Ajan misyoner dendiği zaman ilk akla gelen Avrupa devletleri ve başta da İngiltere'nin Anadolu'ya gönderdiği ajanlar akla gelir.
17. yüzyıl sonları ve 18. yüzyıl başlarında İngiltere Krallığı, Sömürge Bakanlığı ve ona bağlı olarak çalışan Misyoner Cemiyetini kurdu. Bunların faaliyetleri, sömürgeleştirilecek bölgelerin inanç ve itikatlarından uzaklaştırıp, kendi inançlarını ve dinlerini benimsetmekti.
İngiliz misyoner ajanlar ele geçirmek istedikleri Müslüman ülkelerde yerli halkın dini inançlarını zedeleyebilmek için yine yerli halktan bazı kimselerle işbirliğine gittiler.
Ajan misyonerlere verilen talimatlar şu şekildeydi:
* Müslümanlar arasındaki ihtilafları belirleyin,
* İslam toraklarında Sünni-Şii Savaşını başlatın,
* Ayrılık tohumları ekin,
* Osmanlı İmparatorluğunun şehirlerinde ve sultası altındaki ülkelerde kargaşalık ve ayaklanmalar çıkartın,
* Halkı yöneticilere karşı kışkırtın,
Eğer bir bölgede halk arasında ihtilaf, kargaşalık boy gösterirse, birlikten vazgeçerlerse onları sömürme ortamı kendiliğinden doğmuş olur* ve bunun için, "renk ayrımını, kabile ihtilaflarını, arazi ihtilafları ile dini ihtilafları" gündem edin. Bu maddelere dikkat edersek ajan misyonerler kavmiyetçilik akımlarını tutuşturmak ve Osmanlı Devleti'ne bağlı halkları kendi dinlerine döndürmek için içerden satın aldıkları beyinler ve sözde din adamları vasıtasıyla, "İncil ve Tevrat'ın tahrip edilmediğine dair kitaplar yazdırmak ( Bugünün dinlerarası diyalogcularına duyurulur ), gazete ve dergiler çıkartmak, özel okullarda yabancı öğretmenler ve satılmış kafaları çalıştırmak, Kuran'ın tarihselliğini ileri sümek ve Kuran'ın sosyal hayatla ilgili hükümlerinin bugün uygulanamayacağını ileri sürmek" için çalışmalar yürütmüşlerdir.
Ajan misyonerler Osmanlı İmparatorluğu'nu yok etmek için, bu imparatorluğa bağlı halkları kendi dinlerine döndürmek için; 1- Merkezi otoriteyi tesis eden din kurumunu, 2- İslam'ı ve Kuran'ı tahrif edebilmek için hadislerin kaynakları konusunda ihtilaf çıkarak hadis müessesini ve Peygamberin sünnetini tahrife yöneldiler. Bugün olduğu gibi…
Osmanlı İmparatorluğu'nu yok etmenin yani milli birliği bozmanın yolu DİNİ BİRLİĞİ ve DİN MÜESSESİNİ ÇÖKERTMEKTEN geçmektedir. *
Ajan misyonerler bu yolda da başarılı olmuşlar. Anadolu ve Osmanlıya bağlı İslam ülkelerinde çok sayıda insanları satın alarak en büyük ihaneti onlar vasıtasıyla yapmışlardır. Bunlardan bir kısmının ismini yazalım: "Sadrazam Mustafa Reşit Paşa, Roma da Papa'yı ziyaret etmiş ve birçok misyoner ajanın devlet dairelerine sızmasına vesile olmuş. Bunlar da aktif vazife almış ve bu amaçla; misyoner kiliseleri, okulları, hastaneleri ve diğer hayır kurumları açmışlar. Mustafa Reşit Paşa'nın mason olduğu da kayıtlara geçmiştir. Irak'ta Muhammed Abdülvehhab, Suud'da Şerif Hüseyin B. Ali, Hindistan'da Seyyit Ahmed Han, Mısır'da Celalettin Afgani ve talebesi Muhammed Abduh, peşinden Reşit Rıza ve Abdulmümin el Merağ'ı olmuşlardır. Bugün de bu fitne daha büyük fitneler olarak İslam coğrafyasında devam ediyor.
İşin bir diğer yanı misyoner Ajanların Osmanlı Devleti'ne sızması Osmanlı makamlarınca da bilinmekteydi. Fazıl Alevi isminde biri tarafından hükümete sunulan yazı da şöyle demektedir: "Bazı ecnebilerin Arap Yarımadası'nda bir takım şeyhi kandırarak kendi taraflarına çalışmalarını sağlamak için birkaç seneden beri sarf etmekte oldukları çalışmalar neticesinde birkaç sene sonra oralarını dahi benzeri hilelerle kendi memleketlerine katmak fikrini alenen siyaset sahnesine şüphe olmadığından ve Arap Yarımadası ise İslamiyet'in merkezi olan Hicaz kıtası ile diğer Arap ülkelerine bitişik olup, Allah göstermesin yabancılar onlara tasallut edecek olursa türlü fenalıklar zuhur edeceği ve bu halin düzeltilmesinin çok zor olacağı açık bulunduğundan bu önemli işin şimdiden dikkate alınması ve itina gösterilmesi arz olunur." *
Yukarıda ki yazıyı bugüne uyarlayarak tekrar bir daha gözden geçirelim. Unutmayalım… Su uyur, düşman uyumaz…
* Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler, Prof. Dr. Haydar BAŞ
17. yüzyıl sonları ve 18. yüzyıl başlarında İngiltere Krallığı, Sömürge Bakanlığı ve ona bağlı olarak çalışan Misyoner Cemiyetini kurdu. Bunların faaliyetleri, sömürgeleştirilecek bölgelerin inanç ve itikatlarından uzaklaştırıp, kendi inançlarını ve dinlerini benimsetmekti.
İngiliz misyoner ajanlar ele geçirmek istedikleri Müslüman ülkelerde yerli halkın dini inançlarını zedeleyebilmek için yine yerli halktan bazı kimselerle işbirliğine gittiler.
Ajan misyonerlere verilen talimatlar şu şekildeydi:
* Müslümanlar arasındaki ihtilafları belirleyin,
* İslam toraklarında Sünni-Şii Savaşını başlatın,
* Ayrılık tohumları ekin,
* Osmanlı İmparatorluğunun şehirlerinde ve sultası altındaki ülkelerde kargaşalık ve ayaklanmalar çıkartın,
* Halkı yöneticilere karşı kışkırtın,
Eğer bir bölgede halk arasında ihtilaf, kargaşalık boy gösterirse, birlikten vazgeçerlerse onları sömürme ortamı kendiliğinden doğmuş olur* ve bunun için, "renk ayrımını, kabile ihtilaflarını, arazi ihtilafları ile dini ihtilafları" gündem edin. Bu maddelere dikkat edersek ajan misyonerler kavmiyetçilik akımlarını tutuşturmak ve Osmanlı Devleti'ne bağlı halkları kendi dinlerine döndürmek için içerden satın aldıkları beyinler ve sözde din adamları vasıtasıyla, "İncil ve Tevrat'ın tahrip edilmediğine dair kitaplar yazdırmak ( Bugünün dinlerarası diyalogcularına duyurulur ), gazete ve dergiler çıkartmak, özel okullarda yabancı öğretmenler ve satılmış kafaları çalıştırmak, Kuran'ın tarihselliğini ileri sümek ve Kuran'ın sosyal hayatla ilgili hükümlerinin bugün uygulanamayacağını ileri sürmek" için çalışmalar yürütmüşlerdir.
Ajan misyonerler Osmanlı İmparatorluğu'nu yok etmek için, bu imparatorluğa bağlı halkları kendi dinlerine döndürmek için; 1- Merkezi otoriteyi tesis eden din kurumunu, 2- İslam'ı ve Kuran'ı tahrif edebilmek için hadislerin kaynakları konusunda ihtilaf çıkarak hadis müessesini ve Peygamberin sünnetini tahrife yöneldiler. Bugün olduğu gibi…
Osmanlı İmparatorluğu'nu yok etmenin yani milli birliği bozmanın yolu DİNİ BİRLİĞİ ve DİN MÜESSESİNİ ÇÖKERTMEKTEN geçmektedir. *
Ajan misyonerler bu yolda da başarılı olmuşlar. Anadolu ve Osmanlıya bağlı İslam ülkelerinde çok sayıda insanları satın alarak en büyük ihaneti onlar vasıtasıyla yapmışlardır. Bunlardan bir kısmının ismini yazalım: "Sadrazam Mustafa Reşit Paşa, Roma da Papa'yı ziyaret etmiş ve birçok misyoner ajanın devlet dairelerine sızmasına vesile olmuş. Bunlar da aktif vazife almış ve bu amaçla; misyoner kiliseleri, okulları, hastaneleri ve diğer hayır kurumları açmışlar. Mustafa Reşit Paşa'nın mason olduğu da kayıtlara geçmiştir. Irak'ta Muhammed Abdülvehhab, Suud'da Şerif Hüseyin B. Ali, Hindistan'da Seyyit Ahmed Han, Mısır'da Celalettin Afgani ve talebesi Muhammed Abduh, peşinden Reşit Rıza ve Abdulmümin el Merağ'ı olmuşlardır. Bugün de bu fitne daha büyük fitneler olarak İslam coğrafyasında devam ediyor.
İşin bir diğer yanı misyoner Ajanların Osmanlı Devleti'ne sızması Osmanlı makamlarınca da bilinmekteydi. Fazıl Alevi isminde biri tarafından hükümete sunulan yazı da şöyle demektedir: "Bazı ecnebilerin Arap Yarımadası'nda bir takım şeyhi kandırarak kendi taraflarına çalışmalarını sağlamak için birkaç seneden beri sarf etmekte oldukları çalışmalar neticesinde birkaç sene sonra oralarını dahi benzeri hilelerle kendi memleketlerine katmak fikrini alenen siyaset sahnesine şüphe olmadığından ve Arap Yarımadası ise İslamiyet'in merkezi olan Hicaz kıtası ile diğer Arap ülkelerine bitişik olup, Allah göstermesin yabancılar onlara tasallut edecek olursa türlü fenalıklar zuhur edeceği ve bu halin düzeltilmesinin çok zor olacağı açık bulunduğundan bu önemli işin şimdiden dikkate alınması ve itina gösterilmesi arz olunur." *
Yukarıda ki yazıyı bugüne uyarlayarak tekrar bir daha gözden geçirelim. Unutmayalım… Su uyur, düşman uyumaz…
* Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler, Prof. Dr. Haydar BAŞ
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Vahit Belge / diğer yazıları
- Türk Telekom'a neden ulaşılamıyor? / 01.04.2023
- Kaidesizlik / 31.05.2012
- Tek çözüm erken seçim ve Prof. Dr. Haydar Baş / 24.03.2012
- Türk - Amerikan ortak filmi / 20.03.2012
- İki eser ve sanatçılar / 13.03.2012
- Vatandaş kızıyor ama gülmesi yakın / 10.03.2012
- Hizaya gel / 07.03.2012
- Bulanık hava / 19.02.2012
- Misyoner ajanlar, ajan misyonerler / 14.02.2012
- Hikaye / 11.02.2012
- Kaidesizlik / 31.05.2012
- Tek çözüm erken seçim ve Prof. Dr. Haydar Baş / 24.03.2012
- Türk - Amerikan ortak filmi / 20.03.2012
- İki eser ve sanatçılar / 13.03.2012
- Vatandaş kızıyor ama gülmesi yakın / 10.03.2012
- Hizaya gel / 07.03.2012
- Bulanık hava / 19.02.2012
- Misyoner ajanlar, ajan misyonerler / 14.02.2012
- Hikaye / 11.02.2012