Rusya, sosyalizmi yani bir yerde vermeye dayalı bir ekonomik sistem uyguluyordu. Lakin bu sistemde diğer eksikliklerin yanında özellikle insanın doğasında var olan mülkiyet hakkı inkâr edilip dikkate alınmayınca sistem sonunda tıkandı. Büyüme, istihdam, refah bir yana halkın asgari ihtiyaçları bile karşılanamaz oldu.
İnsanı tanımayan her sistem ister ekonomik ister sosyal olsun eninde sonunda batmaya mahkumdur. Batana kadar çektirdiği acılarda cabası. Nitekim sosyalizm çökmüş, kapitalizmin de çatırtıları dünyanın her yanından duyulur olmuştur. Bakalım payandalar ne zamana kadar ömür ilave edecek acımasız kapitalizme.
Sosyalizmin yetersizliğini bizzat tecrübe etmiş, vahşi kapitalizmle de yıllarca mücadele ettiği için doku uyuşmazlığı olan Rusya Milli Ekonomi Modeline adeta çölde bir vaha bulmuş gibi sarılma ihtiyacı duymuştur.
Zira tüketim eksenli tek ekonomik model olan MEM, aynı zamanda tam istihdamı sürekli büyümeyi, refahı ve huzuru garantiliyordu. Bu da aslında her ülkenin arayıp da bulamadığı model değil midir? Rusya’nın bu konuda Türkiye başta olmak üzere her ülkeyi sollaması büyük olma ve büyük kalma vizyonundan kaynaklansa gerektir.
MEM konusunda üç maymunları oynayan ülkemiz iktidar ve muhalefeti bu halleriyle büyük, güçlü ve lider bir ülke mefkuresinden ne kadar uzak olduklarını ortaya koyuyorlar aslında. Sanki “Hikmet mü’minin yitiğidir. Nerede bulursa onu alsın” hadisi Müslüman Türklere değil de Ruslara söylenmiş. Yine “Faize devam ederseniz Allah ve Resulü tarafından ilan edilmiş bir savaş ile karşı karşıya olduğunuzu iyi bilin”(Bakara 279). Müslümanlara değil de başkalarına söylenmiş. Bazen Muhammed İkbal yetişiyor imdadıma, ne güzel söylemiş değil mi: “Kaç bu Müslümanlardan, sığın Müslümanlığa.”
Tüketim endeksli tek ekonomi modeli MEM vererek büyümeyi ön görür. Toplumda tüketim kabiliyeti olan herkes çocuk, genç, yaşlı tüketerek üretim faktörlerini harekete geçirecektir. Böylece diğer ekonomik görüşlerde âtıl ve ekonomiye yük gibi görülen unsurlar bile ekonomiye katkı sağlayacaklardır. Yani vererek büyüme, vererek bereket, vererek güçlü olma. Yani “Veren el alan elden üstündür” hadisleri, ayetleri Müslümanın zihnindeki muğlaklıktan ve mikro anlamlarından kurtarıp gerçek anlamlarına kavuşturmayı görüyoruz MEM’in genelinde.
Ekonomideki en âtıl kesimleri bile aktif hale getiren bir sistemin, ekonomide zaten dinamik olan unsurlara nasıl bir sıçrama yaptıracağını tahmin etmek güç olmasa gerektir.
TESKOMB kısaca esnaf sanatkârlar konfederasyonunda faizleri cüz’i bir miktar indirdi diye başbakanı alkışlayan üyeleri görünce kızsam mı sevinsem mi diye ikilemde kaldım. “Neye layıksanız öyle yönetilirsiniz”, ne haliniz varsa görün deyip kızılabilir de. Cüz’i bir faiz indirimine böyle sevinen üreten insanımız acaba MEM’deki faizsiz kredileri görünce nasıl sevinç naraları atar diye sevinebilirsiniz de.
Gerçi burada üreten esnaf kardeşlerimize de haksızlık etmeyelim zira üyelerden bir kısmı başbakanı alkışlamıyor, âdeta lisan–ı halleriyle şöyle diyorlardı: Sayın başbakan sen bize faizli kredi mıredi verme, sen halkımızı tüketecek kabiliyete kavuştur, biz kendi işimizi zaten kendimiz görürüz der gibiydiler.
O zaman sana diyeceğim şudur. Benim eli nasırlı, alnı terli, yüzü nurlu hatta ağzı dualı esnaf kardeşim sen önce “Tabibi hazıkı bulda ilaç kolaydır.” Yani sen önce senin derdinin dermanını bilen işinin ehli bir doktor bul da, ilaç işi kolaydır. Ahh bir görebilsen tabibin Prof. Dr. Hardar Baş, ilacın ise Milli Ekonomi Modeli’dir.
İnsanı tanımayan her sistem ister ekonomik ister sosyal olsun eninde sonunda batmaya mahkumdur. Batana kadar çektirdiği acılarda cabası. Nitekim sosyalizm çökmüş, kapitalizmin de çatırtıları dünyanın her yanından duyulur olmuştur. Bakalım payandalar ne zamana kadar ömür ilave edecek acımasız kapitalizme.
Sosyalizmin yetersizliğini bizzat tecrübe etmiş, vahşi kapitalizmle de yıllarca mücadele ettiği için doku uyuşmazlığı olan Rusya Milli Ekonomi Modeline adeta çölde bir vaha bulmuş gibi sarılma ihtiyacı duymuştur.
Zira tüketim eksenli tek ekonomik model olan MEM, aynı zamanda tam istihdamı sürekli büyümeyi, refahı ve huzuru garantiliyordu. Bu da aslında her ülkenin arayıp da bulamadığı model değil midir? Rusya’nın bu konuda Türkiye başta olmak üzere her ülkeyi sollaması büyük olma ve büyük kalma vizyonundan kaynaklansa gerektir.
MEM konusunda üç maymunları oynayan ülkemiz iktidar ve muhalefeti bu halleriyle büyük, güçlü ve lider bir ülke mefkuresinden ne kadar uzak olduklarını ortaya koyuyorlar aslında. Sanki “Hikmet mü’minin yitiğidir. Nerede bulursa onu alsın” hadisi Müslüman Türklere değil de Ruslara söylenmiş. Yine “Faize devam ederseniz Allah ve Resulü tarafından ilan edilmiş bir savaş ile karşı karşıya olduğunuzu iyi bilin”(Bakara 279). Müslümanlara değil de başkalarına söylenmiş. Bazen Muhammed İkbal yetişiyor imdadıma, ne güzel söylemiş değil mi: “Kaç bu Müslümanlardan, sığın Müslümanlığa.”
Tüketim endeksli tek ekonomi modeli MEM vererek büyümeyi ön görür. Toplumda tüketim kabiliyeti olan herkes çocuk, genç, yaşlı tüketerek üretim faktörlerini harekete geçirecektir. Böylece diğer ekonomik görüşlerde âtıl ve ekonomiye yük gibi görülen unsurlar bile ekonomiye katkı sağlayacaklardır. Yani vererek büyüme, vererek bereket, vererek güçlü olma. Yani “Veren el alan elden üstündür” hadisleri, ayetleri Müslümanın zihnindeki muğlaklıktan ve mikro anlamlarından kurtarıp gerçek anlamlarına kavuşturmayı görüyoruz MEM’in genelinde.
Ekonomideki en âtıl kesimleri bile aktif hale getiren bir sistemin, ekonomide zaten dinamik olan unsurlara nasıl bir sıçrama yaptıracağını tahmin etmek güç olmasa gerektir.
TESKOMB kısaca esnaf sanatkârlar konfederasyonunda faizleri cüz’i bir miktar indirdi diye başbakanı alkışlayan üyeleri görünce kızsam mı sevinsem mi diye ikilemde kaldım. “Neye layıksanız öyle yönetilirsiniz”, ne haliniz varsa görün deyip kızılabilir de. Cüz’i bir faiz indirimine böyle sevinen üreten insanımız acaba MEM’deki faizsiz kredileri görünce nasıl sevinç naraları atar diye sevinebilirsiniz de.
Gerçi burada üreten esnaf kardeşlerimize de haksızlık etmeyelim zira üyelerden bir kısmı başbakanı alkışlamıyor, âdeta lisan–ı halleriyle şöyle diyorlardı: Sayın başbakan sen bize faizli kredi mıredi verme, sen halkımızı tüketecek kabiliyete kavuştur, biz kendi işimizi zaten kendimiz görürüz der gibiydiler.
O zaman sana diyeceğim şudur. Benim eli nasırlı, alnı terli, yüzü nurlu hatta ağzı dualı esnaf kardeşim sen önce “Tabibi hazıkı bulda ilaç kolaydır.” Yani sen önce senin derdinin dermanını bilen işinin ehli bir doktor bul da, ilaç işi kolaydır. Ahh bir görebilsen tabibin Prof. Dr. Hardar Baş, ilacın ise Milli Ekonomi Modeli’dir.
Tamer Şen / diğer yazıları
- (B)izi (T)anımadan (P)es etmeyiniz / 26.03.2019
- Selim Kotil neden seçilmeli? / 10.03.2019
- MEMi Rusya mı, Türkiye mi baştacı yapmalı? / 09.05.2013
- Rusya MEMi niçin baştacı yaptı? / 05.05.2013
- Neden Milli Ekonomi Modeli? / 30.04.2013
- Mükemmel dinin mükemmel ekonomi sistemi / 25.04.2013
- Kaht-ı rical döneminde akil adam olmak / 06.04.2013
- Yeni bir anayasa hazırlarken / 30.03.2013
- Selim Kotil neden seçilmeli? / 10.03.2019
- MEMi Rusya mı, Türkiye mi baştacı yapmalı? / 09.05.2013
- Rusya MEMi niçin baştacı yaptı? / 05.05.2013
- Neden Milli Ekonomi Modeli? / 30.04.2013
- Mükemmel dinin mükemmel ekonomi sistemi / 25.04.2013
- Kaht-ı rical döneminde akil adam olmak / 06.04.2013
- Yeni bir anayasa hazırlarken / 30.03.2013