Aslında bu slogan daha 2000'li yıllarda, Prof. Dr. Haydar Baş'ın öncülük ettiği büyük çaplı halk programlarında kullanılırdı.
O yıllarda Rusya'nın esamisi okunmadığı için, atılan sloganlarda 'Rusya' bölümü yoktu onu da ben ilave ettim.
Çok stratejik ve hayati öneme haiz bir başlık.
Zannetmeyin ki Haydar Baş Bey bu sloganları, sıradan siyasetçilerin sığ düşünce kalıplarından hareketle ileri sürdüğü sloganlarıyla benzerlik gösteriyordu.
Atatürk'ün siyaseti ve ilkeli duruşunu yansıtan bu başlık, aynı zamanda Haydar Baş Bey'in her yönüyle ele aldığı bir insanlık projesiyle de uyumluydu.
İçi doluydu, başkalarıyla asla aynı değildi.
Nasıl ki dün Deniz Gezmiş'lerin durduğu "Tam bağımsızlık" çizgisiyle benzeşmeyen ve yolları kesişmeyen sol gibi.
Rusya ve Ukrayna arasında yaşanan savaşa bizim nasıl baktığımız ve hangi dersleri çıkarmamız gereken konu hiç tartışılmıyor.
Her iki ülke arasında yaşanan bu olayda ABD'nin birden çok fotoğrafla aynı anda ilgilendiğini görüyoruz.
Mesela, Ukrayna'ya yapılan silah yardımıyla Rusya'nın dayanma gücünü test etmek.
Veya tüm batılı ülkelerin aynı zaman diliminde hayata geçirdiği yaptırımlara ne kadar ve hangi reflekslerle direnç gösterebildiği.
Türkiye'nin bir NATO ülkesi olması sıfatıyla sergilediği ve bundan sonra sergileyeceği tutumun test edilmesi.
Bir başkası, Rusya-Çin ve İran arasındaki stratejik ilişkiye dönüşen dayanışmanın sahaya yansımalarının gözlemlenmesi.
Rusya'nın, nükleer silahlar hariç diğer konvansiyonel silahların Ukrayna üzerindeki etkilerinin test edilmesi.
Buna eklemeler ilave edilebilir.
İlgin bir detayda, Rusya Batı'nın tüm yaptırımlarına karşın petrol fiyatlarına Türkiye kadar zam yapmamış olması.
Savaşta olan Rusya olmasına rağmen, özellikle Ayçiçek yağı konusunda Türkiye'ye yardıma hazır olduğunun açıklanması.
Rusya'da özellikle ekonomi konusunda duyulan kaygı inanın Türkiye'dekinden çok daha azdır.
Dolayısıyla objektifleri daha çok, Türkiye tarafına yönlendirmek lazım gelir kanaatindeyim.
Örneğin 2000 yılında 50 TL ile 86 litre benzin alınabilirken, şu andan 2.5 litre alabiliyoruz.
Bir başka örnek, özellikle ABD'nin 2008 yılında yaşadığı krizde 165 dolara yükselen petrolün varili, Türkiye'de benzinin litresini 3.5 TL'nin altında tutabilme başarısı göstermişti.
Oysa bugün petrolün varili 165 doların çok altında, 131 dolar bandında seyretmesine rağmen nasıl oluyor da Türkiye'de benzin 20 TL'yi aşabiliyor.
Matematik bunun neresinde? Mantık bunun hangi tarafında?
Türkiye çok fena bir şekilde, şu veya bu ellerin marifetiyle soyulup soğana çevriliyor.
Türkiye'de bir sistem değişikliğine mutlak ve acilen gidilmesi gerektiğini her konuşmasında dile getiren tek lider, BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş oldu.
6 partinin alternatif oluşum olarak bir araya gelmesinde hiçbir mahsur yok elbette. Ancak, bu yöntem yıllar yılı ülkemizde denenmiş de denenmiş zaten.
Ne değişti Allah aşkına size bırakıyorum!
Değil sadece Türkiye'yi, bütün insanlığın refahı, huzuru, can ve mal emniyetini garanti altına alacak son model bir sisteme ihtiyacın duyulması, olmazsa olmazdır.
İşte bahse konu sistem; Milli Ekonomi Modeli'dir.
Bu sistemi tüm formülleri ve sağlamasıyla en iyi bilen isim de, BTP lideri Hüseyin Baş'tır.
Ne AB, ne ABD, ne Rusya; "Tam bağımsız Türkiye" diyenlerin ve özellikle de 6.5 milyon yeni seçmenin gözü, bu liderin üzerinde.
Tiyatroya da gideriz ama sonra!
- Asgari ücret 50 bin TL olmalı / 30.10.2024
- Cumhuriyeti korumak, imanın gereğidir / 29.10.2024
- ‘Savunma sanayimize füze atabilirler’ / 28.10.2024
- BOP’a Bahçeli nefesi! / 24.10.2024
- Yeni nesil siyaset tek çözüm / 22.10.2024
- Alo derin devlet orada mısın? / 21.10.2024
- Kürt değil, Türk’sün / 18.10.2024
- Neden Filistin’e SİHA vermediniz? / 17.10.2024
- Oda TV’ye dava açacağım / 16.10.2024