“Davutoğlu; Rumlar yanılıyor”
“Davutoğlu’ndan, Rum bakana tarih dersi”
“Davutoğlu’ndan Rum vekile şok cevap”
“Rum vekile tokat gibi cevap”
“Davutoğlu Rum Büyükelçisine sert çıktı”
Evet, başlıkların birkaçı böyle. Bu başlıklara bakınca sanki ikinci kez Viyana’yı kuşattık havasına giriyor insan. Ama ne oldu gerçekte?
Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Toplantısı’nda Davutoğlu’na bir Rum vekil sorular yöneltiyor. Davutoğlu’nun verdiği cevapları medya böyle yansıtıyor. Ama cevaplara ve yaşadığımız gerçeklere bakınca Sayın Hariciye vekilinin hem tarihten hem de yaşanan gelişmelerden habersiz olduğu anlaşılıyor.
Rum vekil her zamanki gibi Rumluğunu yapıyor. Türk askerini kıyım yapmakla suçluyor, adadan ne zaman çekileceksiniz, diyor ve özür bekliyor.
Baştan şunu belirtelim; Kıbrıs bizim için hem maddi hem de manevi olarak özel bir yerdir, vatandır. Peygamber Efendimiz (sav) fethini müjdelediği iki yerden biri de Kıbrıs’tır. Bu fetihte bulunmak için Efendimizin (sav) halası, ilerlemiş yaşına rağmen Kıbrıs’a gelmiş ve şehit olmuştur.
Siyasi olarak da Kıbrıs her halükarda bizimdir. İngilizlerin oyununa gelerek ada kısmen elimizden çıkmış, Rum katliamları ile kardeşlerimiz soykırıma uğramıştı. Geçte olsa 1974’te Ada’ya çıkarak bu soykırımı engelledik. Adadaki askerimizin varlığı Kıbrıs’ın “haçlı” toprağı olmasına mani olmuştur.
Rum yönetiminin, uluslararası anlaşmalara rağmen İsrail ile Akdeniz’de petrol aramasına AKP hükümeti sadece laf ile karşılık vermiş ve bu lafları kimse kale almamıştır. Erdoğan’ın kadim dostu ABD ise Rum kesiminin yanında duruş göstermiştir.
“Besleme” ve referandumla adayı, AB çatısı altında Rumlara hibe etme sürecini zaten biliyorsunuz. İşte bu gerçekler ışığında Davutoğlu nasıl bir tarih dersi vermiş, Rum vekilini nasıl tokatlamış bir bakalım…
* Davutoğlu; “Sayın Theochorous ayrılacağı için önce bu soruya yanıt vereceğim. Kıbrıs konusunda karşılıklı argümanlarımızı söyleyebiliriz. Birçok görüşü dile getirebiliriz. Ancak suçlamalar yaparken herkesin dikkatli olması lazım. Kıbrıs’taki insan hakları konusunda acaba Rumların mı, yoksa Türklerin mi daha çok insan hakkı ihlal ediliyor? Rumlar mı istedikleri yere rahatlıkla gidebiliyorlar, Türkler mi gidebiliyorlar? Bugün Kıbrıs Türkleri bize verilen sözlere rağmen resmi futbol maçı bile oynayamıyor. Ticaret yapamıyor. İnsanoğlunun en temel unsurlarından istifade edemiyor.”
Sayın Davutoğlu’na; Kıbrıs’ta Türklerin insan haklarını ihlal mi ediliyor? Ediliyorsa garantör devlet olarak ne yapıyorsunuz?
Kıbrıs’ta, Türklerin bir esaret yaşadığını, Türk’lerin varlığını kimsenin kabul etmediğini, futbol maçı bile oynayamadıklarını belirtiyorsunuz? Hani stratejik derinlikleriniz vardı? Etkin bir iç ve dış politika yapıyordunuz?
* Davutoğlu; Kıbrıs Rumları ise AB’nin kendilerine tanıdığı ayrıcalıklı tavır dolayısı ile her türlü imkâna sahipler. Bizim oradaki ordu mevcudiyetimizden bahsediyorsunuz. Biz oraya bir gün sabah uyanıp, hadi Kıbrıs’a gidelim, diye Türk ordusu gitmedi. Sampson diye aynı Beşşar Esad zihniyetli bir adam, o günkü meşru Kıbrıs yönetimi devirdiği için uluslararası haklarımızı kullanmak için gittik. O gün gidilmemiş olsaydı oradaki Türkleri, Bosna’daki Boşnaklar gibi katledip, sürecekti, Rumlara da en büyük zulmü yapacaktı. Biz haklarımızı kullanarak oraya gittik. Uluslararası hak ihlali yapmadık.” Sayın Davutoğlu! Kıbrıs kimindi? Hadi onu geçtim diyelim! Garantör devletler kimdi? Hangi oyunla ada da Rum devleti kuruldu? 50 yıllık AB süreci ve 10 yıldır bin bir taklaya rağmen Türkiye’yi üyeliğe kabul etmeyen anlayış, Rum kesimini hemen kabul edip, AB üyesi, ardından dönem başkanı yaptı. Siz kime dert yanıyorsunuz? Sonra her ortamda Suriye aczi yetinizi kapatmak için Beşşar Esad’ı anmanız derinliğinize yakışıyor mu?
* Davutoğlu; “2004 yılında, Kıbrıs Barış Planı’nın kabul edilmesi halinde, Türkiye’nin Yunanistan ile sembolik bir birliğinin olacağını aktaran Davutoğlu, “Geri kalan tüm askerlerimiz çekilmiş olacaktı. Bu plana Kıbrıs Türkleri mi, Rumları mı kaşı çıktı? 2004’te kararı siz verdiniz Sayın Bayan… Keşke siz burada bugün tanımadığımız bir ülkenin milletvekili olarak değil, birleşmiş barış içinde yaşayan bir Kıbrıs’ın milletvekili olarak buraya gelmiş olsaydınız. Böyle olmadıysa bunun sorumlusu Türkiye Cumhuriyeti değildir.”
Bu bakışın yorumu yok. Yalnız şunu belirteyim ki, Rumların referanduma “hayır” demeleri Kıbrıs’taki Türk varlığının devamına sebep olmuştur. Yani AKP hükümetinin “evet” dedirttiği referanduma, Rumlar “hayır” diyerek, Kıbrıs’ın elimizden çıkmasına engel olmuşlardır. Tabi bu gerçeği derinliklerden değil yüzeyden bakanlar görebilir. Çünkü her şey açıkça oynanıyor ve ortada.
“Davutoğlu’ndan, Rum bakana tarih dersi”
“Davutoğlu’ndan Rum vekile şok cevap”
“Rum vekile tokat gibi cevap”
“Davutoğlu Rum Büyükelçisine sert çıktı”
Evet, başlıkların birkaçı böyle. Bu başlıklara bakınca sanki ikinci kez Viyana’yı kuşattık havasına giriyor insan. Ama ne oldu gerçekte?
Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Toplantısı’nda Davutoğlu’na bir Rum vekil sorular yöneltiyor. Davutoğlu’nun verdiği cevapları medya böyle yansıtıyor. Ama cevaplara ve yaşadığımız gerçeklere bakınca Sayın Hariciye vekilinin hem tarihten hem de yaşanan gelişmelerden habersiz olduğu anlaşılıyor.
Rum vekil her zamanki gibi Rumluğunu yapıyor. Türk askerini kıyım yapmakla suçluyor, adadan ne zaman çekileceksiniz, diyor ve özür bekliyor.
Baştan şunu belirtelim; Kıbrıs bizim için hem maddi hem de manevi olarak özel bir yerdir, vatandır. Peygamber Efendimiz (sav) fethini müjdelediği iki yerden biri de Kıbrıs’tır. Bu fetihte bulunmak için Efendimizin (sav) halası, ilerlemiş yaşına rağmen Kıbrıs’a gelmiş ve şehit olmuştur.
Siyasi olarak da Kıbrıs her halükarda bizimdir. İngilizlerin oyununa gelerek ada kısmen elimizden çıkmış, Rum katliamları ile kardeşlerimiz soykırıma uğramıştı. Geçte olsa 1974’te Ada’ya çıkarak bu soykırımı engelledik. Adadaki askerimizin varlığı Kıbrıs’ın “haçlı” toprağı olmasına mani olmuştur.
Rum yönetiminin, uluslararası anlaşmalara rağmen İsrail ile Akdeniz’de petrol aramasına AKP hükümeti sadece laf ile karşılık vermiş ve bu lafları kimse kale almamıştır. Erdoğan’ın kadim dostu ABD ise Rum kesiminin yanında duruş göstermiştir.
“Besleme” ve referandumla adayı, AB çatısı altında Rumlara hibe etme sürecini zaten biliyorsunuz. İşte bu gerçekler ışığında Davutoğlu nasıl bir tarih dersi vermiş, Rum vekilini nasıl tokatlamış bir bakalım…
* Davutoğlu; “Sayın Theochorous ayrılacağı için önce bu soruya yanıt vereceğim. Kıbrıs konusunda karşılıklı argümanlarımızı söyleyebiliriz. Birçok görüşü dile getirebiliriz. Ancak suçlamalar yaparken herkesin dikkatli olması lazım. Kıbrıs’taki insan hakları konusunda acaba Rumların mı, yoksa Türklerin mi daha çok insan hakkı ihlal ediliyor? Rumlar mı istedikleri yere rahatlıkla gidebiliyorlar, Türkler mi gidebiliyorlar? Bugün Kıbrıs Türkleri bize verilen sözlere rağmen resmi futbol maçı bile oynayamıyor. Ticaret yapamıyor. İnsanoğlunun en temel unsurlarından istifade edemiyor.”
Sayın Davutoğlu’na; Kıbrıs’ta Türklerin insan haklarını ihlal mi ediliyor? Ediliyorsa garantör devlet olarak ne yapıyorsunuz?
Kıbrıs’ta, Türklerin bir esaret yaşadığını, Türk’lerin varlığını kimsenin kabul etmediğini, futbol maçı bile oynayamadıklarını belirtiyorsunuz? Hani stratejik derinlikleriniz vardı? Etkin bir iç ve dış politika yapıyordunuz?
* Davutoğlu; Kıbrıs Rumları ise AB’nin kendilerine tanıdığı ayrıcalıklı tavır dolayısı ile her türlü imkâna sahipler. Bizim oradaki ordu mevcudiyetimizden bahsediyorsunuz. Biz oraya bir gün sabah uyanıp, hadi Kıbrıs’a gidelim, diye Türk ordusu gitmedi. Sampson diye aynı Beşşar Esad zihniyetli bir adam, o günkü meşru Kıbrıs yönetimi devirdiği için uluslararası haklarımızı kullanmak için gittik. O gün gidilmemiş olsaydı oradaki Türkleri, Bosna’daki Boşnaklar gibi katledip, sürecekti, Rumlara da en büyük zulmü yapacaktı. Biz haklarımızı kullanarak oraya gittik. Uluslararası hak ihlali yapmadık.” Sayın Davutoğlu! Kıbrıs kimindi? Hadi onu geçtim diyelim! Garantör devletler kimdi? Hangi oyunla ada da Rum devleti kuruldu? 50 yıllık AB süreci ve 10 yıldır bin bir taklaya rağmen Türkiye’yi üyeliğe kabul etmeyen anlayış, Rum kesimini hemen kabul edip, AB üyesi, ardından dönem başkanı yaptı. Siz kime dert yanıyorsunuz? Sonra her ortamda Suriye aczi yetinizi kapatmak için Beşşar Esad’ı anmanız derinliğinize yakışıyor mu?
* Davutoğlu; “2004 yılında, Kıbrıs Barış Planı’nın kabul edilmesi halinde, Türkiye’nin Yunanistan ile sembolik bir birliğinin olacağını aktaran Davutoğlu, “Geri kalan tüm askerlerimiz çekilmiş olacaktı. Bu plana Kıbrıs Türkleri mi, Rumları mı kaşı çıktı? 2004’te kararı siz verdiniz Sayın Bayan… Keşke siz burada bugün tanımadığımız bir ülkenin milletvekili olarak değil, birleşmiş barış içinde yaşayan bir Kıbrıs’ın milletvekili olarak buraya gelmiş olsaydınız. Böyle olmadıysa bunun sorumlusu Türkiye Cumhuriyeti değildir.”
Bu bakışın yorumu yok. Yalnız şunu belirteyim ki, Rumların referanduma “hayır” demeleri Kıbrıs’taki Türk varlığının devamına sebep olmuştur. Yani AKP hükümetinin “evet” dedirttiği referanduma, Rumlar “hayır” diyerek, Kıbrıs’ın elimizden çıkmasına engel olmuşlardır. Tabi bu gerçeği derinliklerden değil yüzeyden bakanlar görebilir. Çünkü her şey açıkça oynanıyor ve ortada.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Ekonominin kitabını yazdılar / 26.04.2025
- 23 yıllık iktidarın her daim mazereti olabilir mi? / 25.04.2025
- Çatlayan sadece fay hatları değil ar damarıdır / 24.04.2025
- Bizim 23 Nisan’dan anladığımız / 23.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- 23 yıllık iktidarın her daim mazereti olabilir mi? / 25.04.2025
- Çatlayan sadece fay hatları değil ar damarıdır / 24.04.2025
- Bizim 23 Nisan’dan anladığımız / 23.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025