En tehlikeli siyaset, "küresel rüzgar"a kapılmış siyasettir.Böylesi bir siyaset, "devlet geleneği" tanımaz, "milli duruş" sergileyemez. Milletin derdine derman bulamaz.Dünyadan kopalım mı? Elbette hayır...Kendimizi tecrit mi edelim? Elbette hayır...Bilakis, dünyanın bize ve bizim "medeniyetimiz"e, bizim "insanlığımız"a ihtiyacı olduğunu bilelim.Bilakis, dünyanın, "bizim insanlık değerlerimiz"den uzaklaştığı nispette "dünya barışı"nın imkansız hale geldiğini, adaletten ve hatta insanlıktan eser kalmadığını, dünyanın yaşanılır olmaktan çıktığını bilelim... Bilelim ve bu "bilinç" ekseninde göre "duruşumuz"u belirleyelim.Kendi rüzgarımızı kendimiz oluşturalım, kendi yelkenimizi başkalarının rüzgarından kurtaralım.İşte bu duruş "milli duruş"tur.Biz yandan "insanlık değerleri" diyoruz, ama öte yandan "bizim" diyoruz; bu bazıları için paradoksal görünebilir... Lakin öyle değil.Tarihten bugüne milletimizin "özel kişiliği"nde ve medeniyetimizin "tüzel kişiliği"nde, insanlık değerleri öylesine temsil olmuş ki; insanlık mı, onu Türklerden öğrenmek lazım kanaati tüm dünyanın maşeri vicdanında yer etmiş.İnsanlık değerleri dendiğinde, hatırına uzay mekiği gelenler, hatırına kameralı cep telefonu gelenler, hatırına jumbo jetler gelenler, hatırına bilişimin baş döndürücü materyalleri gelenler yanılıyorlar. Bunlar teknik gelişmelerdir, teknik malzemelerdir, robotik argümanlardır.İnsanî değerler veya insanlık değerleri, yani medeniyet, çok daha farklıdır.BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş beyin deyimiyle, medeniyet, teknik gelişmeler değildir. Medeniyet, insanlıktır, adalettir, şefkattir, merhamettir, ikramdır, ihsandır, saygıdır, edeptir, sadakattir, dürüstlüktür, misafirperverliktir.Bu hasletler, ferdi planda olduğu gibi cemiyet ve devletler planında da vazgeçilemez hasletlerdir.Tarihin hangi dönemine bakarsanız bakın, bütün bu hasletleri ferdi planda ve küresel çapta temsil edenler, bizim milletimizdir.Böylesi "insanlık hasletleri"nin sahibi bir millet, "küresel rüzgar"lara kapılarak zulmü, işgali ve nahak yere insanlık katliamını sürdürenlere yardım ve yataklık edemez.Türk milleti, hiçbir zaman ve zeminde böylesi bir vahşetin ortağı olamaz, yapılamaz. Böyle bir siyaset, "milli bir siyaset" olmaz, Türk milletinin siyaseti olamaz.Bu, medeni bir duruş olamaz.Böyle bir siyaset, Türk milletini harcamaktır, medeniyetimizi harcamaktır, insanlığımızı ve asaletimizi yok etmektir. Dolayısıyla gün, küresel rüzgarlara kapılarak "ecnebilere bizi kullanın" mesajı uçurma günü değildir. Gün, vahşi Batı'nın uydusu veya taşeronu olma günü değildir. Böyle bir siyaset, müflis siyasettir.Böyle bir siyaset milletimizden ve medeniyetimizden uzak bir siyasettir. Böyle bir siyaset, milletimizi dağıtır, vatanımızı böler, devletimizi yok eder.Bugün, insanlığın anasını ağlatanlara ve insanlığa görmedik vahşeti yaşatanlara verebilecek mesajı olan bir millet varsa o da Türk milletidir, o da biziz. Siyaset erbabı, böyle bir milleti vahşetin ortakçısı haline getirirse; insanlık, kurtuluş adresini yitirir, medeniyet kapıları kapanır, dünyanın çivisi tam çıkmış olur.Küresel rüzgara kapılmış bir siyaset, kendi milletinin derdiyle ilgilenmeye ne vakit ne de akıl bulabilir.Milletimiz, aç ve yoksuldur.Milletimiz, işsiz ve aşsızdır.Milletimiz, toprağından kopmuş, kepenkleri kapatmış, makinesini stoplamıştır, eleğini asmıştır. Milletimiz, 25 milyonluk gencimizin geleceğinden endişe etmektedir. Bütün bu vahim gidişat, sosyal patlamalara açıkça davetiye çıkartmaktadır.Vatan satılmaktadır.Milletimizin gönlüne taht kurmuş İslam dinimiz, yozlaştırılmakta; Müslüman mahallesinde kilise evler açtırılarak Haçlılara salyangoz sattırılmaktadır.Etrafımız, stratejik ortaklarımız tarafından ateş çemberine çevrilmiş, Ermeni, Yunan ve sair klasik düşmanlar topraklarımıza yönelik iştahlarını kabartmakta, küresel rüzgarlarla cüretlendirilmektedir.Bu kadar milli ve yerel meseleler dururken, ecnebini aklına teşne olmak, küresel rüzgarlara kapılarak "ecnebilerin gündemlerine taşeronluk" yapmak ne akla, ne mantığa, ne siyasete, ne insanlığa, ne de medeniyete sığar.Türk milleti, dün olduğu gibi, bugün de, yarın da bu "gayr-ı milli rüzgara kapılmış siyaseti" sandığa gömecektir... Tabii, gidişat, şayet sandığa gitme imkanı bırakırsa.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019