Ebû Saîd radiyallahu anh'dan: Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem, namazgâhına girince, cemaatin çokça konuştuklarını görerek şöyle buyurdu: "Eğer siz lezzetleri yok eden (ölümü) ansaydınız, bu kadar çok konuşmazdınız. O lezzetleri yok edeni çokça anın! Kabir her gün şöyle konuşur: 'Ben gurbet eviyim. Ben içinde yalnız yaşanan bir evim. Ben içinde kurtlar ve zararlı haşaratın bulunduğu evim.' İnanmış bir kul defnedildiğinde kabir ona şöyle hitap eder: 'Merhaba, hoşgeldin safâ geldin! Sen üzerimde yürüyenlerin en sevimlisi idin. Artık bana kavuştun. Sana yapacağım iyiliği bizzat gözünle göreceksin.' Sonra genişler, genişler ve ona cennete bakan bir kapı açılır. Facir ve kâfir kula gelince, kabir ona şöyle seslenir: 'Sana ne merhaba! Ne hoş geldin, ne safâ geldin! Çünkü sen üzerimde yürüyen en nefret ettiğim kişiydin. Artık bana geldin, bana kavuştun, şimdi sana yapacaklarımı göreceksin.' Sonra, üzerine çullanacak, sıkacak, sıkacak kaburgaları birbirine girecektir." Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem parmaklarını birleştirerek şöyle buyurdu: "Ona doksan ya da doksan dokuz ejderha musallat edilecek. Onlardan birisi yere şöyle bir üfürse yerde hiçbir şey bitmez ve dünyada hayat da kalmaz. Hesap vermek için dirilinceye dek onun etinden koparıp onu sokacaklardır." Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:"Kabir ya cennet bahçelerinden bir bahçe, yahut cehennem çukurlarından bir çukurdur." (Rezîn; Tirmizî, no. 2460).Osmân'ın azatlısı Hâni radiyallahu anh'dan: Osmân bir kabirde durduğu zaman gözyaşları sakalını ıslatacak kadar ağlardı. Ona dediler ki: "Cennet ve cehennemden söz ettiğin zaman ağlamıyorsun. Kabirden söz ettiğin zaman ağlıyorsun, acaba neden?"Cevap verdi: "Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu duydum: 'Kabir, âhiret konaklarının ilkidir. Kim orada kurtulursa artık gerisi kolaydır. Kim de orada kurtulamazsa gerisi daha zordur.' Yine Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem, 'Hangi manzara ile karşılaştımsa, kabri ondan daha korkunç buldum' buyurdu." (Tirmizî). Rezîn'in eki:Hâni der ki: "Osmân, kabir üzerinde durup şöyle mırıldanırdı: Ey insan, eğer bundan kurtulursan, daha büyüğünden kurtulursun. Kurtulamazsan artık seni hiçbir kurtarıcı kurtaramaz." (Tirmizî, no. 2308 ve İbn Mâce, no. 4267). İbn Abbâs radiyallahu anh'dan; "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Sa'd b. Muâz'ı defnettiği gün kabrin kenarında oturup şöyle buyurdu: Eğer biri kabir fitnesinden (azabından) ya da sorgusundan kurtulacak olsaydı, Sa'd b. Muâz kurtulurdu. Onu bir sıkma sıktı, sonra gevşetti." (Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebîr ve'l-Evsat'ta).
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yeliz Yücel / diğer yazıları
- Üç aylar iklimi-4 / 20.03.2017
- Üç aylar iklimi-3 / 19.03.2017
- Üç aylar iklimi-2 / 18.03.2017
- Üç aylar iklimi-1 / 17.03.2017
- Muharrem'in onuncu günü: Aşura / 11.10.2016
- Bayram namazı ve kılınışı / 11.09.2016
- Haccın tamam olmasının şartları / 10.09.2016
- 'Hac Arafat'tır' / 09.09.2016
- Zilhicce ayında ibadet?III / 08.09.2016
- Zilhicce ayında ibadet?II / 07.09.2016
- Üç aylar iklimi-3 / 19.03.2017
- Üç aylar iklimi-2 / 18.03.2017
- Üç aylar iklimi-1 / 17.03.2017
- Muharrem'in onuncu günü: Aşura / 11.10.2016
- Bayram namazı ve kılınışı / 11.09.2016
- Haccın tamam olmasının şartları / 10.09.2016
- 'Hac Arafat'tır' / 09.09.2016
- Zilhicce ayında ibadet?III / 08.09.2016
- Zilhicce ayında ibadet?II / 07.09.2016