AB sürecinde Kıbrıs konusunu ele alınırken gözardı edilen çok önemli bir nokta var. O da Kıbrıs'la ilgili AB üyesi devletlerin yaklaşım tarzıdır.
Önce şunu görelim: Avrupa, Türkiye'nin 'üyelik takvimi' bahanesiyle Akdeniz'e çöreklenmek mi istiyor, yoksa Ada'da gerçekten bir insan hakları, demokrasi veya bizim bilmediğimiz küresel standartlara ilişkin bir problem mi var? Ki, Kıbrıs ısıtılıp duruluyor.
Ada'da insani bir problem olduğunu söylemek zor.
Ada'da bahane edilecek Saddam da yok...
Türkiye, orada kimyasal silah da üretmiyor.
Dahası, özellikle 1974 Harekatı sonrası insanlar nefes aldı. Ada'ya barış geldi. Aileler huzur buldu. Katliamlar durdu. İnsanca yaşam, teminat altına alındı. Her iki toplum da kendi devletini kurdu, kendi bayrağı altında yaşayıp gidiyor.
Hiiiiiiç lafı eveleyip gevelemeye gerek; Ada ile ilgili asıl sıkıntı, Türk askeri varlığıdır, Türk inisiyatifidir.
AB devletlerinin Kıbrıs'taki karın ağrısı bundan...
Benzer ağrı, Türkiye için de geçerli.
Dolayısıyla Kıbrıs'ta verilecek taviz, sadece toprak peşkeşi değil, belki bundan da önemlisi bağımsız Türk inisiyatifinin Batı'ya teslim edilmesi meselesidir.
Türkiye'nin şirazesi, bu inisiyatiftir, bu iradedir.
Bu şiraze çekidikten, bu irade teslimiyeti yaşandıktan sonra 'asıl bağbozumu' gelecektir.
1918'in Wilson ilkelerine dayanan 'Kürdistan' konusu, iddia edilen Ermeni soykırım tazminatları, İstanbul'un 'dinlerarası diyalog' tezgahtarlarının hayalleri istikametinde 'özel statü'ye büründürülmesi... vs konuları masaya gelecektir.
AİHM'nin Rum Luizido namına KKTC'ye vurduğu haksız tazminata direnmek yerine, ödemeyi vazife addedenler, daha çooook tazminat öderler.
Malum, Ermeniler ve Rum-Pontusçular da tazminat sırasında...
Bu tazminatlara Türk toprakları bile yetmez.
AB hayali uğruna Karpaz, Güzelyurt, Maraş gibi KKTC'nin en verimli topraklarını Rumlara 'üçlü paket' arasında sunma hazırlığı yapanlar, yakında Türkiye'nin büyük bölümünü da sunmak durumunda kalacaklar.
Zira Avrupa'nın oburluğu, ABD'nin de bölgemizdeki iştahını da açıyor. AB güneyimizde karın ağrısı çekerken, ABD de güneydoğumuz için kıvranıyor.
Empati ve diyalogcu Rum-Pontusçuların muhayyel Karadeniz sefası ise ayrı bir alem.
Moon ruhuna bürünmüşlerden bu empatik tavizler beklenir. Fakat, şu vatanperverlerin ahvaline ne demeli...
Bu kadarına da pes, doğrusu.
Şimdi Kıbrıs'ta tavizin adını siz koyun...
Önce şunu görelim: Avrupa, Türkiye'nin 'üyelik takvimi' bahanesiyle Akdeniz'e çöreklenmek mi istiyor, yoksa Ada'da gerçekten bir insan hakları, demokrasi veya bizim bilmediğimiz küresel standartlara ilişkin bir problem mi var? Ki, Kıbrıs ısıtılıp duruluyor.
Ada'da insani bir problem olduğunu söylemek zor.
Ada'da bahane edilecek Saddam da yok...
Türkiye, orada kimyasal silah da üretmiyor.
Dahası, özellikle 1974 Harekatı sonrası insanlar nefes aldı. Ada'ya barış geldi. Aileler huzur buldu. Katliamlar durdu. İnsanca yaşam, teminat altına alındı. Her iki toplum da kendi devletini kurdu, kendi bayrağı altında yaşayıp gidiyor.
Hiiiiiiç lafı eveleyip gevelemeye gerek; Ada ile ilgili asıl sıkıntı, Türk askeri varlığıdır, Türk inisiyatifidir.
AB devletlerinin Kıbrıs'taki karın ağrısı bundan...
Benzer ağrı, Türkiye için de geçerli.
Dolayısıyla Kıbrıs'ta verilecek taviz, sadece toprak peşkeşi değil, belki bundan da önemlisi bağımsız Türk inisiyatifinin Batı'ya teslim edilmesi meselesidir.
Türkiye'nin şirazesi, bu inisiyatiftir, bu iradedir.
Bu şiraze çekidikten, bu irade teslimiyeti yaşandıktan sonra 'asıl bağbozumu' gelecektir.
1918'in Wilson ilkelerine dayanan 'Kürdistan' konusu, iddia edilen Ermeni soykırım tazminatları, İstanbul'un 'dinlerarası diyalog' tezgahtarlarının hayalleri istikametinde 'özel statü'ye büründürülmesi... vs konuları masaya gelecektir.
AİHM'nin Rum Luizido namına KKTC'ye vurduğu haksız tazminata direnmek yerine, ödemeyi vazife addedenler, daha çooook tazminat öderler.
Malum, Ermeniler ve Rum-Pontusçular da tazminat sırasında...
Bu tazminatlara Türk toprakları bile yetmez.
AB hayali uğruna Karpaz, Güzelyurt, Maraş gibi KKTC'nin en verimli topraklarını Rumlara 'üçlü paket' arasında sunma hazırlığı yapanlar, yakında Türkiye'nin büyük bölümünü da sunmak durumunda kalacaklar.
Zira Avrupa'nın oburluğu, ABD'nin de bölgemizdeki iştahını da açıyor. AB güneyimizde karın ağrısı çekerken, ABD de güneydoğumuz için kıvranıyor.
Empati ve diyalogcu Rum-Pontusçuların muhayyel Karadeniz sefası ise ayrı bir alem.
Moon ruhuna bürünmüşlerden bu empatik tavizler beklenir. Fakat, şu vatanperverlerin ahvaline ne demeli...
Bu kadarına da pes, doğrusu.
Şimdi Kıbrıs'ta tavizin adını siz koyun...
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019