ABD, klasik stratejisini sürdürüyor, ülkemiz ve bölgemizde rahat durmuyor.
Avrupa, Haçlı hıncıyla üzerimize geliyor. Avrupa Birliği kurumları arka arkaya aleyhimize kararlar alıyor.
Rusya ve Asya cenahının şerrinden de emin değiliz.
İşgalci küresel aktörler, yıllardan beri ülkemize ve bölgemize karşı maşa olarak kullandıkları terör örgütlerini ve hücre yapılanmalarını bahara uyandırıyorlar.
Yeni süreçte devlet ve milletimize karşı ekonomik baskı ve enstrümanlarını konuşturacaklarını anlamak için allame olmaya gerek yok?
Topyekun Türkiye'nin üzerine çullanıyorlar.
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş bey, çeyrek asırdan bu yana ısrarla ülkemize ve bölgemize odaklı tehditlere, bunu savuracak birlik ve beraberliğe dikkat çekiyor. Referandum öncesi de aynı gerçeği hatırlatıyor, diyor ki:
Dünyada, bölgemizde ve ülkemizdeki gelişmeler, millet ve devlet olarak birlik ve beraberliğimizin zaruretini daha bir ehemmiyetli hale getirmektedir.
1983'te de bu konuya dikkat çekiyordu, 1993'te de?
Prof. Dr. Baş, İcmal dergisinin Ağustos 1993 - 120. sayısındaki başyazısında adeta bugünkü tabloyu okuyor. Şöyle diyor:
"Esasen emperyalist güçlerin tesis ettiği materyalizm beyinli Kapitalizm ve Sosyalizm iki sistem temelde farklı değildir.
Her iki sistemin temelleri sakat, varlıkları ütopya ve yalan üzere kurulu? Yalan ve zulüm üzerine kurulu kapitalizmi, propaganda ile şartlandırma, renkli ambalajlarla cazip gösterme gayretlerinin adı: Yeni Dünya Düzeni.
İşin arkasındaki ürkütücü gerçek ise, ABD ve müttefiklerinin dünyayı parselleme ve nüfuz bölgelerine ayırma senaryolarıdır.
Asla unutulmamalıdır ki, yeni dünya düzeni adı altında tezgahlanan senaryoların temelinde rakip olarak görülen İslam'dır. Ve varlıkları bile suç telakki edilen inananlardır.
Türkiye yeni dünya düzeni ve denge arayışı çerçevesinde açık ve potansiyel tehlikelerle karşı karşıyadır.
Uluslararası emperyalist şer güçlerin zihniyet, menfaat ve nüfuz çatışmasında, Türkiye, odak noktasını teşkil etmektedir.
Şer güçlerin hesabı Türkiye'nin bölünüp parçalanması suretiyle zayıflatılmasıdır.
O halde Türkiye'nin ana meselesi nedir, diye sorulsa; bizce baş mesele, "Birlik ve Beraberlik Meselesi"dir.
Her şey buna bağlıdır: Huzur, sukûn, barış, kardeşlik, çalışma, güçlenme vs?
Türkiye'nin birlik-bütünlüğünü tesis etmek için, öncelikle provokasyonlara alet olmadan ve dış şer güçlerin oyunlarına gelmeden iç barışı korumak şarttır.
Evveliyetle insan hakları bir slogan halinde askıda olmaktan kurtarılmalıdır.
Başta enflasyon ve işsizlik olmak üzere bütün ekonomik sorunlara milli bir kalkınma modeliyle çözüm getirilmelidir."
Prof. Dr. Baş'ın 25 sene önceden önümüze koyduğu bu tablo ve çözümden gayrı, bugün bir başka aklı olan var mı?
Ki, Sayın Baş, ölü Sosyalizmin ve ahtapotun kolları gibi âlemi sarmış Kapitalizm sömürülerinden insanlığı ve milletimizi kurtaracak Milli Ekonomi Modeli'ni 2005'ten itibaren dünyanın önüne koymuştur. Dünya nüfusunun 4 milyarlık kesimi bu modelden istifade ettiği nispette ayakta kalmış, şahlanmış ve dünya tek kutuplu olmaktan çıkmıştır.
Prof. Dr. Baş, ezber bozan ve sömürgeci batılların gözünü çıkartan hak ve hesap adamıdır. Dünya buna şahittir.
ABD, AB ve doğu-batı topyekun Haçlı dünyasının tüm güçleriyle üzerimize geldiği şu süreçte devlet-millet hep birlikte görmemiz ve sarılmamız gereken adres budur.
Türkiye, iktidar nimetlerinden nemalandığı kadar amigoluğa soyunup güya ortalığa velvele salan müflis aydın takımının aklı yahut alim geçinenlerin provokatif -kof yorumlarıyla bu badireyi atlatamaz.
İktidar, bu müflis tüccarlara ne kadar pirim verirse, o kadar batarız, emperyalist güçlerin işini o kadar kolaylaştırmış oluruz.
Devlet ve millet öyle bir borca ve kaosa sürüklenir ki, değil beş-on büyük şirket ve en zengin yeraltı kaynaklarımızı, Türkiye'nin tamamını Varlık Fonu'na devretsek, ülkemizi yine kurtaramayız.
Gün hesap, kitap, tecrübe, akıl, basiret, hikmet, gayret ve birlik gündür.
Avrupa, Haçlı hıncıyla üzerimize geliyor. Avrupa Birliği kurumları arka arkaya aleyhimize kararlar alıyor.
Rusya ve Asya cenahının şerrinden de emin değiliz.
İşgalci küresel aktörler, yıllardan beri ülkemize ve bölgemize karşı maşa olarak kullandıkları terör örgütlerini ve hücre yapılanmalarını bahara uyandırıyorlar.
Yeni süreçte devlet ve milletimize karşı ekonomik baskı ve enstrümanlarını konuşturacaklarını anlamak için allame olmaya gerek yok?
Topyekun Türkiye'nin üzerine çullanıyorlar.
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş bey, çeyrek asırdan bu yana ısrarla ülkemize ve bölgemize odaklı tehditlere, bunu savuracak birlik ve beraberliğe dikkat çekiyor. Referandum öncesi de aynı gerçeği hatırlatıyor, diyor ki:
Dünyada, bölgemizde ve ülkemizdeki gelişmeler, millet ve devlet olarak birlik ve beraberliğimizin zaruretini daha bir ehemmiyetli hale getirmektedir.
1983'te de bu konuya dikkat çekiyordu, 1993'te de?
Prof. Dr. Baş, İcmal dergisinin Ağustos 1993 - 120. sayısındaki başyazısında adeta bugünkü tabloyu okuyor. Şöyle diyor:
"Esasen emperyalist güçlerin tesis ettiği materyalizm beyinli Kapitalizm ve Sosyalizm iki sistem temelde farklı değildir.
Her iki sistemin temelleri sakat, varlıkları ütopya ve yalan üzere kurulu? Yalan ve zulüm üzerine kurulu kapitalizmi, propaganda ile şartlandırma, renkli ambalajlarla cazip gösterme gayretlerinin adı: Yeni Dünya Düzeni.
İşin arkasındaki ürkütücü gerçek ise, ABD ve müttefiklerinin dünyayı parselleme ve nüfuz bölgelerine ayırma senaryolarıdır.
Asla unutulmamalıdır ki, yeni dünya düzeni adı altında tezgahlanan senaryoların temelinde rakip olarak görülen İslam'dır. Ve varlıkları bile suç telakki edilen inananlardır.
Türkiye yeni dünya düzeni ve denge arayışı çerçevesinde açık ve potansiyel tehlikelerle karşı karşıyadır.
Uluslararası emperyalist şer güçlerin zihniyet, menfaat ve nüfuz çatışmasında, Türkiye, odak noktasını teşkil etmektedir.
Şer güçlerin hesabı Türkiye'nin bölünüp parçalanması suretiyle zayıflatılmasıdır.
O halde Türkiye'nin ana meselesi nedir, diye sorulsa; bizce baş mesele, "Birlik ve Beraberlik Meselesi"dir.
Her şey buna bağlıdır: Huzur, sukûn, barış, kardeşlik, çalışma, güçlenme vs?
Türkiye'nin birlik-bütünlüğünü tesis etmek için, öncelikle provokasyonlara alet olmadan ve dış şer güçlerin oyunlarına gelmeden iç barışı korumak şarttır.
Evveliyetle insan hakları bir slogan halinde askıda olmaktan kurtarılmalıdır.
Başta enflasyon ve işsizlik olmak üzere bütün ekonomik sorunlara milli bir kalkınma modeliyle çözüm getirilmelidir."
Prof. Dr. Baş'ın 25 sene önceden önümüze koyduğu bu tablo ve çözümden gayrı, bugün bir başka aklı olan var mı?
Ki, Sayın Baş, ölü Sosyalizmin ve ahtapotun kolları gibi âlemi sarmış Kapitalizm sömürülerinden insanlığı ve milletimizi kurtaracak Milli Ekonomi Modeli'ni 2005'ten itibaren dünyanın önüne koymuştur. Dünya nüfusunun 4 milyarlık kesimi bu modelden istifade ettiği nispette ayakta kalmış, şahlanmış ve dünya tek kutuplu olmaktan çıkmıştır.
Prof. Dr. Baş, ezber bozan ve sömürgeci batılların gözünü çıkartan hak ve hesap adamıdır. Dünya buna şahittir.
ABD, AB ve doğu-batı topyekun Haçlı dünyasının tüm güçleriyle üzerimize geldiği şu süreçte devlet-millet hep birlikte görmemiz ve sarılmamız gereken adres budur.
Türkiye, iktidar nimetlerinden nemalandığı kadar amigoluğa soyunup güya ortalığa velvele salan müflis aydın takımının aklı yahut alim geçinenlerin provokatif -kof yorumlarıyla bu badireyi atlatamaz.
İktidar, bu müflis tüccarlara ne kadar pirim verirse, o kadar batarız, emperyalist güçlerin işini o kadar kolaylaştırmış oluruz.
Devlet ve millet öyle bir borca ve kaosa sürüklenir ki, değil beş-on büyük şirket ve en zengin yeraltı kaynaklarımızı, Türkiye'nin tamamını Varlık Fonu'na devretsek, ülkemizi yine kurtaramayız.
Gün hesap, kitap, tecrübe, akıl, basiret, hikmet, gayret ve birlik gündür.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019