AKP''nin "başörtüsünü gündeme almama" yaklaşımı, sanki bir stratejiyi değil; çözüm için en azından zihinlerde hazırlık yapılmadığı kuşkusunu uyandırıyor.
Her şeyden tehlikelisi, bir söylem dağınıklığı gözleniyor. Yasağın ve özgürlüğün çerçevesi, kamusal alanın tanımı, hizmet veren-hizmet alan ayırımı üzerine iktidar çevrelerinden yapılan yorumlar birbiriyle uyuşmuyor. Ben, "öncelikli gündem yapmama tavrının, git gide "hiç gündeme almama" riski taşıdığını düşünüyorum.
Ayrıca bu söylem dağınıklığı ile doğacak sonucun da, ciddi sakatlıklar doğuracağından endişe ediyorlardı.
Güç odakları ile ilişkideki hassasiyet kadar, toplumla ilişkideki hassasiyet de gözardı edilemez.
Ayrıca ekmekle özgürlük arasında da insan kişiliği açısından çok uzak mesafeler yok"
AKP iktidarının başörtüsünü öncelikli sorun görmeme yaklaşımına ciddi eleştiriler getiren bu cümleler buna ait değil.
Bu alıntıyı niçin yaptım. Hükümetin izlediği politikalara dini ve milli duyarlılıkla getirdiğimiz yapıcı eleştirilere dahi tahammülü olmayan önyargılı partizanların zihnini açmaları için.
Çünkü bu satırlar AKP'nin yayın organı işlevi gören bir gazetenin başyazarına ait.
Seçimlerden önce ve sonra AKP kadrosunun başarısı için kalem oynatan bir yazara Ahmet Taşgetiren'e ait.
O da bizimle bu konuda aynı kaygıları taşıyor.
Toplumun birinci gündemi olan başörtüsü yasağını, hükümetin görmemezlikten gelemeyeceğini, güç odakları kadar toplumu memnun etme görevinin iktidarın omuzlarında olduğunu hatırlatıyor.
Bülent Arınç'ın çıkışının güç odaklarının ağzıyla AKP lideri ve danışmanı tarafından ifade edilmesini yadırgıyor.
Okullarda yakıcı bir mesele olarak devam eden yasağa toplumun yüzde 70'i bir an evvel son verilmesini istediği halde AKP'nin bu ürkekliğine anlam veremiyor.
Doğrusu da bu değil mi? Millet, eşleri başörtülü Başbakan ve Bakan milletvekilleri seçerek, iradesini ortaya koymuş olmuyor mu?
Medyanın hâlâ iktidara, gerginlik çıkarmayın baskısına, hükümetin, bu gerçeği hatırlatarak, asılsız gerginlik çıkarmayın, demesi gerekmiyor mu?
"Yeter söz milletin" sloganına millet "evet" dediğini hatırlatarak asıl iktidarın yasakçılara "gerilim çıkarmayın" diye yüklenmesi gerekmiyor mu?
AKP kadrosu Batı'ya ve güç odaklarına yaranma psikolojisinden kurtulup milletin emanet ettiği iktidar gücünü hissettirmelidir.
Milletimizin sorunları çözülünceye kadar bu gerçekleri hatırlatmak bizim görevimiz.
Her şeyden tehlikelisi, bir söylem dağınıklığı gözleniyor. Yasağın ve özgürlüğün çerçevesi, kamusal alanın tanımı, hizmet veren-hizmet alan ayırımı üzerine iktidar çevrelerinden yapılan yorumlar birbiriyle uyuşmuyor. Ben, "öncelikli gündem yapmama tavrının, git gide "hiç gündeme almama" riski taşıdığını düşünüyorum.
Ayrıca bu söylem dağınıklığı ile doğacak sonucun da, ciddi sakatlıklar doğuracağından endişe ediyorlardı.
Güç odakları ile ilişkideki hassasiyet kadar, toplumla ilişkideki hassasiyet de gözardı edilemez.
Ayrıca ekmekle özgürlük arasında da insan kişiliği açısından çok uzak mesafeler yok"
AKP iktidarının başörtüsünü öncelikli sorun görmeme yaklaşımına ciddi eleştiriler getiren bu cümleler buna ait değil.
Bu alıntıyı niçin yaptım. Hükümetin izlediği politikalara dini ve milli duyarlılıkla getirdiğimiz yapıcı eleştirilere dahi tahammülü olmayan önyargılı partizanların zihnini açmaları için.
Çünkü bu satırlar AKP'nin yayın organı işlevi gören bir gazetenin başyazarına ait.
Seçimlerden önce ve sonra AKP kadrosunun başarısı için kalem oynatan bir yazara Ahmet Taşgetiren'e ait.
O da bizimle bu konuda aynı kaygıları taşıyor.
Toplumun birinci gündemi olan başörtüsü yasağını, hükümetin görmemezlikten gelemeyeceğini, güç odakları kadar toplumu memnun etme görevinin iktidarın omuzlarında olduğunu hatırlatıyor.
Bülent Arınç'ın çıkışının güç odaklarının ağzıyla AKP lideri ve danışmanı tarafından ifade edilmesini yadırgıyor.
Okullarda yakıcı bir mesele olarak devam eden yasağa toplumun yüzde 70'i bir an evvel son verilmesini istediği halde AKP'nin bu ürkekliğine anlam veremiyor.
Doğrusu da bu değil mi? Millet, eşleri başörtülü Başbakan ve Bakan milletvekilleri seçerek, iradesini ortaya koymuş olmuyor mu?
Medyanın hâlâ iktidara, gerginlik çıkarmayın baskısına, hükümetin, bu gerçeği hatırlatarak, asılsız gerginlik çıkarmayın, demesi gerekmiyor mu?
"Yeter söz milletin" sloganına millet "evet" dediğini hatırlatarak asıl iktidarın yasakçılara "gerilim çıkarmayın" diye yüklenmesi gerekmiyor mu?
AKP kadrosu Batı'ya ve güç odaklarına yaranma psikolojisinden kurtulup milletin emanet ettiği iktidar gücünü hissettirmelidir.
Milletimizin sorunları çözülünceye kadar bu gerçekleri hatırlatmak bizim görevimiz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
İbrahim Berk / diğer yazıları
- Cübbe düştü haç göründü / 07.01.2020
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014