Birkaç gün önce CHP yönetim kurulu üyesi bir arkadaşla hasta ziyaretinde bir araya geldik, ziyaretten sonra ev sahibi ısrar etti, sohbet edelim çay içelim dedi.
Biz de kabul ettik iki siyasetçi bir araya gelirse olacakları düşünün. Türkiye’nin siyasi, ekonomik, kültürel değerlerinden iç siyasete, dış siyasete, AB üyeliğine birçok konulara değindik.
Dikkatimi çeken bir konu şu oldu: “CHP’li arkadaşımız bir ara sohbet sırasında 2002 yılındaki tezkereye değinerek, Deniz Bey’in CHP’den ayrılma sebebinin tezkere de ret oyu kullandığı için olduğunu söyledi. Birileri tarafından o malum kaseti kullanarak Baykal’ı lider koltuğundan indirdiklerini söyledi.”
Şimdi mozaiğin parçalarını birleştirelim.
“Adı demokrasi, demokratik düşünce tarzının kesin doğru ve kutsal saydığı, çoğunluğun dediğidir.”
1- Deniz Baykal’ı 67 il başkanı destekliyor, bir hafta sonra 77 il başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekliyor.
2- Şubat sonunda CHP’de tüzük kurultayı yapılıyor. Adı tüzük kurultayı ama Kemal Kılıçdaroğlu güvenoyu alıyor. Neyin karşılığı diye sormazlar mı?
3- CHP’nin en eski kurmayları 2011 Genel seçimlerinde liste dışı kalıyor.
4- Parti gençlere ve bayanlara bırakılıyor.
Kulakları çınlasın emniyetten emekli bir abimiz demişti ki: “Parmaklarını işaret ederek, her birine bir partinin ismini vermişti ve bileğinden tutarak ama hepsi buraya bağlı o da küresel güçlerin elinde demişti.”
Bilinen bir gerçek ki birçok demokratik ülkelerde partiler, çok uluslu şirketlerden ve yerli işbirlikçilerinden aldıkları parasal desteklerle yaşarlar. Bu destekle hükümet olan partiler o şirketlerin çıkarlarını gözetmek zorunda kalırlar.
Devam edelim, gazetelerden okuduğumuz bilgilere göre Balyoz ve Ergenekon’dan yatan generallerin tezkereye karşı olmaları ve ABD’nin bölge çıkarlarına karşı gelmeleri olarak söyleniyor. Hükümetle askeri, askerle hükümeti hizaya getiriyorlar.
Son olarak da hükümet-cemaat arasında ki, MİT ve emniyet olayı ile ABD adına hem cemaate hem de hükümete hizaya gel mi deniyor?
Hangi taşı kaldırsan küresel güçler ve onların işbirlikçileri çıkıyor.
Örfünü, ananesini, kültürünü, dinini ve tarihini kaybeden yitiren bir toplum sürü oluyor. Onu da istedikleri ahıra dolduruyorlar ve hizaya getiriyorlar. Bu onlar için fark etmiyor, ister asker, ister parti, ister hükümet, ister dernek…
Çözüm mü?
Kendimize, kendi değerlerimize sahip çıkarak Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet-Milli Devlet tezine ve onun mimarı Prof. Dr. Haydar Baş’a sahip çıkmak.
Biz de kabul ettik iki siyasetçi bir araya gelirse olacakları düşünün. Türkiye’nin siyasi, ekonomik, kültürel değerlerinden iç siyasete, dış siyasete, AB üyeliğine birçok konulara değindik.
Dikkatimi çeken bir konu şu oldu: “CHP’li arkadaşımız bir ara sohbet sırasında 2002 yılındaki tezkereye değinerek, Deniz Bey’in CHP’den ayrılma sebebinin tezkere de ret oyu kullandığı için olduğunu söyledi. Birileri tarafından o malum kaseti kullanarak Baykal’ı lider koltuğundan indirdiklerini söyledi.”
Şimdi mozaiğin parçalarını birleştirelim.
“Adı demokrasi, demokratik düşünce tarzının kesin doğru ve kutsal saydığı, çoğunluğun dediğidir.”
1- Deniz Baykal’ı 67 il başkanı destekliyor, bir hafta sonra 77 il başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekliyor.
2- Şubat sonunda CHP’de tüzük kurultayı yapılıyor. Adı tüzük kurultayı ama Kemal Kılıçdaroğlu güvenoyu alıyor. Neyin karşılığı diye sormazlar mı?
3- CHP’nin en eski kurmayları 2011 Genel seçimlerinde liste dışı kalıyor.
4- Parti gençlere ve bayanlara bırakılıyor.
Kulakları çınlasın emniyetten emekli bir abimiz demişti ki: “Parmaklarını işaret ederek, her birine bir partinin ismini vermişti ve bileğinden tutarak ama hepsi buraya bağlı o da küresel güçlerin elinde demişti.”
Bilinen bir gerçek ki birçok demokratik ülkelerde partiler, çok uluslu şirketlerden ve yerli işbirlikçilerinden aldıkları parasal desteklerle yaşarlar. Bu destekle hükümet olan partiler o şirketlerin çıkarlarını gözetmek zorunda kalırlar.
Devam edelim, gazetelerden okuduğumuz bilgilere göre Balyoz ve Ergenekon’dan yatan generallerin tezkereye karşı olmaları ve ABD’nin bölge çıkarlarına karşı gelmeleri olarak söyleniyor. Hükümetle askeri, askerle hükümeti hizaya getiriyorlar.
Son olarak da hükümet-cemaat arasında ki, MİT ve emniyet olayı ile ABD adına hem cemaate hem de hükümete hizaya gel mi deniyor?
Hangi taşı kaldırsan küresel güçler ve onların işbirlikçileri çıkıyor.
Örfünü, ananesini, kültürünü, dinini ve tarihini kaybeden yitiren bir toplum sürü oluyor. Onu da istedikleri ahıra dolduruyorlar ve hizaya getiriyorlar. Bu onlar için fark etmiyor, ister asker, ister parti, ister hükümet, ister dernek…
Çözüm mü?
Kendimize, kendi değerlerimize sahip çıkarak Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet-Milli Devlet tezine ve onun mimarı Prof. Dr. Haydar Baş’a sahip çıkmak.
Vahit Belge / diğer yazıları
- Türk Telekom'a neden ulaşılamıyor? / 01.04.2023
- Kaidesizlik / 31.05.2012
- Tek çözüm erken seçim ve Prof. Dr. Haydar Baş / 24.03.2012
- Türk - Amerikan ortak filmi / 20.03.2012
- İki eser ve sanatçılar / 13.03.2012
- Vatandaş kızıyor ama gülmesi yakın / 10.03.2012
- Hizaya gel / 07.03.2012
- Bulanık hava / 19.02.2012
- Misyoner ajanlar, ajan misyonerler / 14.02.2012
- Hikaye / 11.02.2012
- Kaidesizlik / 31.05.2012
- Tek çözüm erken seçim ve Prof. Dr. Haydar Baş / 24.03.2012
- Türk - Amerikan ortak filmi / 20.03.2012
- İki eser ve sanatçılar / 13.03.2012
- Vatandaş kızıyor ama gülmesi yakın / 10.03.2012
- Hizaya gel / 07.03.2012
- Bulanık hava / 19.02.2012
- Misyoner ajanlar, ajan misyonerler / 14.02.2012
- Hikaye / 11.02.2012