Nüfusunun yüzde 34'ü tarım kesiminden oluşan bir ülkede, tarım köylüsünü üzecek adımlar atmak, özellikle yaklaşan seçimler öncesi büyük bir cesaret ister -buna cesaret denir mi bilinmez ama- ve Sayın Başbakan bunu başarıyor.Sayın Başbakan'ın çaya, fındığa, pamuğa, buğdaya maliyetlerin altında fiyatlar vermesi yetmiyormuş gibi, şimdi de köylü, kuraklık sebebiyle ertelenecek olan borçlarına yüzde 7'lik bir faiz şokuyla karşılaştı.Kuraklık sebebiyle mahsulü tarlada kalan çiftçiler için Başbakan Erdoğan "Borçlarınızı erteliyoruz ama % 7 faiz alacağız" açıklamasını yaptı.Köylü, "vurun abalıya" misali her taraftan darbe yiyor. Kuraklık zaten çiftçinin belini bükmüştü, ürünü perişan olmuştu, çiftçi ciddi bir darbe yemişti, bunun acısını atlatamadan şimdi de hükümetin belirlediği "borçları erteleme faizi"yle karşılaştı.Peki, kuraklığın nedeni köylü mü? Kuraklık köylünün hatası mı? Niçin fatura köylüye kesiliyor? Böyle hassas bir konuda tefecilik mantığına bürünmek siyasilerimize hiç yakışıyor mu?Eğer bütün faturalar millete kesilecekse, devletin ve icradan sorumlu olan hükümetlerin görevi ne?Devlet zor zamanında vatandaşının yanında olmayacaksa, ne zaman olacak? Bütün bunlar kapitalist ekonominin "küçültülmüş devlet" anlayışının bir ürünü.Küçültülmüş ve ecnebilerden aldığı borçla geçimini sağlayan bir ülkenin, vatandaşının zor zamanında yanında olması mümkün mü?Bu anlayışa sahip siyasiler "devleti küçültelim" diye diye devleti, milletin vergisine ve de yabancıların faizli paralarına muhtaç hale getirdi.Halbuki bizim kültürümüzde, anlayışımızda devlet babadır, güçlüdür.Devlet sürekli vatandaşının yanında olmalıdır.Devlet veren el olmalı, vatandaşının üç kuruş sermayesine göz dikmemelidir.Faizle aldığı borçları ödemek için vatandaşına tefecilik yapmamalıdır.Kuraklıkla zaten insanımız mağdurdur, bir tekme de devlet atmamalıdır.Böyle bir baba devlet anlayışı, ancak milli bir modelle mümkündür.Bir siyasinin hem IMF ile devam edeceğim demesi, hem de güçlü bir devlet anlayışı ortaya koyması mümkün değildir.Bu sebeple seçime giren partiler arasında güçlü devlet, baba devlet anlayışını oturtabilecek bir tek siyasi hareket vardır: Bağımsız Türkiye Partisi (BTP)Çünkü BTP'nin dünyaca ünlü Milli Ekonomi Modeli vardır.BTP neyi nasıl yapacağını milli bir modelle ortaya koymuştur ve yerli-yabancı yüzlerce bilim adamı bunun uygulanabilir olduğunu vurgulamıştır.Milli Ekonomi Modeli'nde projeleri hayata geçirmek için gerekli olan kaynak kendi paramız, kendi madenlerimiz, kendi emeğimiz, milli üretim ve de milletimizin tüketimidir, vergi ise en son seçenektir.Faizli yabancı paralarla, ithal akıllarla ekonomiyi ancak iflasa götürürsünüz. Bu her sahada egemenliğimizin devri anlamına gelir. Bu sebeple BTP, "IMF, AB ve ABD tavsiyelerine artık son" demektedir.BTP, Milli Ekonomi Modeli ile tarım köylüsünün sürekli yanındadır.Bakın BTP tarım konusunda neleri taahhüt ediyor:* Tarımda tahditlere son verilecek.* Çiftçimize, üretecekleri ürünlerin bedelinin yarısı sezon başlamadan 6 ay önce avans olarak verilecek. Diğer yarı bedeli de ürün teslimatında peşin yapılacak. * BTP iktidarında tarım ürünlerinin taban fiyatlarını, bizzat onu yetiştiren çiftçimizin kendisi ve ilgili kooperatifler belirleyecek. * Ürünün alımı, devlet garantisi altında olacaktır; çiftçimiz, "ürünümü nasıl satacağım, nasıl pazarlayacağım" diye bir endişeye düşmeyecektir. * Çiftçimizin hem kendisi, hem de toprağı ve yetiştirdiği ürün, kuraklık, don, sel, gibi felaketlere karşı hiçbir kuruş ödemeden bizzat devlet tarafından sigortalanacaktır."Bu ve benzeri projeleri BTP, bizzat Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın imzasıyla taahhüt etmektedir.Dikkat edin vaatten, sözden bahsetmiyorum, imzalı, hukuki taahhütnameden bahsediyorum.Tabii taklitlerinden sakınmayı da lütfen ihmal etmeyin. Ortalığı sulandırmak ve de bulandırmak isteyen, ABD patentli, çalmada mahir bir takım hırsızlığı meslek edinmişler çıkabilir. Normaldir, kimse tenekenin taklidini yapmaz, doğal olarak altının, elmasın taklidi yapılır.Projelerden son maddede ifade ettiğimiz, çiftçinin ve ürünün her türlü doğal afete karşı devlet tarafından hiçbir bedel ödenmeksizin sigortalanması, son yaşadığımız kuraklık problemini tamamen çözmektedir.BTP, kuraklık felaketinin zararını üstlenmekte, zarar gören çiftçisini rahatlatmaktadır.Tekrar hatırlatalım, IMF kafasıyla bu olmaz, bunu hayata geçirmek ancak Milli Ekonomi Modeli ile mümkündür.Yaklaşan seçimler öncesi kimse sizi kandırmasın.Vatandaşına her halinde sahip çıkan, onu yalnız bırakmayan güçlü bir Türkiye için gelin, "bu sefer Haydar Baş", "bu sefer BTP" diyelim.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- İstanbul'daki tüm riskli binalar yeniden inşa edilebilir! / 26.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025