"İyi ki bu komutanlarla savaşa girmemişiz" diyerek askerimizi aşağılayan, hor gören Bülent Arınç bu kez, hakaret ettiği askerlerimizi şehit eden, bebek katili olarak kötü şöhrete sahip, eşkıya başı Abdullah Öcalan'ın itibarından söz etmesin mi? İnanılır gibi değildi bu tavrı. TV ekranında kendisini izlerken, şaka yaptığını şimdi açıklar, diye de içimden geçiriyordum, ama nafile bekleyişti benimki. HDP Eşbaşkanı Demirtaş haklı mıydı ne? Arınç için şunları söylüyordu: başbakan olamadı diye öfkesini bizden çıkarıyor! Doğrusu bu ya, Tayyib Erdoğan sonrasında partideki itibarı azalan Arınç'ın, Apo'da itibar arayışına ne demeli? Psikolojik bir travma yaşıyor olabilir.Ya da "itibar" sözcüğünün ne anlama geldiğini bilmiyordur. Biz yine de hatırlatalım, itibar; değerli, güvenilir, saygın olma, saygı görme anlamına gelir. Arınç'a göre; eşkıya, çapulcu reisi ve de katil Öcalan, Devlete karşı işlediği suçlardan ve cinayetlerden idama mahkûm olmuş, büyük ağabeyleri tarafından ipten alınarak müebbet yemiş olmasına rağmen, değerli, güvenilir ve saygın kişidir. Demek ki, içinde bulunduğu hükümetin bir kısım bakanlarının yolsuzluk ve rüşvet iddiaları karşısında istifa etmek zorunda kalmaları, yargıdan paçalarını kurtarmak için her türlü yolu denemeleri de onların itibarlarına(!) itibar katıyordu.Seçkin insan sıkıntısı çeken AKP, âkiller(!) topluluğundan da umduğunu bulamayınca, Apo'yu itibarlaştırarak açığını mı gidermek istiyordu?Gülmece edebiyatından örnekler sergileyen AKP dünya çapında tepkilere neden olan inciler savurmaya da devam ediyor itibara(!) ilâveten? Amerika kıtasının keşfi derken yine fıtrata dönüş yaparak tam da "kadına yönelik şiddete karşı gün" olarak belirlenen 25 Kasım'dan bir gün önce kadın-erkek eşitsizliğinden dem vuruluyor. Başka bir ortam, başka bir zamanda yaradılış olarak kadın-erkek farkı değerlendirilirse de, kadına karşı şiddetin önlenmesi çabasının yoğunlaştığı bir ortamda gayretleri sıfırlayacak yaklaşımlardan uzak durmak gerekirdi.Üstelik İstanbul'da imzaya açıldığı için "İstanbul Antlaşması" olarak da isimlendirilen Avrupa Konseyi Kadına Karşı Şiddetin ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi'ne dair sözleşmeyi hiçbir çekince koymadan imzalıyorsun, şimdi de imzaladığın metni tekzip edercesine yorumlara girişiyorsun.Tabii ki, kadın ve erkek arasında yaradılış farkı var. Ancak, insan hakları hukuku açısından, insan olarak kadın ve erkek eşittir. Hem haklara sahip olma hem de hakları kullanma açısından eşitlik söz konusudur.Anayasamızın 10. maddesi hükmü bu eşitliği vurgularken, ülke olarak onayladığımız uluslararası sözleşmeler de aynı vurguyu yapmaktadır.Yalnızca kadınlar yönünden değil, genel olarak insan haklarına özen göstermeyen, kendilerinden olmayanları yok sayan ya da avutan bu iktidar zamanında, sokakta-evde kadına karşı şiddet katlanarak artmış, diğer suçlar da geri kalmamış, hapishaneler dolup taşmıştır.Çözüm yerine açılıp saçılarak iç güvenlikti, bilmem kaçıncı yargı paketiydi derken hukuk devletinden polis devletine geçiş hız kazanmıştır.Yeniden hukuk devleti için, yaklaşan seçimlerde tarihi ve siyasi sorumluluğumuzun gereğini yapalım!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023