Prof. Dr. Haydar Baş Hocamız, dün Hakk'a vuslatının 3'üncü yıldönümünde tüm Türkiye'de ve dünyanın birçok ülkesinde gerçekleştirilen anma programlarıyla yâd edildi. Meltem Medya grubuna bağlı televizyon kanallarında ortak yayınla izleyicilere canlı olarak ulaştırılan bu anma programlarında duygu dolu anlar yaşandı.
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, İstanbul'daki anma programına katılarak, muhteşem bir kapanış konuşması gerçekleştirdi.
BTP lideri Hüseyin Baş'ın şu sözleri oldukça dikkat çekici:
"Haydar Hoca'nın yetiştirdiği Bağımsız Türkiye kadrosu, bu vatanın sigortasıdır. Bağımsız Türkiye kadrosu bu vatanın, bu milletin garantörleridir, bu milletin yılmaz savunucularıdır. Atatürk'ü son nefesine kadar anlatacak insanlardır.
Babam şöyle bir adamdı: Bir şey anlattığı zaman arkasından da ispat ederdi.
Yani ben öyle düşündüm, ortaya koydum inanırsan inan, böyle bir insan değil.
Derdi ki, 'Bak evladım, tevhidin merkezi Ehl-i Beyt'tir.'
Bunu derdi, bu cümlenin üzerine 15 tane kitap yazardı.
"Atatürk" derdi, üzerine 1000 sayfalık eserle Atatürk'ü anlatırdı.
Bize düşen Haydar Hoca'nın anlattıklarını anlamak, O'nun fikirlerini ortaya koymak ve bütün insanlara ulaştırmaktır."
Evet, "Çağın Bilgesi" Prof. Dr. Haydar Baş, birçok sahada hiç kimsenin bugüne kadar ortaya koyamadığı eserleri ortaya koydu. Milli Ekonomi Modeli, Sosyal Devlet Milli Devlet tezi, Hoş Geldin Atatürk eseri, Ehl-i Beyt Külliyatı ve daha niceleri…
En büyük eseri de yıllarca özenle yetiştirdiği kadrosu… O, 'önce insan' diyerek yola çıktı, tüm model ve çözümlerini 'insan merkezli' olarak ortaya koydu ve bu modelleri, çözümleri, fikirleri hayata geçirecek insanları, lider ve kadroyu da yetiştirdi.
Prof. Dr. Haydar Baş, müthiş bir mücadele adamıydı, hayatının tamamında hep doğruyu ikame etmeye çalıştı, batılla ve yanlışla sürekli mücadele etti. Bir yanlış gördüğünde asla seyirci kalmazdı, eliyle, diliyle, kalbiyle bu yanlışa karşı dururdu.
Ülkenin en büyük probleminin ayrımcılığın körüklenmesi olduğunu gördü ve 1980'lerden itibaren Türkiye genelinde organize ettiği birlik konferanslarıyla, Milli Basın Kurultaylarıyla, çıkardığı İcmal ve Öğüt dergileri, Yeni Mesaj gazetesiyle, Meltem Medya grubuyla birliğin tesisi için mücadele etti.
Türkiye'de Hz. Muhammed'siz (s.a.v) bir din anlayışı geliştirmeye çalıştılar.
Prof. Dr. Baş, onların karşısına dikildi, 2 cilt Rahmeten lil Alemin Hz. Muhammed (s.a.v) eserini keleme aldı ve Hz. Peygamberin dinin temeli olduğunu, 'Canlı Kur'an' olduğunu, O'nsuz İslam'ın asla yaşanamayacağını ortaya koydu.
Dinin temel konularını çarpıtmaya çalıştılar, şefaati, zikri inkar ettiler. Prof. Dr. Baş, yazdığı Makalat, Mektubat, İslam'da Zikir gibi eserleriyle dinin temel konularını müdellel bir şekilde önümüze koydu, bu konudaki bütün fitneleri bertaraf etti.
Mevlana'ya hümanist diyerek, onu sanki dinin dışındaymış, Batı felsefesinden etkilenmiş gibi göstermeye çalıştılar. Prof. Dr. Baş, İslam ve Mevlana eserini yazıp, Mevlana ile ilgili konferanslar düzenleyerek Hz. Mevlana'nın Allah'ın, Peygamberin ve de Ehl-i Beyt'in yolunda yürüyen büyük bir insan-ı kamil olduğunu ortaya koydu. Son nefesine kadar da bu Mevlana programları devam etti.
İslam'a mistik ve şekilci bir anlam yüklemeye çalıştılar. Prof. Dr. Baş, dinin Allah'a ulaştıran yol olduğunu, dinin iman, ibadet, ihsan, takva, sabır, şükür, izan, tefekkür, tezekkür, cömertlik olduğunu, Müslüman'ın iki kanatlı kuş misali hem dünyası hem de ahireti için çalışması gerektiğini ortaya koydu.
Bir Müslüman'ın nasıl ibadet etmesi, Allah'a kulluk etmesi gerektiğini de gösterdi, nasıl ticaret yapacağını, dünyevi işlerle nasıl uğraşması gerektiğini, nasıl yemesi, içmesi, eğlenmesi, gezmesi gerektiğini de gösterdi.
O'nun hayatında dünyasını ahireti için yaşayan ama hiçbir şeyi de ihmal etmeyen dört dörtlük bir insan modelini gördük.
O, Allah'a kulluktan zerre sapmadı ama toplumsal ve bireysel hayatını da zerre ihmal etmedi. Tam bir örnek insandı, tam bir örnek Müslüman'dı.
1990'lı yıllarda dinlerararası diyalog fitnesi baş gösterdi.
Herkesin dinlerarası diyalog fitnesine boyun büktüğü, bu konuda ikazlarda bulunan Prof. Dr. Baş'ı da 'ayrılık yapıyorsunuz' diye suçladığı bir atmosferde, Prof. Dr. Baş zerre geri adım atmadı ve sonuna kadar mücadele etti.
Prof. Dr. Baş, asırlardır Ehl-i Beyt gerçeğinin üstünün örtüldüğünü, Ehl-i Beyt'siz bir İslam'ın İslam dünyasına yutturulmaya çalışıldığını ve Şii-Sünni, Alevi-Sünni çatışmaları çıkartılmak istendiğini gördü.
Yazdığı Ehl-i Beyt Külliyatı ve ortaya koyduğu Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt teziyle, Şii, Sünni ve Alevi dünyanın Müslüman ve kardeş olduğunu, itikadi ve ameli hükümlerinin aynı olduğunu vurguladı. Asırlık oyunları ve kirli projeleri bertaraf etti.
Dünya genelinde kapitalist sistemle küreselleşme mantığıyla ve dolar hakimiyetiyle tüm ülkelerin ve insanların sömürüldüğünü gördü. Milli Ekonomi Modeli ve Milli Devlet teziyle bir sömürü sistemi olan Kapitalizmi tarihin çöplüğüne gömdü, küreselleşme fikrinin bir sömürü anlayışı olduğunu ortaya koydu, Milli Para ve Milli Paralarla Ticaret formülüyle de küresel dolar sömürüsüne son verdi.
'Dinsiz Atatürk' projesiyle Türk milletinin birbirine düşürüldüğünü, devlet-millet, asker-sivil çatışmasının çıkartılmak istendiğini, sağ-sol çatışmalarının da bundan beslendiğini gördü. Atatürk'ün gerçekte dindar ve hafız olduğunu, Ehl-i Beyt soyundan geldiğini Hoş Geldin Atatürk eseriyle delilleriyle ortaya koydu. Atatürk'ün hayatından örneklerle bunu pekiştirdi. Bu asırlık oyun da bertaraf edildi ve bugün milyonlar Anıtkabir'e ziyaret etmektedir.
Hayatı boyunca nice haksızlıklar ve hukuksuzluklar gördü Prof. Dr. Baş. Ama haklı davasından zerre taviz vermedi, hukukun da dışına bir milim çıkmadı.
O mükemmel bir mücadele insanıydı, hep haklıydı, hep Hak'laydı ve hep haklının yanında oldu; batılın, şerrin, hukuksuzluğun vatan, millet ve din düşmanlarının karşısına dikildi.
O, Hakk'ın cömert eli, batıla karşı da keskin kılıcıydı.
Bu duygularla kendisini özlemle, minnetle anıyoruz. Allah, O'nun bu mücadele ruhunu hayatımızın her anında örnek almamızı ve yaşamamızı bizlere nasip eylesin.
- Fırat’ın batısı da, doğusu gibi devlet istiyor / 03.12.2024
- Gelmiş ve gelecek tüm kadınların en üstünü: Hz. Fatıma (a.s.) / 30.11.2024
- Savaş riski varsa, ithalat neden? / 27.11.2024
- Siyasiler, bölünmeyi teşvik ediyor / 26.11.2024
- Birlik ve beraberliğin merkezi: Ehl-i Beyt / 23.11.2024
- ‘Bugün ithal ettiğin et, yarını yok eder’ / 22.11.2024
- ABD’nin ‘balistik füze’ kararı ne anlama geliyor? / 20.11.2024
- Sıkıştıkça laikliğe saldırıyorlar! / 19.11.2024
- Daron Acemoğlu’nun zamanlaması manidar! / 16.11.2024