Birinci dünya savaşı döneminde İngiltere, askeri ve genel ihtiyaçlarını daha çok ABD'den karşılıyordu. Savaş öncesinde Alman rekabeti karşısında iflas eden İngiliz işadamları Amerika'ya göç etmişler, yaptıkları atılım ve çalışmalarla ABD'nin sanayiini güçlendirmişlerdi. ABD'deki İngiliz asıllı iş adamları, anavatanları İngiltere'yi destekleyince, Almanya, Waşington Hükümetni, 10 Nisan 1915'de savaş gereçleri sattığı için protesto eder. Böylece, Amerikan-Alman gerginliğine ilk adım atılır. Ayıca Waşington, Alman Büyük Elçisi Bernsttorff 24 Nisan 1915'de savaşan devletlerin gemilerine binilmemesini ve bilhassa İngiltere'nin Lusitania gemisine de binilmemesi konusunda demeç verir.Amerika'dan gelen, eşya ve 2000 yolcusu ile Lusitania gemisi 7 mayıs 1915 de İrlanda açıklarında Alman Denizaltısı tarafından batırılır. Boğulan 1200 yolcudan 124'ü Amerikan vatandaşıdır. Gemi savaş malzemesi taşımsına rağmen uluslar arası deniz hukuku anlaşmasına aykırı bir davranışı yoktur. Ama bu olay Almanya'nın bütün yansız devletleri ve ABD'yi karşısına alır. Amerikan halkı çok öfkelidir. Amerikan hükümetinin savaş kararı almasını ister.Fakat Wilson 10 mayıs 1915'de Filedelfia konuşmasının sonunda savaş isteklerine karşı şöyle bir açıklamada bulunur: "Amerika dövüşmekten nefret ettiği için değil, ancak barışın dünya üzerinde iyileştirici bir tesir yaptığı, barışın insanlığı yükselttiği ve savaşın bunu yapamadığı için dünyaya barışa bağlı bir ulus örneği vermelidir. Dövüşmeğe tenezzül etmeyecek kadar mağrur bir adam olabilir. Keza başkalarına karşı kuvvet kullanarak haklı olduğunu ispat etmeğe muhtaç olmayacak kadar hakkından emin olan bir ulus da bulunabilir."Barışçı önlemlerle Almanya'yı Uluslar arası Deniz Hukukuna uygun davranışlara çekmeye çalışan Wilson 13 Mayıs 1915'de Almanya'ya bir nota verir: "En son ve anlamlı belirtisi yüzü aşan Amerikan yurttaşının ölümüne sebeb olan İngiliz yolcu gemisi Lusitana'nın batırılması gibi Amerikan yurttaşlarının denizlerdeki haklarını çiğneyen Alman davranışlarından ötürü bu olaylardan doğan ağır durum üzerinde iki hükümetin açık ve tam bir anlaşmaya varmaları gerekir.Şimdiye kadar Alman hükümeti daima insanlıktan ayrılmamış ve uluslar arası hukuka saygı göstermiştir. Buna bakarak onun kendi deniz subaylarına bu kavramlara bu kadar aykırı buyruklar vermiş olduğuna inanmıyoruz. Bu yüzden tam bir açıklıkla ona baş vurup durumu düzeltmesini istiyoruz."28 Mayıs 1915'de Almanya, ABD'nin Lusitania'nın batırılması ile ilgili notasına cevap verir. Almanlar, cevaplarında Lusitania'nın toplarla silahlandırılmış bir yardımcı kruvazör olduğunu savaş gereçleri taşıdığından bir savaş gemisi sayılacağını ileri sürerler.Waşington Hükümeti, Almanya'nın 28 mayıs tarihli notasına 9 mayıs 1915 tarihinde bir nota ile karşılık verir. Bu gibi işlerde, insanlık duygularının öbür her türlü düşünceden üstün sayılması gerektiğini belirterek aşağıdaki esaslarda ayak direr: "Belirli bir deniz bölgesini savaş bölgesi diye ilan etmek ve yansız gemilerin oraya girmemelerini bildirmek hiçbir biçimde Amerikalı gemi sahiplerinin veya meşru işleri için savaşçıların bayrağını taşıyan taşıt gemilerine binen yurttaşlarımızın haklarını ortadan kaldıramaz. Amerika Hükümeti öyle sanıyor ki, Alman Hükümeti de savaşçı olmayan kimseler hayatının kendini savunmayan bir tecim gemisinin zaptı veya batırılması dolayısı ile hukuken ve meşru olarak tehlikeye konulamayacağını, keza batırılacak geminin hangi devlete bağlı olduğunu ve yansız bir bayrak altında savaş kaçağı taşıyıp taşımadığının önceden tahkik edilmesi gerektiğini kabul eder."8 Temmuz 1915 tarihli Alman notasında, Berlin hükümeti daha yumuşak bir ifade ile şöyle karşılık verir: "Almanya insanlık haklarını tanır-İngiliz ablukası hukuka aykırıdır-yansız devlet yurttaşları savaş bölgesi diye bildirilen denizlerden geçerken bundan doğacak tehlikeleri kabul etmiş oluyorlar. Amerikalılar, korunmaları için ayrıca tedbir alınacak yansız gemilerde gidip gelebileceklerdir. Savaşçı devletlere ait dört gemi yalnız yolcu taşımak için ayrılabilir. Bunlar korunacaktır."Amerika bu önlemleri yeterli görmez. Bu nedenle Amerika-Almanya gerginliği devam eder. Bu gerginlik ABD'yi üçlü anlaşma gurubu yanında savaşa zorlayacaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ahmet Oğuz Bahadır / diğer yazıları
- Erzincan ateşkesi ve sonucu / 14.02.2011
- Bolşevik Rusya'nın Ermeni siyaseti / 12.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar - II - / 10.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar / 09.02.2011
- Alman - Gürcü işbirliği ve amaçları / 06.02.2011
- Başkan Wilson'un ince hesapları / 05.02.2011
- Başkan Wilson'un siyasi amaçları / 04.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - II / 03.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - I / 02.02.2011
- Mustafa Kemal'in Almanya seyahati / 01.02.2011
- Bolşevik Rusya'nın Ermeni siyaseti / 12.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar - II - / 10.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar / 09.02.2011
- Alman - Gürcü işbirliği ve amaçları / 06.02.2011
- Başkan Wilson'un ince hesapları / 05.02.2011
- Başkan Wilson'un siyasi amaçları / 04.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - II / 03.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - I / 02.02.2011
- Mustafa Kemal'in Almanya seyahati / 01.02.2011