Diğer ülkeler için politik ve iktisadi hayatta tesadüflerin bir nebze olsun rolü olabilir. Ama tarihin en çok el değiştiren topraklarında bin yıllık bir geçmişi olan bu milletin şimdiye kadarki en kapsamlı kuşatmayı yaşadığı bu günlerde hiç kimse ülkemizdeki olayları tesadüf diyerek açıklayamaz. Hele hele alınan talimatların ev ödevi hassasiyetiyle günlük yapılıp yıldızlı pekiyi beklenen bir siyasi zeminde. Buna en basit kanun değişiklikleri ve vergi indirimleri de dahil. Geçtiğimiz hafta sonu İstanbul'da yapılan Uluslararası Milli Ekonomi Modeli Kongresi kamuoyunda bir deprem etkisi yaptı. Güçlü artçı şokları halen devam etmekte. Kongreyi televizyondan canlı olarak takip eden milyonlarca insan bu organizasyonu konuşmaya tartışmaya başladı. Doktorundan çiftçisine, işçisinden profesörüne kadar herkes Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'nden öğrenebildikleri detayları, dünyanın dört bir yanından gelen akademisyenlerin bu eser karşısında şapka çıkarıp modeli ve mimarını nasıl sahiplendiğini anlatıyordu birbirine. İşte içi boş dışı cafcaflı vergi indirimi yumurtası tamda bu zaman çıkarıldı piyasaya. Gelelim indirimin içeriğine. Kurumlar Vergisi Oranı'nı % 30'dan % 20'ye çekmeyi öngören bu hamlenin tüketiciye bir fayda sağlayacağını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Çünkü dar gelirliyi ilgilendiren dolaylı vergilerde tık yok. Toplam vergi gelirleri içinde Kurumlar Vergisi'nin payı yaklaşık %10 civarında. Yani bu indirim toplam vergi gelirlerinin %10'u üzerinden yapılacak bir indirim. Şaşalı sunumuna rağmen %10'luk indirim sebebiyle katlanılacak vergi geliri kaybı yalnızca 3 milyar YTL. Dağ fare bile doğurmayacak.Vergi gelirlerinin %70'e yakın önemli bir kısmını oluşturan dolaylı vergiler konusunda bir gelişme bekledim, boşuna beklemişim. Benzinden gıdaya kadar her alanda vatandaşın belini büken dolaylı vergiler önümüzdeki aylarda daha da acımasız olacak. Yeni bütçe ile ilgili basına yansıyan verilerde, vergi gelirlerinde 10 - 15 milyar YTL vergi artışı beklenmesinden çıkarıyoruz bu sonucu. Elbette bu tür zam haberleri bir seferde geçilip unutturulmaya çalışılacak.Diğer taraftan, eğer hükümet % 30'luk oran üzerinden vergi gelirlerini toplamaya, kayıt dışını kayıt altına almaya muvaffak olsaydı bu indirime teşebbüs etmeyecekti. Bu konu uzun süredir tartışılmasına rağmen hükümet iktidarının dördüncü yılını bekledi. Neden? Çünkü sinekten bu oran üzerinden yağ çıkarma çalışmalarının hiçbiri sonuç vermedi. Şimdi %20'lik oran üzerinden vergi kaçağını ve kayıt dışı problemini halletmeye çalışacaklar. Bir de dışarıya kaçan yerli sermayeyi geri döndürebilmeyi amaçlıyorlar. Ama yaptığı her icraatta demoklesin kılıcını yerli sanayicinin boynundan indirmeyen bir iktidarın bu konuda ikna edici olabileceğini sanmıyorum. Vatandaşı düşünüyor olmanın emaresi, uğraşıp sonuç alamadığı icraatlardan vazgeçtiğini bayram varmış gibi reklam etmekten değil, dolaylı vergilerdeki indirimlerden geçiyor. Sıradan bir vergi oranı değişikliğiyle Milli Ekonomi Modeli Kongresinin toplumdaki etkisini göğüsleme çabası geçersiz bir çaba. Bir tarafta çağ değiştirecek önemde bir kurtuluş kapısı, diğer tarafta alınan talimatlardaki konjonktürel balans ayarı.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Serdar Peker / diğer yazıları
- Domuz jeltini / 09.07.2012
- Dış ticaret ve futbol endüstrisi / 20.06.2012
- Tüketim kabiliyeti / 03.06.2012
- 21. yüzyıl ve paranın hürriyeti / 25.04.2012
- 21. yüzyıl ve paranın işlevi / 12.04.2012
- Belirleyici olan kabullerdir / 06.03.2012
- MEM presi altında kapitalizm / 18.02.2012
- Ekonomide belirlilik / 23.04.2010
- Reel faiz gerçekten reel mi? / 19.10.2007
- Dolardan Kaçışın Akıbeti / 04.10.2007
- Dış ticaret ve futbol endüstrisi / 20.06.2012
- Tüketim kabiliyeti / 03.06.2012
- 21. yüzyıl ve paranın hürriyeti / 25.04.2012
- 21. yüzyıl ve paranın işlevi / 12.04.2012
- Belirleyici olan kabullerdir / 06.03.2012
- MEM presi altında kapitalizm / 18.02.2012
- Ekonomide belirlilik / 23.04.2010
- Reel faiz gerçekten reel mi? / 19.10.2007
- Dolardan Kaçışın Akıbeti / 04.10.2007