İyi demekle iyi olmaz

Geçmişte bir gazetenin magazin ekinde Güzin Abla köşesi vardı. Güzin Sayar hazırlardı. 1998'de köşeyi bırakmış, onun yerine başkası çiziktiriyordu. Şimdi var mı bilmiyorum. 
Güzin abla, dertli magazin okurlarına ve intihar raddesine gelmiş tiplere, iyi olacaksın, iyi günler göreceksin, moralini yüksek tut, türünden moral-motivasyon katkısı sağlardı.
Meral Akşener'i dinlerken, Güzin ablayı hatırladım.
Magazin dünyasının Güzin ablası, Meral abla olarak siyasette zuhur etmiş? İyi olacak, diyor; o kadar!
Devlet ve millet meselelerimiz, bölgesel ve küresel tezgahlar öylesine kronik, öylesine çetin ki, iyi olacak demekle iyi olmaz.
İyi olacaksın demekle hasta iyi olsaydı, tıp ilmine gerek kalmaz, bunca tıp fakülteleri olmazdı. 
Cübbeli, almış eline Çin malı çakma bir Na'lin-i Şerif, bunu alan iyi olacak, şifa bulacak, diyor. Meral abla ise eli bomboş iyi olacak, diyor.
Temel, etrafına, bakun ben hastayım, ciddi hastayım dedikçe; çevresi, bir şeyun yok, iyisin, iyi olacaksun, filan diyor? Derken birkaç gün içinde ölüp gidiyor. Vasiyeti üzerine mezar taşına şunu yazdırtıyor: Hastayım hastayım, dedum, iyisin dedunuz, iyi olacaksun, dedunuz, bana inanmadunuz. Bakun ne oldu şimdi, ölüp gittum! 
Meral ablanın iyi olacak, iyi olacak üfürmesi de bu kabil!
İyi olacak demekle , devlet-millet iyi olmaz.
İyi olacaksın demekle, hasta iyi olmaz.
İyi parti demekle, iyi parti olmaz.
Ak parti demekle, parti ak olmaz.
Halk partisi demekle, parti halk partisi olmaz.
Milli para demekle, kasamız-kesemiz milli para ile dolmaz.
Ne mi gerekiyor?
Lider gerekiyor, kadro gerekiyor, milli duruş gerekiyor, bağımsızlık karakteri gerekiyor, Bağımsızlık sevdası gerekiyor, Milli Ekonomi Modeli gerekiyor, Sosyal devlet gerekiyor. Hesap-kitap gerekiyor, basiret gerekiyor.
1919'da bunun adı Gazi M. Kemal Atatürk ve Kuvay-ı Milliye'ydi. Bugün de bunun adı Bağımsız Türkiye Partisi ve Prof. Dr. Haydar Baş'tır.
Meral ablanın 74 sayfalık programını okudum.
Türk milletinin adı geçiyor, ama medeniyetimizin değerleriyle dolu değil. İçine liberallerin kurtu düşmüş. Güneydoğu meselesinde "eşit vatandaşlık" kavramına sarılıyor (s. 36).
'Eşit vatandaşlık', AKP'nin Türkiyelilik kavramının akil heyet tarafından Anadolu'ya pazarlanma biçimdir. 'Açılım'cıların, Apo'nun ve hain liberallerin 'etnik vatandaşlık'ı anayasaya koymak için uydurdukları bir laftır.
Meral abla ve partisi, programında zikredildiği üzere organik bir Avrupa Birlikçi (s. 66).
Meral abla iyi de bir NATO'cu? Parti programında, NATO'ya, biat derecesinde açık bir bağlılık var (s. 70).
Geçen hafta Prof. Dr. Baş'ın himayelerinde gazetemizin gerçekleştirdiği Attila İlhan ve Oktay Sinanoğlu'nu anma programında konuşmacıların dikkat çektiği şu tespit hayatidir: Attila İlhan'a göre İnönü ile başlayan sahte Atatürkçülük ve mandacılığın siyasi alameti, NATO bağlılığı ve Amerikan çıkarlarının bekçiliğidir (Attila İlhan, Hangi Sol, s. 187, İş Bankası Yay., İstanbul 2008).
Yakın tarihimizin tecrübeleri ışığında NATO, derin Amerika, Haçlı AB, Vahşi Batı, Gladyo, Emperyalizm, Nurculuk ve FETÖ demektir.
Meral ablanın söylem ve programındaki NATO şifresi, istiklal ve istikbalimiz adına hayra alamet değil, hiç de iyi değil!
Partinin, ekonomi ve çalışma hayatına dair 10-15 sayfalık program metninde incir çekirdeğini dolduracak bir şey yok. Serbest piyasacı (s. 41). 
AKP gibi bağımsız Merkez Bankası fikriyatında(s. 42)? Bağımsız MB; yani, uluslararası finans çevrelerine ve küresel baronlara endeksli!
Devlet piyasaya müdahil etmeyecek, sadece imar rantına müdahil olacak (s. 44). 
Yabancı yatırımcıya tam destek verecek (42, 48).
Güzin abla gibi halka şefkatli değil, Meral abla? Programı pek fena vergici duruyor. "Etkin vergi denetimi yoluyla vergi tabanını genişletmek" hedefini ilan ediyor (s. 45). 
Başka da çaresi yok; kamunun, piyasaların ve halkın ihtiyacını karşılayacak milli parası yok. AKP gibi vergi ve zamdan başka hiçbir kaynağı yok.
Vergide tüm ufukları ise OECD ortalaması! (s. 45).
OECD vergi ortalaması ise yüzde 34-35lerde dolanıyor... Yandı gülüm keten helva!
Özelleştirmede ise AKP'ninkine makyaj çekilip sürdürülecek (s.47).
Meral ablanın ekonomi anlayışı, liberal-kapitalizmin etek giydirilmiş ve halka "iyi olacak, iyi olacak" diye üfürülmüş hali.
Kim ne üfürürse üfürsün; bu üfürme ile Türkiye iyi olmaz, bölge hiç iyi olmaz.
Osmanlı'nın son döneminde nasıl Bağımsızlık karakterli Gazi M. Kemal Atatürk'ten gayrı bir kurtuluş yolu yok idiyse; günümüz Türkiye'sinin de Bağımsız Türkiye karakterli ve Milli Ekonomi Modelli Prof. Dr. Baş'tan başka çıkışı yok!