları çok gören ABD bu maliyeti göze alabilir mi?
Hükümet de böyle düşündüğü için ABD'den istediğini koparacağını varsayarak son dakika pazarlıkları yürütüyor.
Eğer ABD bu konuda tavize yanaşırsa askeri ve siyasi kaygılar unutulur tezkere Meclis'ten çıkar.
AB'nin olağanüstü zirve toplantısı Başbakan Gül'e zaman kazandırdı.
Brüksel'e uçan Gül, ABD'ye çalım yapmış oldu.
Tabii yine son dakikada Erdoğan devreye girip, ABD isteklerine evet deyip, Başbakan Gül'ü ofsayta düşürmezse...
Bu söylem, AKP iktidarının ABD'nin olası müdahalesine karşı ilkeli durduğu izlenimi veriyordu.
ABD'ye desteğin şartı olarak uluslararası meşruiyeti sadece AKP değil, MGK kararı ile de devlet görüşün dönüşmüştü.
MGK kararına göre hükümet, ancak Türkiye'nin ulusal çıkarları doğrultusunda, uluslararası yasallık şartına dayalı olarak Meclis'ten asker gönderme tezkeresi çıkartacaktı.
Ancak son günlerde hükümetin ABD ile yürüttüğü pazarlıklar farklı bir düzleme kaymış bulunuyor.
Washington'la zararların karşılanmasına yönelik mutabakat zaptında anlaşamayan hükümet, ABD askerine izin verecek tezkereyi askıya aldı.
18 Şubat'ta Meclis'ten tezkerenin çıkarılacağı sözünün verildiğini iddia eden ABD, hükümeti sözünde durmamakla suçluyor.
Hükümet ise, ABD'nin "tüm taahhütlerin yazılı hale getirilmesine yanaşmamasını" bahane gösteriyor.
Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Başbakan Gül, şunları söylüyor: "Türkiye'nin bazı önem verdiği konular var. Bunlar siyasi, askeri, ve ekonomik konular çerçevesinde belki toplanabilir. Bu konularda bazı görüşlerimiz ve kaygılarımız var, önem verdiğimiz noktalar var. Bu noktalarda bir mutabakata varılmadan Meclis'i ikna etmenin zor olacağı kanaatindeyiz. Dün yapılan toplantıda bu neticeye vardık, bu gün bu kaygılarımızı tekrar ABD'ye ileteceğiz, ona göre biz de gereğini yapacağız".
Dün Dışişleri Bakanlığı Konutu'nda AKP Lideri Erdoğan ve Gül'le birlikte ABD'nin tutumunu değerlendiren Ekonomiden sorumlu Bakan Babacan daha açık konuşuyor. Babacan muhtemel bir savaştan Türkiye'nin göreceği zararların karşılanması konusunda ABD'nin önerilerinin henüz Türkiye'nin beklentilerini karşılayacak düzeyde olmadığını belirterek, yardım paketinin büyüklüğü konusunda anlaşmaya varılmadığı ve rakamlar konusunda görüşmelerin sürdürüleceğini ifade ediyor.
Şöyle özetlemek mümkün:
Mutabakat zaptında, siyasi bölümde uluslararası meşruiyet içinde yapılmasına dair Türkiye'nin koşullarını karşılayacak cevap gelmedi. Bu konu daha çok asker ve Çankaya'nın önem verdiği konu.
Askeri protokolde de Kuzey Irak'taki Türk birliklerinin ABD'li komutana bağlanması isteği askerlerce kabul edilemez bulunuyor.
Ancak asıl düğüm zararların karşılanmasına yönelik protokolde.
Türkiye'nin beklentileri rakamsal olarak karşılanamadığı gibi ABD yazılı bir taahhütte bulunmaktan da kaçınıyor.
ABD, Türkiye ile pazarlıktan sıkılmış olacak ki kaygılarımızı gidermek yerine tehditler savurmaya başladı.
Güney'den cephe açmaktan dem vuruyor. Oysa Güney'den cephe açmanın ABD'ye ekstra maliyeti en az 50 milyar dolar.
Bütçe yapmakta zorlanan AKP'ye 25 milyar doları çok gören ABD bu maliyeti göze alabilir mi?
Hükümet de böyle düşündüğü için ABD'den istediğini koparacağını varsayarak son dakika pazarlıkları yürütüyor.
Eğer ABD bu konuda tavize yanaşırsa askeri ve siyasi kaygılar unutulur tezkere Meclis'ten çıkar.
AB'nin olağanüstü zirve toplantısı Başbakan Gül'e zaman kazandırdı.
Brüksel'e uçan Gül, ABD'ye çalım yapmış oldu.
Tabii yine son dakikada Erdoğan devreye girip, ABD isteklerine evet deyip, Başbakan Gül'ü ofsayta düşürmezse...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
İbrahim Berk / diğer yazıları
- Cübbe düştü haç göründü / 07.01.2020
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014