KKTC seçim sonuçları

KKTC seçim sonuçları ve Saddam'ın ortaya çıkartılması konusunda pek çok tahliller yapıldı, yapılacak.

Kimlik kompleksiyle ma'lul kimi Türk aydınları ve politikacılarının AB veABD gözlükleriyle bütün bu gelişmeleri seyrederek yorumlar yapmaları kadardaha vahim ne olabilir?

Bu zor sorunun cevabıyla kıvranırken akl-ı selim bir ses, milli bir duruş, makul bire tahlil yine BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'tan geldi.

Meltem TV'deki Haftanın Sohbeti programını Çorum'da Murat Erman kardeşimizin evinde takip ettik. Kıbrıs seçimleri ve Saddam'ın ortaya çıkartılmasının bizim içim ne anlam ifade ettiğini, ne anlam ifade etmesi gerektiğini birkez daha gördük.

Prof. Dr. Baş'ın tespit ve tahlilleri, açık ve net? Milli bir ufuk sundu.

KKTC'de milli duruşun sahibi, bağımsızlık davasının önderi Denktaş ve taraftarlarının aldıkları sonuç mutlak bir zaferdir.

Dünyaya karşı kazanılmış bir neticedir.

AB, tüm para ve ajan kaynaklarıyla "Denktaş çizgisi"ne karşı seçime müdahil oldu. ABD, tüm gücüyle Denktaş'a karşı seçime müdahil oldu. AB ve ABD'nin dümen suyuna gitmekten başka yol bilmeyen AKP hükümetinin "tarafsız taraf" politikası ise, "hakikatte Denktaş'a karşı" Annancılardan yana, muhaliflerden yana oldu.

AB'nin ve tüm AB'cilerin "işgalci" olarak tanımladıkları zinde güçler de maalesef "AB ve ABD karşısında görünmemek" pahasına "Denktaş'tan yana lakin çelik-çomak oynar vaziyette"ydi.

Böylesi bir cephe karşısında direnmek kolay değildir. Oldukça zordur.

Denktaş ve ekibi işte bu zoru başardı.

Denktaş'ın bileğini bükemediler. Tüm dünyanın yüklenmesine rağmen?

1 Mayıs'a kadar Anan planı çerçevesinde Kıbrıs meselesinin halledileceğini taahhüd ve deklare eden AKP hükümeti, Denktaş'ın seçimle bükülemeyen bileğinin Ankara'nın ağırlığıyla büküleceğinin sinyalini veriyor.

Dananın kuyruğunu seçimde kopartamayanlar, 2004 Mayıs'ına kadar Ankara'da kopartacaklar... Yeni hesap bu. Yeni strateji bu.

Direnç göstermek yok.

BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Baş, tam bu noktada tarihi bir hatırlatma yapıyor: KKTC, Türkiye'nin en önemli direnç noktası. KKTC'yi kaptıran Türkiye, yarın Güneydoğu'sunu, Karadeniz'ini kaptırır. Baksanıza AB, raporlarına ilk defa "Güneydoğu meselesi"ni de ekleyiverdi. Dolayısıyla Türkiye, KKTC'den vazgeçemez. Prof. Dr. Baş, 29 sene önce banyolarda topluca boğulan, evlerinin bahçelerinde üçer-beşer avlanan Kıbrıs Türkünün bugün, kendisini avlayan bu Rumların kucağına nasıl itildiğinin, nasıl bu vahim noktaya gelindiğinin de tarihi bir tahlilini yaptı. Kendi değerlerini, kendi kimliğini, kendi dinini koruyamayan bir neslin, nereden nereye savrulabileceğinin KKTC'de görülmesi gerektiğine dikkat çekti.

KKTC'de bu gerçek karşımızda durduğu gibi, Türkiye'miz için de bu gerçek karşımızda durmaktadır. Daha 70-80 sene önce topraklarımızı işgal edenler, Kahraman Maraş'ımızı, Gazi Antep'imizi, İzmir'imizi, İstanbul'umuzu ve tüm vatan sathımızı işgal edenlerle AB'ye üyelik namıyla güya bir ve beraber olmaya can atmıyor muyuz bugün?

O halde bugün Amerikancı, AB'ci gözlükle, mandacı gözlükle, Rum gözlükleriyle ne KKTC'yi ne de Türkiye'mizi seyretme veya tahlil etme lüksümüz var. Zira bu gözlüklerin bizi sürükleyeceği nokta bizim hayrımıza olan durak değil.

Büyük Türk Milleti, kendine takılmak istenen bu at gözlüklerini bir kenara fırlatıp, hem bölgesinde, hem ülkesinde, hem de KKTC'de hakikatı bizzat görme mecburiyetindedir.

Bu bağlamda BTP Genel Başkanı büyük bir şanstır.

Görene? Köre ne?

Saddam meselesine de, Tokat Karacaören'den veya Ordu Aybastı'dan bilişim imkanlarımız elverirse devam edelim inşaalah.