Evvel zaman içinde şirin bir köy varmış. Bu köyün en büyük özelliği stratejik bir köymüş. Çünkü etrafı göllerle, dağlarla çevriliymiş. Bu köye hâkim olan diğer köylere de hâkim olurmuş.
Söylemeyi unuttum yeraltı kaynakları, yer üstü zenginlikleri de mevcutmuş.
Ahalisi birbirine bağlıymış.
Uzak köylerden bir ağa bu köyün zenginliğini duymuş hatta bu köyün etrafındaki köylerin de zenginliği dilden dile dolaşıyormuş. Tabi bu, uzak köyün ağasının iştahını kabartmış. Yanında ki akıl danelerini toplamış demiş ki: “Filan yerde bir köy var, yanında da köyler var ve çok zenginler biz bu köyleri ele geçirmeliyiz ne yapalım, nasıl edelim ki bu işi başaralım.”
Ağam diye birisi söz alır ve der ki:
“Bu köye adamlarımızı gönderelim ve bu köy hakkında bize bilgi toplasın.”
Başka biri de söz alır:
“Bu köyün halkı ile muhtarının arasını açalım, köy bekçisiyle ahaliyi karşı karşıya getirelim” der.
Başka biri de söz alır ve şöyle der:
“Bu köye borç para verelim borçlandıralım, zengin ile fakir arasına büyük uçurumlar sokalım, gelir dağılımında adaletsizlik olsun ki zenginle fakir birbirine düşman olsun. Sülaleler ve akrabalar arasına ajanlarımızı koyalım. Onların içerisinden para ile adam satın alalım.”
Diğer birisi hemen atılmış. Bu arkadaşın fikri gerçekten çok güzel demiş ve eklemiş.
“Satın alınmayan adam olmaz, sadece ücretleri farklı” demiş.
Bir diğeri de demiş ki:
“Laf getirip laf götüren, onlar gibi giyinen, onlar gibi sözde düşünen münafıklar yetiştirelim.”
Bir diğeri de:
“Onları kendi inançlarına ve akaitlerine şüphe ile bakmaları için sahte din adamları yetiştirelim. İçkiyi, zinayı yayalım, birbirlerinden şüpheye düşsünler” der.
Daha çok şey demişler. Dedikçe de bu sözler ağanın hoşuna gitmiş.
Ellerini birbirine sürtmüş ve adamlarına “bu sözler birbirinden güzel bunu hemen tatbikata koyalım ne kadar para lazımsa bu yolda harcayalım” demiş “ama bir şeyi unuttunuz, bu köyle aynı inancı yaşayan komşu köyler var” demiş.
Birisi demiş ki: “Efendim topu topu üç köy var. Ağa “olsun” demiş ve “bu köylerle de arasını açalım, ahalilerini de birbirine düşman edelim” der.
Çünkü akıllı davranmamız gerek bunları içlerindeki münafıklarımız sayesinde birbirine düşürürüz ve biz de gider o topraklara sahip oluruz.
Bu hikâye uzun ama ben rahatsız oldum ve kendi kendime de iyi ki de gerçek değilmiş dedim.
Söylemeyi unuttum yeraltı kaynakları, yer üstü zenginlikleri de mevcutmuş.
Ahalisi birbirine bağlıymış.
Uzak köylerden bir ağa bu köyün zenginliğini duymuş hatta bu köyün etrafındaki köylerin de zenginliği dilden dile dolaşıyormuş. Tabi bu, uzak köyün ağasının iştahını kabartmış. Yanında ki akıl danelerini toplamış demiş ki: “Filan yerde bir köy var, yanında da köyler var ve çok zenginler biz bu köyleri ele geçirmeliyiz ne yapalım, nasıl edelim ki bu işi başaralım.”
Ağam diye birisi söz alır ve der ki:
“Bu köye adamlarımızı gönderelim ve bu köy hakkında bize bilgi toplasın.”
Başka biri de söz alır:
“Bu köyün halkı ile muhtarının arasını açalım, köy bekçisiyle ahaliyi karşı karşıya getirelim” der.
Başka biri de söz alır ve şöyle der:
“Bu köye borç para verelim borçlandıralım, zengin ile fakir arasına büyük uçurumlar sokalım, gelir dağılımında adaletsizlik olsun ki zenginle fakir birbirine düşman olsun. Sülaleler ve akrabalar arasına ajanlarımızı koyalım. Onların içerisinden para ile adam satın alalım.”
Diğer birisi hemen atılmış. Bu arkadaşın fikri gerçekten çok güzel demiş ve eklemiş.
“Satın alınmayan adam olmaz, sadece ücretleri farklı” demiş.
Bir diğeri de demiş ki:
“Laf getirip laf götüren, onlar gibi giyinen, onlar gibi sözde düşünen münafıklar yetiştirelim.”
Bir diğeri de:
“Onları kendi inançlarına ve akaitlerine şüphe ile bakmaları için sahte din adamları yetiştirelim. İçkiyi, zinayı yayalım, birbirlerinden şüpheye düşsünler” der.
Daha çok şey demişler. Dedikçe de bu sözler ağanın hoşuna gitmiş.
Ellerini birbirine sürtmüş ve adamlarına “bu sözler birbirinden güzel bunu hemen tatbikata koyalım ne kadar para lazımsa bu yolda harcayalım” demiş “ama bir şeyi unuttunuz, bu köyle aynı inancı yaşayan komşu köyler var” demiş.
Birisi demiş ki: “Efendim topu topu üç köy var. Ağa “olsun” demiş ve “bu köylerle de arasını açalım, ahalilerini de birbirine düşman edelim” der.
Çünkü akıllı davranmamız gerek bunları içlerindeki münafıklarımız sayesinde birbirine düşürürüz ve biz de gider o topraklara sahip oluruz.
Bu hikâye uzun ama ben rahatsız oldum ve kendi kendime de iyi ki de gerçek değilmiş dedim.
Vahit Belge / diğer yazıları
- Türk Telekom'a neden ulaşılamıyor? / 01.04.2023
- Kaidesizlik / 31.05.2012
- Tek çözüm erken seçim ve Prof. Dr. Haydar Baş / 24.03.2012
- Türk - Amerikan ortak filmi / 20.03.2012
- İki eser ve sanatçılar / 13.03.2012
- Vatandaş kızıyor ama gülmesi yakın / 10.03.2012
- Hizaya gel / 07.03.2012
- Bulanık hava / 19.02.2012
- Misyoner ajanlar, ajan misyonerler / 14.02.2012
- Hikaye / 11.02.2012
- Kaidesizlik / 31.05.2012
- Tek çözüm erken seçim ve Prof. Dr. Haydar Baş / 24.03.2012
- Türk - Amerikan ortak filmi / 20.03.2012
- İki eser ve sanatçılar / 13.03.2012
- Vatandaş kızıyor ama gülmesi yakın / 10.03.2012
- Hizaya gel / 07.03.2012
- Bulanık hava / 19.02.2012
- Misyoner ajanlar, ajan misyonerler / 14.02.2012
- Hikaye / 11.02.2012