Milli Takım İzlanda'da mükemmel bir sonuç aldı. Tam dört gollü bir zafer.
Baştan sona kusursuz bir hücum performansı sergileyen milli takımı tüm kalbimle kutluyorum.
Saha ve hava şartları öyle kötüydü ki böyle şartlarda milli takımın gösterdiği performans inanılır gibi değil.
Sadece teknik anlamda değil fizik güç ve mücadele olarak çok üstündük.
Özellikle ikinci yarı takım olarak oyunun tüm kontrolü bizdeydi.
Hem maçın süratini yükselttik hem de fizik olarak çok iyi mücadele ettik.
İkinci yarı maçın tek hakimiydik. Milli takımda güç olarak oyundan düşmedi.
Bunda Montella'nın zamanında yaptığı değişiklikler de çok etkili oldu.
Doğru zamanda yorulan oyuncuları oyundan alarak takımın oyundan düşmesini önledi.
Milli takım teknik olarak çok üstün futbolculardan kurulu.
Kerem Aktürkoğlu ve İrfan Can Kahveci'nin attığı golleri kolay kolay başka bir futbolcuların atması pek mümkün değil.
Ayrıca üçüncü golde Kerem Aktürkoğlu'nun pozisyonu ısrarla takip etmesi ve topu kaleciden faul yapmadan söküp alması takdiri hak eden hamleler.
Yine Kerem'in böyle süratli bir şekilde hareket ederken faul yapmadan topu kapması birçok futbolcunun beceremeyeceği bir aksiyon.
Evet bu milli takım kadrosu için altın jenerasyon deniyor.
Milli takımın elde ettiği bu zaferler ile takımdaki arkadaşlık daha da gelişiyor.
Bu ruh, takım oyunu açısından oldukça önemli.
Böyle zaferler ile milli takımdaki arkadaşlık geliştikçe takım oyunu da daha kaliteli hâle gelecektir.
Milli takımda göze batan bir olumsuzluk şu.
Takımımız hücumda harikalar yaratırken nedense savunmada aynı başarıyı gösteremedi.
İlk golde Abdülkerim Bardakçı rakibin önündeyken yanlış bir hamle ile bir anda bilinçli bir şekilde rakibin arkasına geçti ve topu kaybetti.
Golü atan Oscarsson'u karşısında yavaş kalınca gol de kaçınılmaz oldu.
Kalemizde gördüğümüz ikinci gol de ise Uğurcan Çakır hem yanlış bir çıkış yaptı hem de topa hamle yapmadı.
1-2 önde olduğumuz dakikalarda ise kalemizde çok büyük bir tehlike atlattık.
Topu ıskalayan Merih Demiral'ın üstüne Zeki Çelik topu kapmak üzere olan kaleci Uğurcan'ı bozdu. Savunmada yapılan bu hatalar şık değildi.
Her neyse bütün bu hatalar üzerinde artık daha sonra düşünmek lazım.
Karşılaşmanın ikinci yarısı ilk yarısına nazaran daha heycanlıydı.
Her iki takım da açık bir futbol oynadılar.
Bu sonucun alınmasında en önemli katkıyı yapan oyuncular bence Hakan Çalhanoğlu ve de Arda Güler idi.
Bu ikili özellikle ikinci yarıda birbirleriyle çok uyumlu oynayıp sürekli paslaştılar. Bu sayede top daha çok milli takımda kaldı.
Arda Güler özellikle kanatlardaki oyunculara sürekli destek oldu.
Bu bir kere daha gösteriyor ki özellikle İzlanda gibi kale önünü kalabalık tutan takımlara karşı oyunu kanatlardan kurgulamak kazanmak için çok önemli.
Son olarak şunu da yazmak lazım. Düşünün İzlanda'yı 44 yıldır sahasında yenememişiz. Bu deplasmandaki ilk galibiyetimiz.
Bu durum Türk futbolunun gerçek gücünü yansıtmıyor.
Türk oyuncular kendilerine güvenince nasıl kabiliyetler gösteriyor ve nasıl mücadele ediyor bu maç bir kere daha bunu gösterdi.
Yolumuzun açık olduğunu bilelim yeter ki kendimize güvenelim.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Göksu / diğer yazıları
- Gabriel Sara neden var / 04.02.2025
- Curcuna / 03.02.2025
- Mahalle maçında olmaz / 31.01.2025
- Şampiyonluk hayal değil / 27.01.2025
- Galatasaray çok zorlandı / 26.01.2025
- Mourinho total futbola inanıyor / 24.01.2025
- Uğursuz gün / 22.01.2025
- Fenerbahçe'de işler yolunda / 20.01.2025
- Muazzam ikinci yarı / 18.01.2025
- Dağılmadan ve sıkılmadan / 14.01.2025
- Curcuna / 03.02.2025
- Mahalle maçında olmaz / 31.01.2025
- Şampiyonluk hayal değil / 27.01.2025
- Galatasaray çok zorlandı / 26.01.2025
- Mourinho total futbola inanıyor / 24.01.2025
- Uğursuz gün / 22.01.2025
- Fenerbahçe'de işler yolunda / 20.01.2025
- Muazzam ikinci yarı / 18.01.2025
- Dağılmadan ve sıkılmadan / 14.01.2025