İslam tarihinin yetiştirdiği büyük mutasavvıflardan olan Hz. Mevlana, Ehl-i Beyt yolunu aşk derecesinde yaşayan ve yaşatan sevilmiş ve seçilmiş bir Hak dostudur.
Hz. Mevlana, Peygamber Efendimizin (s.a.v.), "Ehl-i Beytim Nuh'un Gemisi gibidir. Ona binen kurtulur, binmeyen helak olur gider" hadisinin bir gereği olarak Mesnevi'sinde şöyle demektedir:
"Kendini felsefeye vermiş adama dönersin, o da ölüm gününde aklı, pek kolsuz-kanatsız, pek yemsiz-yiyeceksiz görmüştü. O vakit garezsiz olarak gerçeği söylemiş, 'Akılla olmayacak yerlere at sürmüşüz' demişti. Demişti ki: Aldandık da erlerken baş çektik; hayal denizinde yüzdük durduk. Oysa can denizinde yüzmek bir hiç burada, Nuh'un Gemisine girmekten başka çare yok." (Prof. Dr. Haydar Baş, İslam ve Mevlana, s.35)
Birileri maksatlı olarak Mevlana'ya hümanist, mistik ya da diyalogcu iftirası atmaya çalışırken, Hz. Mevlana kendisini şöyle tanıtmaktadır:
"Sağ olduğum müddetçe, Kur'an'ın kölesi, bendesiyim. Ben Muhammed Muhtâr'ın yolunun tozuyum. Benim sözümden bundan başkasını bir kimse naklederse, ben ondan da bizarım (şikayetçiyim), onun sözünden de." (Hazret-i Mevlana'nın Rubaileri )
Hz. Mevlana, Peygamber'in (s.a.v.) sünneti ve İmam Ali'nin (a.s.) velayeti üzere devam eden irşad yolunda devam etmiş; ulûhiyet ve tevhid inancı ile İslam'ı yaşamıştır. Nefis tezkiyesi, istikamet, teslimiyet ve zikir ile vuslata ermiştir. (Prof. Dr. Baş, İslam ve Mevlana)
Hz. Mevlana'yı anlamak için O'nun hasretini, aşkını bir başka ifadeyle gayretini bilmek lazımdır.
Bu aşkı, hasreti, gayreti bilmeyenler ne Mevlana'yı anlayabilir, ne de anlatabilirler.
Hz. Mevlana'nın bütün gayreti, aşkı, hedefi, hasreti 'kul' olmaktı. Bezm-i Elest'te verdiği sözü ispat etmekti.
Peki, insan nasıl Allah'ın razı olduğu hakiki bir kul olabilir?
Bu soruyu kul olmanın gereğini Prof. Dr. Haydar Baş Hocamız İman ve İnsan adlı eserinde şöyle açıklıyor;
"Allah (c.c) bu sonsuz kâinatı ve onda mevcut olanları insan için yaratmıştır. İnsan yaratılmamış olsaydı bu âlemin hiçbir anlamı olmayacaktı. Dolayısıyla kâinatın değeri, kıymeti onu şereflendiren insandan gelmektedir.
Âlemde mevcut olan değerler, kıymetler, rütbeler ve mevkilerde sadece insan içindir. Nitekim K. Kerim'de Cenabı Hak; "Yerde ve gökte, canlı ve cansız ne varsa hepsini Allah, sizin emrinize vermiştir."(Lokman Suresi 20) buyurmaktadır.
Nasıl ki âlem, insan için yaratılmışsa ve evren insana hizmet ettiği ölçüde mükemmelse, insanda kulluk için yaratılmış ve varlıklar içinde "Allah'ın Halifesi" olarak seçilmiştir. Dolayısıyla o da, Rabbini bildiği ve O'na kul olduğu nispette mükemmeldir."
Prof. Dr. Haydar Baş Hocamın ifadesiyle; "Bezm-i Elest'te Cenab-ı Hakk'ın "Ben, sizin Rabbiniz değil miyim?" sorusuna (hitabına) bütün ruhların "Sen, bizim Rabbimizsin" cevabı ile başlayan kutsal hasreti, aşk boyutunda yaşayan büyük bir insandır Hz. Mevlana.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın ifadesiyle; "Onun "ne olursan ol gel" dediği şey Seyr ve Hakk'a vuslattır, Allah'a doğru yolculuktur ve nihai hedef olarak Yüce Allah'ın huzurudur, kavuşmaktır, vuslattır.
Kulluk sadece cesetle değil gönül ile ibadet etmektir.
Bakın! İbadet hakkında ne diyor Hz. Mevlana;
"Âşıklar daima namazdadırlar. Aşkın sarhoşluğu bununla başlar, ne beş vakitle istirahat eder, ne beş yüz binle…"
"Kulluk sadece cesetle değil, gönülle ibadet etmektir. Ezan sesleri kalbimin mescidine öyle muhrik gelir ki, onun tesiri ile gönül mabedimin kapısı aşk ateşiyle yanar."
"Şu namaz da, oruç ta, hac da, cihat da hep inanca tanıklık eder.
Şu zekât vermek, armağan sunmak, hasetten vazgeçmekte içteki gizli şeye tanıklık etmektedir.
Oruç der ki; Bu kişi helalden bile çekildi, harama nasıl el atar? Zekât der ki; O kendi malından ayırdı da yoksula verdi, din ehlinin malını nasıl çalar?"
(devamı yarın)...
- Rusya ekonomik bağımsızlığını nasıl kazandı? / 16.01.2020
- ABD’li profesörün itirafı / 15.01.2020
- İslam ve Mevlana - 2 / 12.01.2020
- İslam ve Mevlana -1- / 11.01.2020
- Ehl-i Beyt’i sevenlerin özellikleri / 12.12.2019
- Vatan müdafaası / 10.12.2019
- İmam Seccad; Namaz / 05.12.2019
- İmam Zeynelabidin (a.s) / 04.12.2019
- Gadir-i Hum’u inkâr edemezsiniz / 26.11.2019