Demokrasiler için en büyük tehlike, muhalefetin karşıtlığa dönüşmesi, iktidar olanların da "çoğunluğu elde ettim, her istediğimi yaparım" anlayışına sahip olmasıdır. Bu tehlikeyi ortadan kaldırmış ve bertaraf etmiş, demokratik bir ülke henüz görülmemiştir. Demokrasi savunucuları, bunun nedenini, demokratik rejimden ziyade, insanların demokrasiyi içselleştirememelerine bağlamaktadırlar. Diyorlar ki: "Demokrasi sadece bir rejim değil, aynı zamanda bir düşünce tarzıdır. O düşünce tarzını benimsemeyenler, ne kadar demokratik rejimde yer alırlarsa alsınlar, gerçek demokrat olamazlar". Demokratik düşünce tarzının en belirgin özelliği, muhalefeti vazgeçilmez kabul etmek ve eleştirilerine tahammül göstermektir. Muhalifleri ezmeye ve yok etmeye çalışmak, diktatörlükle yönetilen ülkelerde en çok başvurulan bir yöntemdir. Ne yazık ki, aynı yöntemi imkânlar nispetinde uygulayan demokratik ülkeler de bulunmaktadır. Bunu uygulayan ülkelerde, diktatörlük tartışmaları gündemin ana konusu olmaktadır. Türkiye de, diktatörlük tartışmalardan kurtulamamış bir ülkedir. Günümüzde de aynı tartışmalar devam etmektedir. Gerçekten de rejim ne olursa olsun, bazı liderler diktatörlük eğilimi taşımaktadır. Bu konuda ülkemizde en çok suçlanan 12. Cumhurbaşkanı seçilen Erdoğan olmuştur. Erdoğan ve yandaşlarının diktatörlük suçlamalarını şiddetle reddetmelerine rağmen, suçlamalar bitmemiş ve artarak sürmüştür. Söz konusu suçlamaları reddedenler, bunu yapmadan önce kendilerini test edebilirler. Meselâ, muhalefete karşı tavır ve bakışlarını gözden geçirebilirler. Bunu yaparken samimi davranırlarsa, muhalefetsiz iktidar özlemi içerisinde olduklarını gayet kolay anlayabilirler. Muhalefetsiz iktidarın adı ne olursa olsun, özü diktatörlüktür. 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, bu gerçeği şöyle ifade etmiştir: "Mutlaka iktidar her yerde vardır, her ülkede vardır, her rejimde vardır, ama rejimi demokrasi yapan muhalefettir." Demek ki, demokrasinin varlığı için muhalefet kaçınılmazdır. O bakımdan demokratik ülkelerde muhalefetin örgütlenmesine izin verilir, fırsat ve imkân sağlanır. Her çeşit muhalif hareketler, demokratik ve hukuk çerçevesinde serbestçe sergilenir. Böyle olduğu halde, yine de diktatörlük eğilimi taşıyan liderler, bildiğinden geri kalmayabilir. Liderleri asıl frenlemesi gerekenler, çevresindeki çalışma arkadaşlarıdır. Tersinden söylersek, liderleri diktatörlüğe iten, onları çevreleyen eyyamcı tiplerdir. Liderlerin sadık dostları, ne pahasına olursa olsun, gerçeği tüm çıplaklığıyla söyleyenlerdir. Unutmayalım ki, her ülkede ve her rejimde diktatörlük psikolojisine sahip milyonlarca insan bulunur, fakat diktatörlük yapacak güce kavuşamadıklarından sessizce köşelerinde otururlar. Bazıları, bu söylediklerimizi önemsemezler, ısrarla "demokrasiden diktatörlüğe geçilmez" tezini savunurlar. Savunurlar, ama bunun, ne ispatını yapabilir, ne de örneğini gösterebilirler. Geotgetown Üniversitesi öğretim üyelerinden İranlı Prof. Fathali M. Moghaddam, "Diktatörlerin Psikolojisi" adlı kitabında şöyle der: "ABD gibi kapitalist demokrasiler de dâhil, tüm toplumlar her an diktatörlüğe kayabilir." Nitekim zaman zaman kaydıklarına şahit olmaktayız. En son örnek siyahî gencin öldürülmesi ve onun sonucu meydana gelen olaylara karşı ABD hükümetinin tutumu gösterilebilir. Benzer tavırda bulunanları yerden yere vuran ABD, tüm eleştirilere kulaklarını tıkamış, en demokratik hakları askıya almış ve özgürlükleri kısıtlamıştır. Her ülkede var olan diktatörlüğe kayma tehlikesi, ülkemizde de fazlasıyla mevcuttur. Bu tehlikeyi, başta AKP olmak üzere, bütün siyasi partiler dikkate almak ve gereğini yapmak zorundadırlar. İş işten geçtikten sonra "eyvah yanıldık" demenin hiçbir faydası olmaz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018