İttifak tezgâhtarlığı yanlış

Medeniyetler İttifakı tiyatrosu oynanıyor? Ateş yalımı üstünde.Barut fırtınası, bomba sağanağı, can pazarı ortasında "medeniyetler ittifakı" tiyatrosu sergileniyor.22 İslam ülkesini işgal projesi olan Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında, "Medeniyetler İttifakı" oyunu oynanıyor.Vatikan'ın "Dinler arası diyalog" mayası tutmadı. Yüce Türk Milleti ve Avrasya'nın irfan sahibi insanları yemedi.İmar yasası değişikliği açılan kilise evlerde "Nurcu papaz"lar, "Müslüman rahip"ler, "İsevi Müslüman"lar rol üstlendiler; sarık taktılar, hoca yaptılar, efendi ettiler? Hamdolsun, Müslüman milletimiz, Papalık Konseyi'nin "sarıklı ve hoca kılıklı misyon erleri"ne paçayı kaptırmadı, gönül vermedi.Tam bu noktada, bu "milli projedir, kilise işi değildir?" dediler.Bu bağlamda, yegâne ilahi kitap olan Kur'an-ı Kerim'i, Alemlere rahmet olan Hz. Peygamber'i, Medine Vesikasını kullanmaya kalkıştılar; Hz. Muhammed'in rahmet oluşunu örtmek gayretkeşliği içerisinde papazlarıyla, hahamlarıyla Hz. İbrahim'de buluştular, Sırat köprüsünde kesiştiler.Milletimiz, "Yüce Allah, sizleri onlarla haşr etsin; papazlarınızla beraber, hahamlarınızla beraber haşr etsin?" duası karşısında; diyalogcuların bir kısmı ürktüler, irktiler? Akıl-dâneleri ise, madem ki tepki topluyor, "dinler arası diyalog" isminden vazgeçtik, bari kültürlerarası diyalog diyelim, dediler. Dediler demesine ama, kamuoyuna deklare ettikleri ve Papa'ya söz verdikleri üzere, yine Papalık Konseyi misyonunun bir parçası olarak saman altından "vaftiz suyu" yürüttüler. Diyalog furyası, Müslüman Türk evlatlarının önce Hıristiyanlaştırılması, sonra da "etnik kimliklere büründürülmesi" olarak meyveye durdu? Vatandaş, vay canına, dedi. Kısaca yüce milletimiz, yutmadı; bu iş misyonerlik işi? Bu fasıl, "kiliseye hizmet" faslı, Haçlı'ya taşeronluk faslı vesselam, dedi. 10 yıllık tecrübe ve ağır zayiattan sonra, maşeri vicdan ve erbab-ı ilim, "bu iş, dini ve milli bütünlüğümüzü hedef alan çağdaş misyon erliktir" kararını verdi.Vatikan'ın teo-politik projesi ıskartaya çıktı. Anında makas değiştirdiler küresel odaklar?Vatikan'ın teo-politik planını, daha "reel politik bir plan" ile eklemlediler. Bunun adı "Medeniyetler İttifakı" olsun dediler.Daha sıcak, daha cerbezeli, daha cazibeli bir cila attılar? "Medeniyetler İttifakı şart" diye kulaklara üfürmeye başladılar.Bütün bunlar ne için, biliyor musunuz?İşgalcilere karşı direnerek, vatanlarına, devletlerine, kaynaklarına, dinlerine, namuslarına, evlerine ve barklarına sahip çıkan "mazlum ama onurlu" insanların yüreklerindeki "milli direnci" kırmak için?Buyurun yapın, canları telef yok yere edilen mazlum milletlerle birlikte, vatanları işgale uğramış masum milletlerle birlikte yapın medeniyetler ittifakı?İşgalcinin medeniyeti mi olur? Can emniyeti, mal emniyeti, namus emniyeti, din emniyeti nedir tanımayan işgalcinin medeniyeti mi var?ABD, AB ve sair Haçlı dünyasının endazesi bu değil mi?Vatan tanımayan, namus bilmeyen, kendisi dışındaki insanlara "hayvanı" kadar dahi kıymet biçmeyen, bir yalan uğruna 50 bin-600 bin masum Müslüman'ı katledebilen işgalci güruhunun medeniyeti mi olur? Onlarda medeniyet ne arar!Böyle bir vaziyet ve ittifak söylemi, bizzat "medeniyet" kavramına yapılabilecek en büyük hakarettir.İşgalci ABD'nin 22 İslam ülkesini hedef aldığını ilan ettiği BOP'un eş başkanı R. T. Erdoğan, hangi medeniyet ile ittifaktan söz ediyor?Srebzenika'daki, Afganistan'daki, Irak'taki, Kerkük'teki, Telafer'deki işgal ve katliam hangi medeniyetin semeresi?! Türk askerinin başına çuval geçirenler, hangi medeniyetin çocukları?!İsrail'in ile stratejik işbirliğinde eski akıl hocası "muhterem Necmettin Erbakan"dan da ileriye giden, onun devr-i iktidarında imzalanan 18 Stratejik İşbirliği anlaşması üstüne daha büyük adımlar atan Erdoğan, Ortadoğu'yu kan gölüne çeviren İsrail'in mensup olduğu medeniyet ile mi ittifaktan dem vuruyor? Böylesi bir İsrail'i dahi kınamaktan aciz BM, Genel Sekreteri Annan ve yardımcı rol oyuncuları Erdoğan ve Zapatero, hangi akla hizmet ederek, hangi "medeniyetler ittifakı"nı pompalıyor?!Irak'taki vahşet, Lübnan'daki katliam, Filistin'deki soykırım, çoluk-çocuk demeden başlarına tonlarca bomba yağdırılan masumların vaziyeti, hangi medeniyetin mahsulü?!Bunların ortak adı Haçlı? Değil mi? Bunların gerçek adı, "Vahşi Batı"? Bu adı, kendi kendilerine vermediler mi?Hiçbir söylem ve ittifak yaygarası, bu gerçek kimliklerini örtmeye yetmez. Bunlarla ittifak etmek bir yana, kim bunlarla işbirliği içinde olabilir.Hangi iman, bu vahşetleri sindirebilir?! Hangi vicdan ve hangi iz'an, bu "vahşet medeniyeti" ile "ittifak"tan söz edebilir?!Amerika'da mukim Fetullah Gülen Efendi "Amerika da şu andaki konum ve gücüyle bütün dünyaya kumanda edebilir. Bütün dünyada yapılacak işler buradan idare edilebilir. Amerika göz ardı edilerek şurada burada bir iş yapılmaya kalkılmamalı. Amerika ile iyi geçinmezseniz, işinizi bozarlar. İnsan olarak bizi çok alakadar eden dünyadaki dengeyi düşünüyorsak, o zaman Amerika'nın bu dengedeki yerine dikkat etmek zorundayız. Dümende onlar var" (Bkz. Nevval Sevindi, Fethullah Gülen ile New York Sohbeti, Amerika dünyanın dümeninde bölümü, Sabah Kitapları, İst. 1997; Nevval Sevindi, Yeni Yüzyıl, Fethullah Gülen ile New York Sohbeti, 20-29 Eylül 1997) diyor. Der, diyebilir. Ondan, zaten başka türden bir tavsiye beklenmiyor. Zat-ı âlileri, zaten Papa II. J. Paul'un huzurunda "Papalık Konseyi misyonunun bir parçası olduğunu" dünyaya deklare etmiş, ben buyum ve bunun için geldim demiş (Bkz. Hocafendi'den Papa'ya mektup, 10 Şubat 1998).   Erdoğan da aynı şekilde Bush'un BOP'unda "eş başkan" olabilir, Medeniyetler İttifak'ında "yardımcı oyuncu rolü" alabilir; kendi bileceği bir iş? Ama bunu Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı olarak, yapamaz, yapmamalıdır. Zira tarihinden bu güne, asla hiçbir vahşetin yanında olmamış, asla hiçbir zalimin safında yer almamış, bilakis insanlığa adalet ve emniyet sunmuş bir Türk medeniyetinin ve bu eşsiz medeniyetin şimdiki bayraktarı Türk Devleti'nin Başbakan'ı olarak, bu işlerde rol üstlenemez Erdoğan.1 yıl sonra seçim var; emekliye ayrıldıktan sonra bu tip sivil faaliyetlerde bulunabilir, hatta Gülen Efendi gibi kapağı Amerika'ya, çocuklarının yanına atabilir? Kimse de bir şey demez.Ama Başbakan sıfatı ile bu "ittifak-mittifak işleri"ne bulaşırsa, orada her Türk evladına söz hakkı doğar. Bugün, herkes bu söz hakkını kullanmalıdır; sandıktaki söz hakkı ayrı?