Başbakan Erdoğan’ın yeterli yer altı zenginliği olmadığını iddia ettiği Türkiye’de her gün petrol ve doğalgaz fışkırıyor, yeni altın damarları bulunuyor, kömür rezervi haberleri geliyor.
Başka ülkeler kendi tasarruf alanlarında olmayan sahalar da bile hak iddia ederek petrol ve doğalgaz çıkartırken, Türkiye kendi topraklarına ait madenler ve enerji kaynakları konusunda bile üç maymunu oynuyor.
Bunun doğal sonucu olarak da Türkiye hammadde v enerjiye en pahalı bir şekilde ithalatla ulaşabiliyor.
Son haber İstanbul Silivri’den…
Petrol-gaz arama ve üretim şirketi Merty Energy, Silivri yakınlarında Çayırlık-1 kuyusunda 450-500 metre derinlikte ekonomik değeri olan doğalgaz keşfi gerçekleştirdi.
Şirket 2-3 ay içerisinde buradaki iki kurudan doğalgaz üretimi gerçekleştirecek.
Merty Energy CEO’su Ongun Yoldemir, ruhsatlı sahanın tamamında açacakları yeni geliştirme kuyuları ile birlikte toplam doğalgaz rezervinin birkaç milyar metreküpe ulaşabileceğini tahmin ettiklerini söyledi.
Millete ait olan yer altı kaynaklarından birileri oldukça para kazanıyor, millet ise aç, sefil ve borç batağında, en ağır faturalara maruz kalıyor.
Gerçi yerli şirket olduğu için Merty Enerji’nin bulduğu gazı ön plana çıkarıyorlar. Ön plana çıkarılmayan madenlerle ilgili o kadar çok gelişme var ki…
Örnek, daha önceki yazılarımda da aktarmıştım, Namık Kemal Üniversitesi’nde yaşanan doğalgaz trajedisi…
Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde 2002 yılında su kuyusu açmak için çalışma başlatan Devlet Su İşleri (DSİ) tesadüfen bir tür gaza ulaştı. Üniversite yönetimi, kurduğu entegre tesisle gazı üniversitenin ısınma sisteminin tümünde kullanmaya başladı. Ancak kuyu, tüm Trakya’daki petrol arama, işletme ruhsatını elinde bulunduran Amerikan şirketinin devreye girmesiyle kapatıldı.
Üstelik bu gaz 100 metre gibi yüzeye çok yakın bir yerden çıktı.
Dönemin Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman İnci, yaşanan olayı şöyle anlattı: “Konuyla ilgili Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na başvurduk. Çalışmalar sürerken konu yayılınca bizim karşımıza bir şirket çıktı. Önce bu parselin kendilerine ait olduğunu iddia ettiler, ama bölgenin tapusunun bizde olduğunu öğrenince de şirket bize tekliflerde bulundu. ‘Sizin gaz ihtiyacınızı karşılayalım’ dedi. Bizden kuyuyu kapatmamızı istediler ve mahkemeye başvurdular.”
Şirketin bu itirazı üzerine kendilerinin de gazın türünü öğrenmek için TÜBİTAK’a başvurduklarını anlatan İnci, “Çıkan gaz, metan gazı olsaydı, bizim kullanım alanımıza giriyordu. Ama yasal düzenlemelere göre, doğalgaz üzerinde söz hakkımız yoktu. TÜBİTAK bize gazın ne olduğunun ayırt edilemediği yönünde bir rapor gönderdi ve raporun da mahkemelerde kullanılamayacağını bildirdi” diye konuştu.
Eski Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Muhittin Özder, dünyanın hiçbir yerinde 100 metreden doğalgaz çıkmayacağını belirterek “Burada kömür yatakları var, bu çıkan gaz da bataklık gazı denen metan gazıdır” dedi. Bunun metan gazı olması durumunda, üniversitenin bu gazı işleme hakkına sahip olacağını belirten Özder, “Ama karşı taraf bunu doğalgaz sınıfına sokmak için çalıştı” diye konuştu. Petrol Mühendisleri Odası Başkanı Mete Topgüder de mevcut yasalara göre, bir bölgede ruhsat sahibi olan şirketin o bölgedeki yeraltı doğalgaz arama haklarının tümüne sahip olduğunu belirtti.
İşte bu aziz milletin zenginlikleri böyle talan ediliyor.
AKP hükümetinin bağımlı politikaları, bir dönem üç kıtada hüküm süren bu aziz milleti kendi topraklarında “öz vatanında garipsin, öz vatanında parya” noktasına getirdi.
Başka ülkeler kendi tasarruf alanlarında olmayan sahalar da bile hak iddia ederek petrol ve doğalgaz çıkartırken, Türkiye kendi topraklarına ait madenler ve enerji kaynakları konusunda bile üç maymunu oynuyor.
Bunun doğal sonucu olarak da Türkiye hammadde v enerjiye en pahalı bir şekilde ithalatla ulaşabiliyor.
Son haber İstanbul Silivri’den…
Petrol-gaz arama ve üretim şirketi Merty Energy, Silivri yakınlarında Çayırlık-1 kuyusunda 450-500 metre derinlikte ekonomik değeri olan doğalgaz keşfi gerçekleştirdi.
Şirket 2-3 ay içerisinde buradaki iki kurudan doğalgaz üretimi gerçekleştirecek.
Merty Energy CEO’su Ongun Yoldemir, ruhsatlı sahanın tamamında açacakları yeni geliştirme kuyuları ile birlikte toplam doğalgaz rezervinin birkaç milyar metreküpe ulaşabileceğini tahmin ettiklerini söyledi.
Millete ait olan yer altı kaynaklarından birileri oldukça para kazanıyor, millet ise aç, sefil ve borç batağında, en ağır faturalara maruz kalıyor.
Gerçi yerli şirket olduğu için Merty Enerji’nin bulduğu gazı ön plana çıkarıyorlar. Ön plana çıkarılmayan madenlerle ilgili o kadar çok gelişme var ki…
Örnek, daha önceki yazılarımda da aktarmıştım, Namık Kemal Üniversitesi’nde yaşanan doğalgaz trajedisi…
Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde 2002 yılında su kuyusu açmak için çalışma başlatan Devlet Su İşleri (DSİ) tesadüfen bir tür gaza ulaştı. Üniversite yönetimi, kurduğu entegre tesisle gazı üniversitenin ısınma sisteminin tümünde kullanmaya başladı. Ancak kuyu, tüm Trakya’daki petrol arama, işletme ruhsatını elinde bulunduran Amerikan şirketinin devreye girmesiyle kapatıldı.
Üstelik bu gaz 100 metre gibi yüzeye çok yakın bir yerden çıktı.
Dönemin Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman İnci, yaşanan olayı şöyle anlattı: “Konuyla ilgili Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na başvurduk. Çalışmalar sürerken konu yayılınca bizim karşımıza bir şirket çıktı. Önce bu parselin kendilerine ait olduğunu iddia ettiler, ama bölgenin tapusunun bizde olduğunu öğrenince de şirket bize tekliflerde bulundu. ‘Sizin gaz ihtiyacınızı karşılayalım’ dedi. Bizden kuyuyu kapatmamızı istediler ve mahkemeye başvurdular.”
Şirketin bu itirazı üzerine kendilerinin de gazın türünü öğrenmek için TÜBİTAK’a başvurduklarını anlatan İnci, “Çıkan gaz, metan gazı olsaydı, bizim kullanım alanımıza giriyordu. Ama yasal düzenlemelere göre, doğalgaz üzerinde söz hakkımız yoktu. TÜBİTAK bize gazın ne olduğunun ayırt edilemediği yönünde bir rapor gönderdi ve raporun da mahkemelerde kullanılamayacağını bildirdi” diye konuştu.
Eski Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Muhittin Özder, dünyanın hiçbir yerinde 100 metreden doğalgaz çıkmayacağını belirterek “Burada kömür yatakları var, bu çıkan gaz da bataklık gazı denen metan gazıdır” dedi. Bunun metan gazı olması durumunda, üniversitenin bu gazı işleme hakkına sahip olacağını belirten Özder, “Ama karşı taraf bunu doğalgaz sınıfına sokmak için çalıştı” diye konuştu. Petrol Mühendisleri Odası Başkanı Mete Topgüder de mevcut yasalara göre, bir bölgede ruhsat sahibi olan şirketin o bölgedeki yeraltı doğalgaz arama haklarının tümüne sahip olduğunu belirtti.
İşte bu aziz milletin zenginlikleri böyle talan ediliyor.
AKP hükümetinin bağımlı politikaları, bir dönem üç kıtada hüküm süren bu aziz milleti kendi topraklarında “öz vatanında garipsin, öz vatanında parya” noktasına getirdi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- İstanbul'daki tüm riskli binalar yeniden inşa edilebilir! / 26.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025