Eskiler derlerdi ki, bugün hava bulanık iyiye alamet değil! “gıtel” havası var. Gıtel ne demek? Bir yerlerde bir bölgede, bir köyde, kasabada, bir şehirde Allah’ın (c.c) hoşnut olmadığı bir olay vuku bulmuş demektir.
Bugün bakıyoruz ülkemizde her gün bu bulanık hava var hem de fazlası ile
Fitne katilden beter sözünden hareket edersek, devletle millet karşı karşıya getirilmiş devleti oluşturan Kurumlar içten çökertiliyor.
- TBMM
- TSK
- MİLLİ İSTİHBARAT TEŞKİLATI
- EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
- ADALET BAKANLIĞI
- HAKİMLER SAVCILAR YÜKSEK KURULU
-ANAYASA MAHKEMESİ
- YARGITAY
- SAYIŞTAY
- BAKANLIKLAR
- TÜRKİYE FUTBOL FEDARASYONU VE KÜLÜPLER
- TRT
- MEDYA SEKTÖRÜ
- TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ
- RADYO TELEVİZYON ÜST KURULU
- SENDİKALAR
Bütün bu saydığımız kurumlar birbirine karşı, hem de bu kurumların içinde bir fitne kazanı kaynıyor. Aynı kurumda çalışan bireylerin birbirlerine güvenleri yok, şüphe içindeler nasıl hareket edecekler ne yapacaklar bilmiyorlar.
Yukarıda saydığımız kurumların içinden bugün medya sektörünü ele alalım. Kimin eli kimin cebinde belli değil. At izi it izine karışmış.
Yüzlerce radyo kanalları.
Yüzlerce televizyon kanalları.
Onlarca gazete ve dergi Türkiye’de medya sektörü olarak yayın yapıyor ama çok azı dışında bu millete hizmet vermiyor. Küresel ve global ağalara hizmet veriyor.
Sizler arif insanlarsınız, bazı misaller vereceğim ne demek istediğim daha iyi anlayacaksınız.
8-9 ay öncesine kadar komşumuz Suriye ile sıfır sorun vardı, yağlı ballı idik, vizeler kalkmıştı, bayramlar da her ülkenin insanları kendi akrabaları ile bir ve beraber oluyorlardı, Sıfır sorundu ama şimdi bir an da her şey değişti. Türk siyaseti bu kadar kısa zamanda Suriye yönetimine cephe aldı bir anda Irak’ta görmediği haksızlığı Suriye de görür oldu. ABD’nin Irak’ta yaptığı katliam ilahi bir intikam olarak değerlendiren bazıları, Suriye devletini zalim olarak yorumladı.
Niye?
Çünkü yukarıda saydığımız dini bütün gazetelerin, dergilerin, TV kanallarının ve radyoların deyim yerindeyse öyle güzel kavallar, müzikler çalıyor ki, öyle güzel düdükler öttürüyorlar ki örfünü, ananesini, kültürünü, tarihini, dinini ve kendini kaybetmiş o toplumu sürü halinde istedikleri ahıra dolduruyor.
Afakî konuşmuyorum ve yazmıyorum. O saydıklarım medya gruplarının isimlerini vermiyorum ama siz onları tanırsınız, bilirsiniz. Bir misal vereyim evinizde, arabanızda radyo dinliyorsunuz. Güzel bir ilahi, arkasından Kuran-ı Kerim sonra Resulullah’ın hayatından kıssalar ve sahabenin hayatında kıssalar, âlimlerin hayatından kıssalar çok güzel gevşediniz, mest oldunuz, ne güzel ne büyük hizmet ama en sonunda zalim Suriye, adalet dağıtan ABD!
Kulakları çınlasın babamla annemin sık sık ziyaretine giderim. Çoğu zaman annem bana, oğlum bugün küçük radyo şunu anlattı, şunu söyledi der. (küçük radyodan maksat, pilli ufak radyo) ben de anne dikkat et radyo küçük ama fitnesi büyük derim.
Geçenlerde bir olay oldu. Bir arkadaşımla babamı hastaneye götürüyoruz. Radyoda güzel müzikler ve biraz sonra haberler ve Suriye olayı arkadaşa sordum, bu radyo kimin, kim adına yayın yapıyor dedim o da, filan cemaatin dedi. O cemaatten olan bir arkadaşa sordum. Sizin cemaatin radyosu var mı? O da, evet hem radyo hem de TV kanalı var ama kimin açtığı, kimin kurduğu, kimin yayın yaptığı belli değil. Bir önce ki yazımızla yani misyoner ajanlar, ajan misyonerler yazısıyla kıyaslayalım.
Sen Türkiye’de yüzlerce Radyo, TV, gazete, dergi kuracaksın ve her gün 24 saat gece-gündüz bu milletin tepesinden bombalar yağdıracaksın ve her radyo, TV, dergiyi cemaatler adına çıkartacaksın, devletin kurumlarını topa tutacaksın ve küresel güçler adına o toplumu istediğin kulvara sokacaksın.
Yaşlı bir kadın “Köroğlu gözün kör olsun demiş” yanında bulunan birisi nene Köroğlu sana ne yaptı diye sormuş. Yaşlı kadın “herkes diyor diye ben de dedim” demiş.
Büyükler der ki: “Uyuyanın arkasına uyanık düştü mü? Anasını ağlatır.”
İşte, hava bulandıkça kurtların hoşuna gidiyor.
Kurtlar bulanık havayı sever…
Bugün bakıyoruz ülkemizde her gün bu bulanık hava var hem de fazlası ile
Fitne katilden beter sözünden hareket edersek, devletle millet karşı karşıya getirilmiş devleti oluşturan Kurumlar içten çökertiliyor.
- TBMM
- TSK
- MİLLİ İSTİHBARAT TEŞKİLATI
- EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
- ADALET BAKANLIĞI
- HAKİMLER SAVCILAR YÜKSEK KURULU
-ANAYASA MAHKEMESİ
- YARGITAY
- SAYIŞTAY
- BAKANLIKLAR
- TÜRKİYE FUTBOL FEDARASYONU VE KÜLÜPLER
- TRT
- MEDYA SEKTÖRÜ
- TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ
- RADYO TELEVİZYON ÜST KURULU
- SENDİKALAR
Bütün bu saydığımız kurumlar birbirine karşı, hem de bu kurumların içinde bir fitne kazanı kaynıyor. Aynı kurumda çalışan bireylerin birbirlerine güvenleri yok, şüphe içindeler nasıl hareket edecekler ne yapacaklar bilmiyorlar.
Yukarıda saydığımız kurumların içinden bugün medya sektörünü ele alalım. Kimin eli kimin cebinde belli değil. At izi it izine karışmış.
Yüzlerce radyo kanalları.
Yüzlerce televizyon kanalları.
Onlarca gazete ve dergi Türkiye’de medya sektörü olarak yayın yapıyor ama çok azı dışında bu millete hizmet vermiyor. Küresel ve global ağalara hizmet veriyor.
Sizler arif insanlarsınız, bazı misaller vereceğim ne demek istediğim daha iyi anlayacaksınız.
8-9 ay öncesine kadar komşumuz Suriye ile sıfır sorun vardı, yağlı ballı idik, vizeler kalkmıştı, bayramlar da her ülkenin insanları kendi akrabaları ile bir ve beraber oluyorlardı, Sıfır sorundu ama şimdi bir an da her şey değişti. Türk siyaseti bu kadar kısa zamanda Suriye yönetimine cephe aldı bir anda Irak’ta görmediği haksızlığı Suriye de görür oldu. ABD’nin Irak’ta yaptığı katliam ilahi bir intikam olarak değerlendiren bazıları, Suriye devletini zalim olarak yorumladı.
Niye?
Çünkü yukarıda saydığımız dini bütün gazetelerin, dergilerin, TV kanallarının ve radyoların deyim yerindeyse öyle güzel kavallar, müzikler çalıyor ki, öyle güzel düdükler öttürüyorlar ki örfünü, ananesini, kültürünü, tarihini, dinini ve kendini kaybetmiş o toplumu sürü halinde istedikleri ahıra dolduruyor.
Afakî konuşmuyorum ve yazmıyorum. O saydıklarım medya gruplarının isimlerini vermiyorum ama siz onları tanırsınız, bilirsiniz. Bir misal vereyim evinizde, arabanızda radyo dinliyorsunuz. Güzel bir ilahi, arkasından Kuran-ı Kerim sonra Resulullah’ın hayatından kıssalar ve sahabenin hayatında kıssalar, âlimlerin hayatından kıssalar çok güzel gevşediniz, mest oldunuz, ne güzel ne büyük hizmet ama en sonunda zalim Suriye, adalet dağıtan ABD!
Kulakları çınlasın babamla annemin sık sık ziyaretine giderim. Çoğu zaman annem bana, oğlum bugün küçük radyo şunu anlattı, şunu söyledi der. (küçük radyodan maksat, pilli ufak radyo) ben de anne dikkat et radyo küçük ama fitnesi büyük derim.
Geçenlerde bir olay oldu. Bir arkadaşımla babamı hastaneye götürüyoruz. Radyoda güzel müzikler ve biraz sonra haberler ve Suriye olayı arkadaşa sordum, bu radyo kimin, kim adına yayın yapıyor dedim o da, filan cemaatin dedi. O cemaatten olan bir arkadaşa sordum. Sizin cemaatin radyosu var mı? O da, evet hem radyo hem de TV kanalı var ama kimin açtığı, kimin kurduğu, kimin yayın yaptığı belli değil. Bir önce ki yazımızla yani misyoner ajanlar, ajan misyonerler yazısıyla kıyaslayalım.
Sen Türkiye’de yüzlerce Radyo, TV, gazete, dergi kuracaksın ve her gün 24 saat gece-gündüz bu milletin tepesinden bombalar yağdıracaksın ve her radyo, TV, dergiyi cemaatler adına çıkartacaksın, devletin kurumlarını topa tutacaksın ve küresel güçler adına o toplumu istediğin kulvara sokacaksın.
Yaşlı bir kadın “Köroğlu gözün kör olsun demiş” yanında bulunan birisi nene Köroğlu sana ne yaptı diye sormuş. Yaşlı kadın “herkes diyor diye ben de dedim” demiş.
Büyükler der ki: “Uyuyanın arkasına uyanık düştü mü? Anasını ağlatır.”
İşte, hava bulandıkça kurtların hoşuna gidiyor.
Kurtlar bulanık havayı sever…
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Vahit Belge / diğer yazıları
- Türk Telekom'a neden ulaşılamıyor? / 01.04.2023
- Kaidesizlik / 31.05.2012
- Tek çözüm erken seçim ve Prof. Dr. Haydar Baş / 24.03.2012
- Türk - Amerikan ortak filmi / 20.03.2012
- İki eser ve sanatçılar / 13.03.2012
- Vatandaş kızıyor ama gülmesi yakın / 10.03.2012
- Hizaya gel / 07.03.2012
- Bulanık hava / 19.02.2012
- Misyoner ajanlar, ajan misyonerler / 14.02.2012
- Hikaye / 11.02.2012
- Kaidesizlik / 31.05.2012
- Tek çözüm erken seçim ve Prof. Dr. Haydar Baş / 24.03.2012
- Türk - Amerikan ortak filmi / 20.03.2012
- İki eser ve sanatçılar / 13.03.2012
- Vatandaş kızıyor ama gülmesi yakın / 10.03.2012
- Hizaya gel / 07.03.2012
- Bulanık hava / 19.02.2012
- Misyoner ajanlar, ajan misyonerler / 14.02.2012
- Hikaye / 11.02.2012