İmam Ali, Allah ve Resulu'nun nasbettiği ve Müslümanların seçip biat ettiği İslam halifesidir. Başkenti Küfe'dir, orada ikamet etmektedir.
Hz. Peygamber'in "bağiyy / haddini aşmış isyankâr" diye niteleyip haber verdiği ve İmam Ali'ye başkaldırıp kılıç çeken Muaviye ise Şam'da konuşlanmıştır.
Bir gün Hz. Ali'nin taraftarlarının yoğun olduğu Küfe'den bir Arap, devesiyle Şam'a gelir. Şam sokaklarında dolaşırken çapulcu bir Şamlı ona yanaşır, "Ver o dişi deveyi bana, o benimdir?" der.
Tartışma büyür. Küfe'den gelen Arap, "Bu deve benimdir; üstelik dişi değil, erkektir" diye itiraz etmişse de anlaşamamışlar.
Nihayet dalaş ve ihtilaf, Muaviye'ye yansır.
Halk meydanda toplanmıştır...
Muaviye; Küfe'den gelenle Arap ile, Şam'da onun devesini gasp edip sahiplenen Şamlıyı dinledikten sonra, kararını şöyle açıklar:
"Bu dişi deve Şamlınındır!"
Sonra toplananlara dönüp sorar:
"Ey Şamlılar, bu deve dişidir değil mi?"
Meydanda toplanmış halk:
Evet; deve, dişi devedir.
Muaviye, ikinci soruyu yöneltir:
"Ey cemaat, bu dişi deve kimindir? Şamlınındır değil mi?"
Teb'aa, hep birlikte bağırır:
"Elbette, Şamlınındır!"
Muaviye, teb'anın da onayıyla deveyi Şamlıya teslim edip gönderir.
Küfeli şaşkın bir vaziyette devesinin ardından bakakalırken; Muaviye, onu yanına çağırır ve der ki:
Bak ey Küfeli, dinle! Sen de, ben de biliyoruz ki; bu deve senindir ve dişi değil, erkektir? Ama sen Küfe'ye dönünce gördüklerini Ali'ye anlat ve de ki: "Ey Ali, Muaviye'nin, dişi deveyi erkekten ayırt edemeyen, o ne derse evet diyen on binlerce adamı var! Ona göre ayağını denk al!"
İlim ve hikmet şehrinin kapısı İmam Ali, bu çapulcu sürüsüne asla pabuç bırakmadı.
Muaviye ve bu şirazeden çıkmış teb'ası ise, Sıffın'da yüzlerce sahabeyi katletmekle kalmamış, Hucr b. Udeyy gibi yüce sahabileri ve ardından oğlu Yezid'in öncülüğünde Hz. Peygamberin mübarek torunu İmam Hüseyin ve Ehl-i Beytini kılıçtan geçirmişlerdir. Emevi mezalimi olarak İslam tarihine kara bir leke olarak düşen bu süreç, ne yaptığını bilmeyen bu yığınların semeresidir.
Hak-hukuk, adalet ve basiretle bu yığınları gemlemek gerekmektedir.
Aksi halde bindirilmiş kıtalar halindeki ölçüsüz ve şirazeden çıkmış halk yığınları, onlara dayanan veya onları kullananların bile öngöremeyeceği kaosa, hadsizliklere ve mezalimlere imza atarlar.
At sahibine göre kişner.
Türk milletini, kendi oyunlarında at edip binmek, eşek edip sürmek isteyen yerel ve küresel güçlerin figüranı olmaktan kurtarmak hikmet ve basiretli idarecilerin öncelikli işlerindendir.
Yarın Cüppeli Fethullahçılara değinelim.
Hz. Peygamber'in "bağiyy / haddini aşmış isyankâr" diye niteleyip haber verdiği ve İmam Ali'ye başkaldırıp kılıç çeken Muaviye ise Şam'da konuşlanmıştır.
Bir gün Hz. Ali'nin taraftarlarının yoğun olduğu Küfe'den bir Arap, devesiyle Şam'a gelir. Şam sokaklarında dolaşırken çapulcu bir Şamlı ona yanaşır, "Ver o dişi deveyi bana, o benimdir?" der.
Tartışma büyür. Küfe'den gelen Arap, "Bu deve benimdir; üstelik dişi değil, erkektir" diye itiraz etmişse de anlaşamamışlar.
Nihayet dalaş ve ihtilaf, Muaviye'ye yansır.
Halk meydanda toplanmıştır...
Muaviye; Küfe'den gelenle Arap ile, Şam'da onun devesini gasp edip sahiplenen Şamlıyı dinledikten sonra, kararını şöyle açıklar:
"Bu dişi deve Şamlınındır!"
Sonra toplananlara dönüp sorar:
"Ey Şamlılar, bu deve dişidir değil mi?"
Meydanda toplanmış halk:
Evet; deve, dişi devedir.
Muaviye, ikinci soruyu yöneltir:
"Ey cemaat, bu dişi deve kimindir? Şamlınındır değil mi?"
Teb'aa, hep birlikte bağırır:
"Elbette, Şamlınındır!"
Muaviye, teb'anın da onayıyla deveyi Şamlıya teslim edip gönderir.
Küfeli şaşkın bir vaziyette devesinin ardından bakakalırken; Muaviye, onu yanına çağırır ve der ki:
Bak ey Küfeli, dinle! Sen de, ben de biliyoruz ki; bu deve senindir ve dişi değil, erkektir? Ama sen Küfe'ye dönünce gördüklerini Ali'ye anlat ve de ki: "Ey Ali, Muaviye'nin, dişi deveyi erkekten ayırt edemeyen, o ne derse evet diyen on binlerce adamı var! Ona göre ayağını denk al!"
İlim ve hikmet şehrinin kapısı İmam Ali, bu çapulcu sürüsüne asla pabuç bırakmadı.
Muaviye ve bu şirazeden çıkmış teb'ası ise, Sıffın'da yüzlerce sahabeyi katletmekle kalmamış, Hucr b. Udeyy gibi yüce sahabileri ve ardından oğlu Yezid'in öncülüğünde Hz. Peygamberin mübarek torunu İmam Hüseyin ve Ehl-i Beytini kılıçtan geçirmişlerdir. Emevi mezalimi olarak İslam tarihine kara bir leke olarak düşen bu süreç, ne yaptığını bilmeyen bu yığınların semeresidir.
Hak-hukuk, adalet ve basiretle bu yığınları gemlemek gerekmektedir.
Aksi halde bindirilmiş kıtalar halindeki ölçüsüz ve şirazeden çıkmış halk yığınları, onlara dayanan veya onları kullananların bile öngöremeyeceği kaosa, hadsizliklere ve mezalimlere imza atarlar.
At sahibine göre kişner.
Türk milletini, kendi oyunlarında at edip binmek, eşek edip sürmek isteyen yerel ve küresel güçlerin figüranı olmaktan kurtarmak hikmet ve basiretli idarecilerin öncelikli işlerindendir.
Yarın Cüppeli Fethullahçılara değinelim.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019