Atatürk’ün hazırlattığı hutbeler
“Mutaffifin, 1-6: ‘İnsanlardan, alırken ölçüyü tarttıklarında tam, onlara vermek için tarttıklarında ise noksan yapan hilekârlara yazıklar olsun! Onlar mı ki, kendileri büyük bir günde hesap vermek için diriltilecekler: Öyle bir gün ki insanlar o günde âlemlerin Rabbinin huzurunda divan duracaklar.’
29.11.2024 04:51:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi
"Mutaffifin, 1-6: 'İnsanlardan, alırken ölçüyü tarttıklarında tam, onlara vermek için tarttıklarında ise noksan yapan hilekârlara yazıklar olsun! Onlar mı ki, kendileri büyük bir günde hesap vermek için diriltilecekler: Öyle bir gün ki insanlar o günde âlemlerin Rabbinin huzurunda divan duracaklar.'
Ey cemaat-i Müslimîn!
Cenab-ı Hakk, Kur'an-ı Kerim'inde buyuruyor ki: 'Vay o eksik ölçenlerin, yanlış tartanların haline! Onlar başkalarından alırken dolu dolu alırlar da, başkasına verirken eksik ölçerler yahut noksan tartarlar. Acaba bunlar büyük gün için; evet insanların Allah'ın huzurunda duracağı ve burada yaptıklarından hesap vereceği bir gün için, dirileceklerini hiç akıllarına getirmezler mi?'
Ey cemaat-i Müslimîn!
Ölçülerini, tartılarını tam yapmayanların kıyamet gününde ne kadar müthiş bir azaba giriftar olacaklarını bu âyet-i kerime haber vermektedir. Bunlar hakkındaki İlahî azap çok şiddetlidir.
Muhakkak biliniz ki, alırken fazlasıyla ölçen, ziyadesiyle tartan, başkasına verirken ölçüsünü ve tartısını noksan yapanlar, dünyada ve âhirette hüsran içindedirler.
Bunlar Allah'ın en büyük, en dehşetli azabına uğrayacaklardır. Alırken bin türlü hile ile fazla alan, verirken noksan veren bu zavallılar hiç düşünmüyorlar mı ki, bir gün İlahî huzurda hesaba çekileceklerdir. Acaba o büyük azap gününü akıllarına getirmiyorlar mı?
Biliniz ki, ölçüsünü ve tartısını tam yapmamak hıyanettir. Alışverişinde hile yoluna sapan bir adam, er geç zarar görür. Sonunda büsbütün işi bozularak perişan bir hale gelir. Hile ile aldığı beş kuruş, aldatarak çaldığı on santim, bütün malını kirletir; elinde avucunda olanı mahveder, dünyaya rezil olur, pişmanlık duyar.
Perişan ve sefil bir hale gelir. Allah'ın huzurunda ise şiddetli bir şekilde mes'ul olur. En büyük en şiddetli azaba duçar olur.
İbn-i Ömer, bir gün Mutaffifin sûresini okuyordu. Birdenbire, kendini tutamayıp yüksek sesle ağlamaya başladı. İlâhî huzurda hesap vereceğini, amellerinden dolayı ceza göreceğini düşündükçe, ağlaması arttı. Kendinde âyetin gerisini okuyacak güç kalmadı.
İşte imanı bütün olan insan böyle olur. Âhirete imanı sağlam olanlar için, insanları aldatmaya, dolandırmaya imkân yoktur.
Günün birinde insanların Allah'ın huzuruna çıkacağına imanı sağlam olan bir insan, böyle bir alçaklığı nasıl işler? Değil sağlam, gevşek, zayıf bir iman bile, bu gibi rezaletleri işlemeye engel olur. Bunu yapmak için insanların, âhiret duygusundan, ilahi huzurda hesap vereceği bir günü düşünmekten büsbütün mahrum olması gerekir.
Ey cemaat-i Müslimîn!
Teraziyi, ölçüyü biraz eksik tutanlara Cenab-ı Hakk o kadar acı bir sonuç hazırladı ki, kuvvetine ve despotluğuna dayanarak halkın malını mülkünü, ölçüsüz, tartısız, hesapsız, kitapsız, boğazına geçirenler acaba ne yapacaklar? Acaba mahşer günü onların hali ne olacak? Vay onların başına gelenlere!" (Prof. Dr. Haydar Baş Hoş Geldin Atatürk eserinden)
Ey cemaat-i Müslimîn!
Cenab-ı Hakk, Kur'an-ı Kerim'inde buyuruyor ki: 'Vay o eksik ölçenlerin, yanlış tartanların haline! Onlar başkalarından alırken dolu dolu alırlar da, başkasına verirken eksik ölçerler yahut noksan tartarlar. Acaba bunlar büyük gün için; evet insanların Allah'ın huzurunda duracağı ve burada yaptıklarından hesap vereceği bir gün için, dirileceklerini hiç akıllarına getirmezler mi?'
Ey cemaat-i Müslimîn!
Ölçülerini, tartılarını tam yapmayanların kıyamet gününde ne kadar müthiş bir azaba giriftar olacaklarını bu âyet-i kerime haber vermektedir. Bunlar hakkındaki İlahî azap çok şiddetlidir.
Muhakkak biliniz ki, alırken fazlasıyla ölçen, ziyadesiyle tartan, başkasına verirken ölçüsünü ve tartısını noksan yapanlar, dünyada ve âhirette hüsran içindedirler.
Bunlar Allah'ın en büyük, en dehşetli azabına uğrayacaklardır. Alırken bin türlü hile ile fazla alan, verirken noksan veren bu zavallılar hiç düşünmüyorlar mı ki, bir gün İlahî huzurda hesaba çekileceklerdir. Acaba o büyük azap gününü akıllarına getirmiyorlar mı?
Biliniz ki, ölçüsünü ve tartısını tam yapmamak hıyanettir. Alışverişinde hile yoluna sapan bir adam, er geç zarar görür. Sonunda büsbütün işi bozularak perişan bir hale gelir. Hile ile aldığı beş kuruş, aldatarak çaldığı on santim, bütün malını kirletir; elinde avucunda olanı mahveder, dünyaya rezil olur, pişmanlık duyar.
Perişan ve sefil bir hale gelir. Allah'ın huzurunda ise şiddetli bir şekilde mes'ul olur. En büyük en şiddetli azaba duçar olur.
İbn-i Ömer, bir gün Mutaffifin sûresini okuyordu. Birdenbire, kendini tutamayıp yüksek sesle ağlamaya başladı. İlâhî huzurda hesap vereceğini, amellerinden dolayı ceza göreceğini düşündükçe, ağlaması arttı. Kendinde âyetin gerisini okuyacak güç kalmadı.
İşte imanı bütün olan insan böyle olur. Âhirete imanı sağlam olanlar için, insanları aldatmaya, dolandırmaya imkân yoktur.
Günün birinde insanların Allah'ın huzuruna çıkacağına imanı sağlam olan bir insan, böyle bir alçaklığı nasıl işler? Değil sağlam, gevşek, zayıf bir iman bile, bu gibi rezaletleri işlemeye engel olur. Bunu yapmak için insanların, âhiret duygusundan, ilahi huzurda hesap vereceği bir günü düşünmekten büsbütün mahrum olması gerekir.
Ey cemaat-i Müslimîn!
Teraziyi, ölçüyü biraz eksik tutanlara Cenab-ı Hakk o kadar acı bir sonuç hazırladı ki, kuvvetine ve despotluğuna dayanarak halkın malını mülkünü, ölçüsüz, tartısız, hesapsız, kitapsız, boğazına geçirenler acaba ne yapacaklar? Acaba mahşer günü onların hali ne olacak? Vay onların başına gelenlere!" (Prof. Dr. Haydar Baş Hoş Geldin Atatürk eserinden)