Devlet başkanının öldürülmesinden sonra halkın kahır çoğunluğu tarafından en büyük bilge halkın ısrarları neticesinde devlet başkanlığı makamını kabul etmiştir. Bu durum Şam valisinin bütün planlarını alt üst etmiştir. Zira o güvendiği güç ve imkânı neticesinde kendisinin devlet başkanı olması için uğraşmış ama bu olmamıştı. Durum böyle olunca Şam valisi devlet başkanına biat edenler içersinde tanınmış iki kişiye mektup yazarak "devlet başkanlığına siz daha layıksınız" ben Şam halkından önce biriniz sonra da diğeriniz için devlet başkanlığı unvanında biat aldım. Onun için öldürülen devlet başkanının kanlı gömleğini elimize alarak, onun kanını alma bahanesi ile yeni devlet başkanına ve hükümetine karşı gelelim ve böylelikle başkanlık makamı ehlinin eline geçmiş olur.
İşte böylelikle devlet başkanı öldürülmüş ve kanlı gömleği Şam valisinin eline geçmişti. En büyük bilgeye izdiham halinde biat edenlerin başını çeken bu iki kişi başkanlık makamını ve kendilerine gelen teklifi duyunca Şam valisinin safına geçtiler ve dönemin etkin ve söz sahibi bayanlarından birisini de yanlarına alarak ellerinde öldürülen başkanın kanlı göleği ile en büyük bilgeye karşı savaş başlattılar.
Kanlı gömlek işini yapmış ve üç günlük savaş neticesinde 1700 kişi en büyük bilgenin askerlerinden 11.300 kişi de kanlı gömleği ellerinde bulunduranlardan öldürülmüşlerdir. Daha sonra kanlı gömlek bahane edilerek çok daha vahim olaylar yaşanmış ve bunun akabinde on sekiz aylık gibi uzun bir zaman savaş yapılmıştır. Savaşta yirmi bini en büyük bilgenin askerlerinden doksan bini de Şam valisinin askerlerinden olmak üzere toplam 110 bin kişi öldürülmüştür. Sonrasında Kurnaz ve nefsini ilah edinen makam perest valinin istediği doğrultuda hakem olayı gerçekleşmiş ve böylelikle en büyük bilge anlaşılmamış ve devlet başkanlığına kanlı gömleği elinden ve dilinden bırakmayan dönemin makam perest valisi atanmıştır.
Kanlı gömlekten kaynaklanan bunca olayın ve savaşın sonrasında en büyük bilgeye karşı harici bir grup ortaya çıkmış ve bir iç savaş daha yaşanmıştır. Bu savaşta da sayıları dört bin olan hariciler tarafından 3991 kişi öldürülmüş ve geri kalan dokuz kişi ise firar etmiştir, en büyük bilge tarafından ise yedi kişi şehit düşmüştür. Sonuç olarak tarihimizin o döneminde "Kanlı bir gömlek" bahane edilerek taraflardan toplam 126.998 kişi hayatını kaybetmiştir. Son savaşta firar eden dokuz kişiden biri ise sonunda en büyük bilgeyi şehit etmiştir.
Aziz kardeşlerim; tarih bir milletin aynası olmalıdır. İslam tarihinde yaşanmış bu olaydan bütün Müslümanların dersler çıkarması gerekir. Bugün komşumuz Suriye tarafından sınırlarımıza kim veya kimler tarafından atıldığı daha belli olmayan bombayı birileri "Kanlı gömlek" haline getirme çabası içerisindedirler. Bunun kimseye bir faydası olmaz. Komşumuzun devlet ricalleri özür mahiyetinde açıklamalar yaptığından ve olayın araştırıldığını söylediklerinden dolayı bu işin savaşa mahal verilmeden, siyasal ve barışçıl yollardan bir çözüme varması tüm Müslümanlara, özellikle bölgeye ve bölge insanına rahat bir nefes aldıracaktır.
Bu olayı "Kanlı Gömlek" haline getirip ellerine almak isteyen bazı gazeteciler, siyasiler ve düşünürler daha düne kadar Mavi Marmara gemisi konusunda şu mealde sözler diyorlardı; "Hiç kimse bizden bu olay sebebiyle İsrail'e savaş ilan etmemizi beklemesin. Böyle bir şey olmaz. Mümkün de değil, doğru da değil" Ama üzülerek söyleyecek olursak konu Suriyeolunca aynı zihniyet şu açıklamayı yapıyor ne yazık ki; "Gereğinin yapılacağını tüm dünyanın bilmesini istiyoruz". Bu tür açıklamalar insanın aklına ister istemez "kanlı gömleği" getiriyor ve duyarlı olan milyonlarca Müslümanı kaygılandırarak düşündürüyor.
Zira "Kanlı gömlek"den dolayı zamanın silah teknolojisi zayıf olmasına rağmen 130 bine yakın insan hayatını kaybetti. Bu günün çok gelişmiş silahlarından dolayı yaşanan bu olayı ve benzerlerini "kanlı gömlek" haline getirerek, ellerde, dillerde dolaştırmak ve savaşa kapılar açmak milyonların ölümüne sebep olabilir. Bu vebalin altına kolay kolay kimse giremez, girmemelidir de. Zira bu olayı "kanlı gömlek" haline getirmenin kimseye, halkı Müslüman olan hiçbir ülkeye faydası olmaz. Ancak ve ancak siyonistlere ve emperyalistlere fayda sağlar.
Bu böyle biline. Şunu da belirmek de fayda görüyorum: Arap ülkeleri içerisinde demokrasi ve insan hakları götürülecek en son ülke Suriye'dir denilebilir. Krallıkla yönetilen Arabistan, Ürdün, Katar'ın Suriye'den daha fazla demokrasiye ihtiyacı varken, bu gibi ülkelerin krallarının Suriye'ye bir an evvel demokrasi götürülsün diyerek demokrasi havarisi olmaları sizce düşündürücü değil midir! Savaşsız, Kansız bir dünya temennisi ile, selam ve dua ile…
İşte böylelikle devlet başkanı öldürülmüş ve kanlı gömleği Şam valisinin eline geçmişti. En büyük bilgeye izdiham halinde biat edenlerin başını çeken bu iki kişi başkanlık makamını ve kendilerine gelen teklifi duyunca Şam valisinin safına geçtiler ve dönemin etkin ve söz sahibi bayanlarından birisini de yanlarına alarak ellerinde öldürülen başkanın kanlı göleği ile en büyük bilgeye karşı savaş başlattılar.
Kanlı gömlek işini yapmış ve üç günlük savaş neticesinde 1700 kişi en büyük bilgenin askerlerinden 11.300 kişi de kanlı gömleği ellerinde bulunduranlardan öldürülmüşlerdir. Daha sonra kanlı gömlek bahane edilerek çok daha vahim olaylar yaşanmış ve bunun akabinde on sekiz aylık gibi uzun bir zaman savaş yapılmıştır. Savaşta yirmi bini en büyük bilgenin askerlerinden doksan bini de Şam valisinin askerlerinden olmak üzere toplam 110 bin kişi öldürülmüştür. Sonrasında Kurnaz ve nefsini ilah edinen makam perest valinin istediği doğrultuda hakem olayı gerçekleşmiş ve böylelikle en büyük bilge anlaşılmamış ve devlet başkanlığına kanlı gömleği elinden ve dilinden bırakmayan dönemin makam perest valisi atanmıştır.
Kanlı gömlekten kaynaklanan bunca olayın ve savaşın sonrasında en büyük bilgeye karşı harici bir grup ortaya çıkmış ve bir iç savaş daha yaşanmıştır. Bu savaşta da sayıları dört bin olan hariciler tarafından 3991 kişi öldürülmüş ve geri kalan dokuz kişi ise firar etmiştir, en büyük bilge tarafından ise yedi kişi şehit düşmüştür. Sonuç olarak tarihimizin o döneminde "Kanlı bir gömlek" bahane edilerek taraflardan toplam 126.998 kişi hayatını kaybetmiştir. Son savaşta firar eden dokuz kişiden biri ise sonunda en büyük bilgeyi şehit etmiştir.
Aziz kardeşlerim; tarih bir milletin aynası olmalıdır. İslam tarihinde yaşanmış bu olaydan bütün Müslümanların dersler çıkarması gerekir. Bugün komşumuz Suriye tarafından sınırlarımıza kim veya kimler tarafından atıldığı daha belli olmayan bombayı birileri "Kanlı gömlek" haline getirme çabası içerisindedirler. Bunun kimseye bir faydası olmaz. Komşumuzun devlet ricalleri özür mahiyetinde açıklamalar yaptığından ve olayın araştırıldığını söylediklerinden dolayı bu işin savaşa mahal verilmeden, siyasal ve barışçıl yollardan bir çözüme varması tüm Müslümanlara, özellikle bölgeye ve bölge insanına rahat bir nefes aldıracaktır.
Bu olayı "Kanlı Gömlek" haline getirip ellerine almak isteyen bazı gazeteciler, siyasiler ve düşünürler daha düne kadar Mavi Marmara gemisi konusunda şu mealde sözler diyorlardı; "Hiç kimse bizden bu olay sebebiyle İsrail'e savaş ilan etmemizi beklemesin. Böyle bir şey olmaz. Mümkün de değil, doğru da değil" Ama üzülerek söyleyecek olursak konu Suriyeolunca aynı zihniyet şu açıklamayı yapıyor ne yazık ki; "Gereğinin yapılacağını tüm dünyanın bilmesini istiyoruz". Bu tür açıklamalar insanın aklına ister istemez "kanlı gömleği" getiriyor ve duyarlı olan milyonlarca Müslümanı kaygılandırarak düşündürüyor.
Zira "Kanlı gömlek"den dolayı zamanın silah teknolojisi zayıf olmasına rağmen 130 bine yakın insan hayatını kaybetti. Bu günün çok gelişmiş silahlarından dolayı yaşanan bu olayı ve benzerlerini "kanlı gömlek" haline getirerek, ellerde, dillerde dolaştırmak ve savaşa kapılar açmak milyonların ölümüne sebep olabilir. Bu vebalin altına kolay kolay kimse giremez, girmemelidir de. Zira bu olayı "kanlı gömlek" haline getirmenin kimseye, halkı Müslüman olan hiçbir ülkeye faydası olmaz. Ancak ve ancak siyonistlere ve emperyalistlere fayda sağlar.
Bu böyle biline. Şunu da belirmek de fayda görüyorum: Arap ülkeleri içerisinde demokrasi ve insan hakları götürülecek en son ülke Suriye'dir denilebilir. Krallıkla yönetilen Arabistan, Ürdün, Katar'ın Suriye'den daha fazla demokrasiye ihtiyacı varken, bu gibi ülkelerin krallarının Suriye'ye bir an evvel demokrasi götürülsün diyerek demokrasi havarisi olmaları sizce düşündürücü değil midir! Savaşsız, Kansız bir dünya temennisi ile, selam ve dua ile…
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Mehdi Aksu / diğer yazıları
- Eleştiri nedir ve nasıl olmalıdır? / 03.12.2012
- Maruf’a davet terk edilince değerler yozlaşır / 02.12.2012
- Hayırlı ümmetin önemli özelliği / 28.11.2012
- Marufa davet etmenin yöntemleri / 27.11.2012
- Marufa emretme ve münkerden nehyetme / 25.11.2012
- Bu mudur Ehl-i Beyt sevgisi / 22.11.2012
- İmam Hüseyin ve sünnet kavramı / 21.11.2012
- Muharrem aylarında genelde konuşulmayanlar / 20.11.2012
- İmam Hüseyin’i anlayabildik mi? / 19.11.2012
- Sönmeyen ebedi aşkın Hüseyin / 17.11.2012
- Maruf’a davet terk edilince değerler yozlaşır / 02.12.2012
- Hayırlı ümmetin önemli özelliği / 28.11.2012
- Marufa davet etmenin yöntemleri / 27.11.2012
- Marufa emretme ve münkerden nehyetme / 25.11.2012
- Bu mudur Ehl-i Beyt sevgisi / 22.11.2012
- İmam Hüseyin ve sünnet kavramı / 21.11.2012
- Muharrem aylarında genelde konuşulmayanlar / 20.11.2012
- İmam Hüseyin’i anlayabildik mi? / 19.11.2012
- Sönmeyen ebedi aşkın Hüseyin / 17.11.2012