Nefis tezkiyesi olmayan veya cihadı ekber'de başarılı olmayanların kişilere ve olaylara bakış şekilleri değişir. Örneğin, hayır ve şerri ele alalım. Hayır ve güzel bir işi insanın sevmediği, nefret ettiği birisi yaparsa ve aynı hayrı insanın bir dostu akrabası yaparsa, nefsini tezkiye etmeyenler her iki kişinin yaptığı hayra aynı mesafede bakmazlar. Böyle birisi dost ve akrabasının yaptığı hayır işi anlata anlata bitiremez ve göklere çıkarır. Ama sevmediği birisi tarafından yapılan aynı hayır işi eleştirir, küçümser ve onun noksanlıklarını bulmak için irdeler durur.
Bunun tersi de böyledir. Böyle birisi sevdiklerinin ayıplarının üstünü örter ama aynı günahı yapan sevmediği birisinin kötü işini büyültür, her oturduğu kalktığı yerde onun hata ve günahını konuşur durur. Bunun sebebi nefis terbiyesinin olmamasıdır. Böyle birisi nefsini tezkiye ve terbiye etmiş olsaydı, sevdiğinin yaptığı hayır işle sevmediğinin yaptığı hayır işe aynı mesafede bakardı.
Aynı şekilde sevdiği birisinin yaptığı kötü işle sevmediğinin yaptığı kötü işe bir gözle bakardı. Bunların başlıca sebebi insanın nefsini tezkiye etmemesinden kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla insanın rızvana ulaşabilmesi için bunları öğrenmesi, amel edip dikkat etmesi gerekir.
Ariflerden birisine şöyle sordular: "Dünya ile cennetin arasındaki mesafe ne kadardır?"
Arif şöyle cevap verdi: "Dünyadan cennetin arasındaki mesafe çok yakındır. İnsan ile cennetin arasındaki mesafe sadece iki adımdır. Birinci adımını nefsinin, heva ve hevesinin üzerine bırakacaksın ikinci adımını ise cennetin ortasına bırakacaksın. Bu iki adımında atılması için cihad-ı ekber'in yapılması şarttır."
İnsanda bulunan iki boyuttan, bazen maddi boyut manevi ve ruhani boyuta galip gelir. Bazen de manevi ve ruhani boyut maddi boyuta galip gelir. Her insanda his ve duygular vardır. Bu duygular ve hisler çok çabuk hararetlenir ve harekete geçer. Bu duygular ve hisler aklın kontrolü altında olmalıdır. Aksine bu duygular ve hisler aklı ezer ve devre dışı bırakır.
Maddi boyutun manevi boyuta veya manevi boyutun maddi boyuta galip gelmesinde veraset (kalıtım) kanunu, çevre, beslenme ve eğitim kanunlarının çok etkileri vardır. İnsan bu alanlarda genellikle tefekkürle hedefe ilerler.
Hz. İmam Ali (a.s) şöyle buyuruyor: "Nerden geldiğini, nerde olduğunu ve nereye gideceğini bilen insana Allah rahmet etsin." Nefis ve maddi boyutunu akli boyuta galip getiren insan ne için yaratıldığını, hangi hedefler ve gayeler için yaratıldığını tefekkür etmelidir. Zira cihadı ekber de tefekkür olmaz ise insan başarılı olamaz. Çünkü akıl insana verilen en büyük nimetlerden bir tanesidir. Aklı olan bir insan, aklı olduğu halde tefekkür etmiyor ve akıl cevherinden yararlanmıyorsa böyle birisi sonunda hayvan derecesine düşer.
Bunun tersi de böyledir. Böyle birisi sevdiklerinin ayıplarının üstünü örter ama aynı günahı yapan sevmediği birisinin kötü işini büyültür, her oturduğu kalktığı yerde onun hata ve günahını konuşur durur. Bunun sebebi nefis terbiyesinin olmamasıdır. Böyle birisi nefsini tezkiye ve terbiye etmiş olsaydı, sevdiğinin yaptığı hayır işle sevmediğinin yaptığı hayır işe aynı mesafede bakardı.
Aynı şekilde sevdiği birisinin yaptığı kötü işle sevmediğinin yaptığı kötü işe bir gözle bakardı. Bunların başlıca sebebi insanın nefsini tezkiye etmemesinden kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla insanın rızvana ulaşabilmesi için bunları öğrenmesi, amel edip dikkat etmesi gerekir.
Ariflerden birisine şöyle sordular: "Dünya ile cennetin arasındaki mesafe ne kadardır?"
Arif şöyle cevap verdi: "Dünyadan cennetin arasındaki mesafe çok yakındır. İnsan ile cennetin arasındaki mesafe sadece iki adımdır. Birinci adımını nefsinin, heva ve hevesinin üzerine bırakacaksın ikinci adımını ise cennetin ortasına bırakacaksın. Bu iki adımında atılması için cihad-ı ekber'in yapılması şarttır."
İnsanda bulunan iki boyuttan, bazen maddi boyut manevi ve ruhani boyuta galip gelir. Bazen de manevi ve ruhani boyut maddi boyuta galip gelir. Her insanda his ve duygular vardır. Bu duygular ve hisler çok çabuk hararetlenir ve harekete geçer. Bu duygular ve hisler aklın kontrolü altında olmalıdır. Aksine bu duygular ve hisler aklı ezer ve devre dışı bırakır.
Maddi boyutun manevi boyuta veya manevi boyutun maddi boyuta galip gelmesinde veraset (kalıtım) kanunu, çevre, beslenme ve eğitim kanunlarının çok etkileri vardır. İnsan bu alanlarda genellikle tefekkürle hedefe ilerler.
Hz. İmam Ali (a.s) şöyle buyuruyor: "Nerden geldiğini, nerde olduğunu ve nereye gideceğini bilen insana Allah rahmet etsin." Nefis ve maddi boyutunu akli boyuta galip getiren insan ne için yaratıldığını, hangi hedefler ve gayeler için yaratıldığını tefekkür etmelidir. Zira cihadı ekber de tefekkür olmaz ise insan başarılı olamaz. Çünkü akıl insana verilen en büyük nimetlerden bir tanesidir. Aklı olan bir insan, aklı olduğu halde tefekkür etmiyor ve akıl cevherinden yararlanmıyorsa böyle birisi sonunda hayvan derecesine düşer.
Mehdi Aksu / diğer yazıları
- Eleştiri nedir ve nasıl olmalıdır? / 03.12.2012
- Maruf’a davet terk edilince değerler yozlaşır / 02.12.2012
- Hayırlı ümmetin önemli özelliği / 28.11.2012
- Marufa davet etmenin yöntemleri / 27.11.2012
- Marufa emretme ve münkerden nehyetme / 25.11.2012
- Bu mudur Ehl-i Beyt sevgisi / 22.11.2012
- İmam Hüseyin ve sünnet kavramı / 21.11.2012
- Muharrem aylarında genelde konuşulmayanlar / 20.11.2012
- İmam Hüseyin’i anlayabildik mi? / 19.11.2012
- Sönmeyen ebedi aşkın Hüseyin / 17.11.2012
- Maruf’a davet terk edilince değerler yozlaşır / 02.12.2012
- Hayırlı ümmetin önemli özelliği / 28.11.2012
- Marufa davet etmenin yöntemleri / 27.11.2012
- Marufa emretme ve münkerden nehyetme / 25.11.2012
- Bu mudur Ehl-i Beyt sevgisi / 22.11.2012
- İmam Hüseyin ve sünnet kavramı / 21.11.2012
- Muharrem aylarında genelde konuşulmayanlar / 20.11.2012
- İmam Hüseyin’i anlayabildik mi? / 19.11.2012
- Sönmeyen ebedi aşkın Hüseyin / 17.11.2012