Kıran kırana derbi

Fenerbahçe Beşiktaş derbisi öncesindeki maç yazımızda hakem tercihinin gündem olması sebebiyle gerginliğin olabileceğinden bahsetmiştik. Maalesef tam da böyle oldu. Her iki takım da hakemden şikayetçi oldu.

Maça ciddi etki ettiği için önce hakemden başlayalım: Maçın hakemi aslında maça iyi başlamıştı ancak Beşiktaş'ın attığı 2. gol öncesi Cisse'ye yapılan faulü görememesi büyük hata oldu. Hadi hakem göremedi ya da süzemedi diyelim, VAR bunu mutlaka uyararak golü iptal etmeliydi. Bu ciddi hata maçın skoruna etki etti.

Hakemin verdiği kartlar genel olarak doğruyken maçın 77. dakikasında Mert Hakan'a göstermesi gereken 2. sarıdan kırmızı kartı göstermemesi ve maçın son dakikalarında Josef'in rakibini sakatlamaya yönelik hareketine direkt kırmızı kart vermemesi çok yanlıştı.

Son dakikalarda verilen penaltı yeni kurallara göre penaltı ama ülkemizde yeni moda olan bir akım var; kural penaltı ama ben vermem. Bu tür açıklamaları ekran önündeki insanlar sıkça yapınca kamuoyu kurala göre değil bu yorumlara göre olaya bakıyor ve maalesef etkilenerek olayları doğru yorumlayamıyor. Yorumcuların bu hastalıkları için şifa diliyoruz.

Gelelim oyuna. Fenerbahçe maça iyi başlayıp pozisyon da bulmaya başlamışken Lemos'un Kibar Feyzo'yu kıskandıracak nahifliği sebebiyle kalesine gelen ilk şutta golü yedi. Herkes Fenerbahçe'nin tepki verecek baskıyı ortaya koymasını beklerken tartışmalı 2. gol geldi.

Beşiktaş'ın defans hattında sıkıntı beklenirken Fenerbahçe'nin defansında bu sıkıntıların yaşanması kuşkusuz Erol Hoca'nın defans hattındaki yanlış tercihlerinin faturasıydı.

Derbi havasını çok iyi bilen ve haftalardır Tisserand ile uyum sağlamaya çalışan Serdar'ın sakatlığı yokken kesilmesinin bedeli çok ağır oldu. Maçın başlarında Beşiktaş'ın 2 farkla öne geçmesi Fenerbahçe'nin dağılmasına sebep oldu. Fenerbahçe'nin dağılmasını çok iyi kullanan Beşiktaş da maçın hakimi oldu.

Fenerbahçe gibi bir takım şartlar ne olursa olsun bu kadar dağılıp oyundan kopmamalıdır. İki sezon önce kadro kalitesi daha kötü olan Fenerbahçe'nin deplasmanda Beşiktaş maçını 3-0'dan 3-3'e getirdiğini hatırlayalım.

Oyun disiplininden kopmadan mücadeleyi bırakmaz büyük takım. Skor ne olursa olsun mücadeleyi bırakmayan takımı, yenilse de yense de taraftar ve kamuoyu takdir edip alkışlar. Fenerbahçe derbide büyük takım refleksi gösteremediği için kaybetti.

Beşiktaş ise kaleyi bulan 2 şutunun da gol olmasının verdiği rahatlıkla ve Sergen Hoca'nın taktiksel başarısıyla Fenerbahçe'yi ezdi. 10 kişilik bir takımın deplasmanda 11 kişilik rakibine 2 gol atması küçümsenecek bir şey değildir.

Beşiktaş defans hattı zayıf olmasına rağmen orta sahada çok diri kalarak geçiş oyununu çok başarılı oynadı ve defansının defosunu orta saha gücüyle kapattı. Bir de üstüne 10 kişi kalmış olmanın dezavantajını 40 dakika boyunca hiç yaşamadı.

Beşiktaş'ın agresifliği, motivasyon seviyesinin yüksekliği maça hem fiziksel hem mental olarak daha hazır olduğunu gösterdi. Sergen Hoca'nın taktiksel başarısı da zaferi getirdi.

Fenerbahçe ise 2 gol yiyerek şoka uğradı ancak 10 kişi kalmış rakibinden 2 acemice gol yemesinin izahı mümkün olamaz. Beşiktaş'ın defans hattında sorun var derken Fenerbahçe'nin bu sorunu ortaya çıkaracak oyundan çok uzak olması, bir oyun planının olmaması, elindeki tek gerçek santrafor Cisse'nin oyundan alınması gibi faktörler mağlubiyeti Erol Hoca'ya yazar.

Kaleci dezavantajı olan Beşiktaş'a karşı şutör oyuncuları çok olan Fenerbahçe uzaktan şut denemesi de nerdeyse hiç yapmadı. Fenerbahçe agresiflik düzeyi zayıf ve mental olarak maça hazır değildi.

Türkiye'de motivasyonun, maçlara mental olarak tam hazır olmanın maçlara ne kadar etki ettiği asla göz ardı edilmemelidir. Önemli maçlarda mental eksikliklerin, motivasyon kaybının oyuncu eksikliklerinden daha önemli olduğu bu maçla bir kez daha ortaya çıkmış oldu.