UNESCO, 2007 yılını "Mevlâna Yılı" ilân etmişti. Önceki gün de (17 Aralık) Şeb-i Aruz'un yıldönümü idi.
13. yüzyılda, Anadolu'da büyük bir kargaşa ve Moğol istilası yaşanırken; Yunus, Mevlâna ve Hacı Bektaş Türk halkının manevi direği olmuşlardır.
Yunus Emre ve Mevlâna'ya sonuna kadar sahip çıkan Anadolu halkı, Yunus Emre'nin bağlı olduğu Hacı Bektaş anlayışı ile Mevlâna'nın anlayış farklılığını, sevenlerini incitmeden bakın nasıl bir ince zekâyla yansıtıyor:
Haramla geçinen adamın biri bir inek çalar? Sonra pişman olur. Hacı Bektaş Veli'ye gidip ineği bağışlamak ister. "Ben bu ineği çaldım ama pişman oldum, inek sizin olsun" der. Hacı Bektaş kabul etmez, "Olmaz! Haram malı kabul edemeyiz!" der. Adam bunun üzerine Mevlâna'ya gider ve ona, "İneği çaldım ama pişman oldum, size bağışlamak istiyorum" diye teklif eder. Mevlâna ineği kabul eder. Adam, "Peki sen ineği kabul ettin ama Hacı Bektaş haram diye geri çevirdi. Aranızdaki fark ne?" diye sorar. Mevlâna, "Biz kargayız, Hacı Bektaş şahindir. Biz eyvallah etsek de o hayır diyebilir" der. Adam ineği Mevlevi dergâhına bıraktıktan sonra Hacı Bektaş'a gider, "Sen kabul etmedin ama Mevlâna ineği kabul etti, bunun sebebi nedir?" diye sorar. Bu kez Hacı Bektaş incelik gösterir: "Bizim gönlümüz su birikintisi ise Mevlâna'nınki derya gibidir. Bir damlayla bizim gönlümüz kirlenebilir. Ama onun engin gönlü kirlenmeyebilir."
Anadolu'daki karışıklık ve Moğol istilasında manevi liderler Yunus, Mevlâna ve Hacı Bektaş idiyse, Birinci Dünya Savaşı sonrası işgal edilen memleketimizin kurtuluşunda başkomutan ve Cumhuriyetin kuruluşunda başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk idi.
Bugün ise terörün tozu dumana kattığı ülkemizde dini ve milli bütünlüğümüzü sağlayacak lider Prof. Dr. Haydar Baş'tır. Atatürk rotasında milli devlet ve milli hükümetler projesi Haydar Baş Hocamızın test edilmiş eseridir.
Hizmetin zaman ve mekâna dönüştüğü kertede; 13. yüzyılda Mevlâna ve Hacı Bektaş'ın, 20. yüzyılın başında Mustafa Kemal'in yaptıklarını günümüzde üstlenen görev adamı Haydar Baş'tır.
Mevlâna, baş yapıtı Mesnevi'de adalet ve adaletsizliği şöyle anlatmaktadır:
"Adalet nedir? Suyu ağaçlara vermektir. Adaletsizlik nedir? Suyu dikenlere vermektir. Adalet, bir bağışı uygun yere vermektir. Her su emen kökü sulamak değildir. Yani hakkı hak sahibine vermektir. Bir şeyi lâyık olmayana vermek ise adaletsizliktir."
Anlaşılıyor ki, en büyük adaletsizlik hak ettiği iktidarı Haydar Baş'a vermemektir.
13. yüzyılda, Anadolu'da büyük bir kargaşa ve Moğol istilası yaşanırken; Yunus, Mevlâna ve Hacı Bektaş Türk halkının manevi direği olmuşlardır.
Yunus Emre ve Mevlâna'ya sonuna kadar sahip çıkan Anadolu halkı, Yunus Emre'nin bağlı olduğu Hacı Bektaş anlayışı ile Mevlâna'nın anlayış farklılığını, sevenlerini incitmeden bakın nasıl bir ince zekâyla yansıtıyor:
Haramla geçinen adamın biri bir inek çalar? Sonra pişman olur. Hacı Bektaş Veli'ye gidip ineği bağışlamak ister. "Ben bu ineği çaldım ama pişman oldum, inek sizin olsun" der. Hacı Bektaş kabul etmez, "Olmaz! Haram malı kabul edemeyiz!" der. Adam bunun üzerine Mevlâna'ya gider ve ona, "İneği çaldım ama pişman oldum, size bağışlamak istiyorum" diye teklif eder. Mevlâna ineği kabul eder. Adam, "Peki sen ineği kabul ettin ama Hacı Bektaş haram diye geri çevirdi. Aranızdaki fark ne?" diye sorar. Mevlâna, "Biz kargayız, Hacı Bektaş şahindir. Biz eyvallah etsek de o hayır diyebilir" der. Adam ineği Mevlevi dergâhına bıraktıktan sonra Hacı Bektaş'a gider, "Sen kabul etmedin ama Mevlâna ineği kabul etti, bunun sebebi nedir?" diye sorar. Bu kez Hacı Bektaş incelik gösterir: "Bizim gönlümüz su birikintisi ise Mevlâna'nınki derya gibidir. Bir damlayla bizim gönlümüz kirlenebilir. Ama onun engin gönlü kirlenmeyebilir."
Anadolu'daki karışıklık ve Moğol istilasında manevi liderler Yunus, Mevlâna ve Hacı Bektaş idiyse, Birinci Dünya Savaşı sonrası işgal edilen memleketimizin kurtuluşunda başkomutan ve Cumhuriyetin kuruluşunda başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk idi.
Bugün ise terörün tozu dumana kattığı ülkemizde dini ve milli bütünlüğümüzü sağlayacak lider Prof. Dr. Haydar Baş'tır. Atatürk rotasında milli devlet ve milli hükümetler projesi Haydar Baş Hocamızın test edilmiş eseridir.
Hizmetin zaman ve mekâna dönüştüğü kertede; 13. yüzyılda Mevlâna ve Hacı Bektaş'ın, 20. yüzyılın başında Mustafa Kemal'in yaptıklarını günümüzde üstlenen görev adamı Haydar Baş'tır.
Mevlâna, baş yapıtı Mesnevi'de adalet ve adaletsizliği şöyle anlatmaktadır:
"Adalet nedir? Suyu ağaçlara vermektir. Adaletsizlik nedir? Suyu dikenlere vermektir. Adalet, bir bağışı uygun yere vermektir. Her su emen kökü sulamak değildir. Yani hakkı hak sahibine vermektir. Bir şeyi lâyık olmayana vermek ise adaletsizliktir."
Anlaşılıyor ki, en büyük adaletsizlik hak ettiği iktidarı Haydar Baş'a vermemektir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023