Kaht–ı rical kısaca adam yokluğu demektir. Yalnız burada kastedilen adam öyle sıradan, vasıfsız bir adam değil; yetişmiş, donanımlı, ilim ve hikmet sahibi, bilge bir adam demektir. Avrupalıların deyimiyle erudit veya savant (allâme–nihrir) denilen adamlardan yani. Zamanımızda böyle insanların azlığı inkâr olunamaz bir gerçektir. Zira her sahada devasa sorunların hâlâ çözüm bekliyor olması bilge insanların azlığının bir kanıtı olsa gerektir. Burada önemli bir ayrıntıya da dikkat çekmek isteriz. Bilgelik için elbette bilgi olmazsa olmazdır; amma bir de hikmet vardır. Yani bilgiyi nerede, ne zaman ve ne maksatla kullanacağını bilmenin ilmine hikmet diyoruz. Buradaki incelik fevkâlade önemlidir. Bu yüzden bir ayette "Kime hikmet verilmişse ona gerçekten büyük lütufta bulunulmuştur" buyrulmaktadır. Bilge insanların devrede olmadığı her yerde olduğu gibi ülkemizde de sorunlar içinden çıkılamaz bir hal almaktadır. Bu yüzden de anormallikler bir süre sonra insanlara normalmiş gibi görünmektedir. Örneğin eğitim sistemimizin içler acısı halini işin içindeki her eğitimci veya her anne baba bizzat yaşamakta, olayda bir garabet olduğunu görmekte ama bir süre sonra kanıksamaktadır. Bu garabet ekonomide, askeri ve sivil bürokraside, dış politikada vs. her alanda kendisini göstermektedir. Ne demek istediğimizi biraz somutlaştıralım isterseniz. Bu ülke dışarıdan borç alacak bir ülke olmamasına rağmen idarecilerimizin dışarıdan düşük faiz ile borç bulması bir başarı olarak ve normal bir şeymiş gibi lanse edilebilmektedir. Oysa normal olanı bizim başka ülkelere borç vermemizdir. Yine bu millet değil dışarıya işçi göndermek, dışarıdan işçi alacak kapasitedeyken milletimin asil evlatları Avrupalıların tuvaletlerini temizlemeye gönderilmekte bu durum da normal hatta bir başarı olarak görülmektedir. Dün çok anormal olarak görülen terör örgütüyle müzakere ne olduysa bugün gayet normal olarak görülebilmektedir. Örnekleri çoğaltmak mümkünse de maksat hasıl olduğundan bu kadarıyla iktifa edelim. Şimdi tekrar mevzuumuz olan akil insanlar konusuna dönecek olursak ülkemizde bu iş için tavsiye edilebilecek kişilerin kimler olacağını tahmin etmek elbette çok zor olmayacaktır. Her halde gerçekten ilim–hikmet sahibi, geçmiş ve geleceği harmanlama vizyonuna sahip, vatanının ve milletinin selametini her şeyden aziz bilecek gerçek bilgeleri seçmeyeceklerini her aklıselim tahmin edecektir. Malum medyada palazlanan ve pazarlananlar, iç ve dış bağlantılarıyla ön plana çıkarılanlar, uçtu uçtu yapılarak çeşitli üst kademe görevlere getirilenler ne güne duruyor. Tam da bu iş için biçilmiş kaftanlar değiller mi? Çok da haksızlık etmeyelim yine de akil insanlar dediklerine göre içlerinde mutlaka bilgiden nasibi olanlar olacaktır elbette; amma eğer biraz olsun hikmetten nasipleri varsa zaten bu terör belasını başımıza musallat edenlerin planlarının yeni bir merhalesi olan bu süreçten uzak duracaklardır. Zira bu ülkeye kastetmiş hainlere bilgi ve hikmetten yoksun bir yaklaşım sergileyen siyasetçilerin ve onların belirlediği akil insanların hali Mevlana'nın deyimiyle "Adaleti bilmeyen idarecinin hali kurt yavrusunu emziren keçinin haline benzer" sözünü hatırlara getirmektedir.
Tamer Şen / diğer yazıları
- (B)izi (T)anımadan (P)es etmeyiniz / 26.03.2019
- Selim Kotil neden seçilmeli? / 10.03.2019
- MEMi Rusya mı, Türkiye mi baştacı yapmalı? / 09.05.2013
- Rusya MEMi niçin baştacı yaptı? / 05.05.2013
- Neden Milli Ekonomi Modeli? / 30.04.2013
- Mükemmel dinin mükemmel ekonomi sistemi / 25.04.2013
- Kaht-ı rical döneminde akil adam olmak / 06.04.2013
- Yeni bir anayasa hazırlarken / 30.03.2013
- Selim Kotil neden seçilmeli? / 10.03.2019
- MEMi Rusya mı, Türkiye mi baştacı yapmalı? / 09.05.2013
- Rusya MEMi niçin baştacı yaptı? / 05.05.2013
- Neden Milli Ekonomi Modeli? / 30.04.2013
- Mükemmel dinin mükemmel ekonomi sistemi / 25.04.2013
- Kaht-ı rical döneminde akil adam olmak / 06.04.2013
- Yeni bir anayasa hazırlarken / 30.03.2013