İslam ve Mevlana - 2

Prof. Dr. Haydar Baş, İslam ve Mevlana eserinde Hz. Mevlana için şöyle der; "Kuran'ın bendesiyim" diyen hakikat kölesi, "ölmeden evvel ölünüz gerçeğinde öteleri seyreden kâmil insan, herkesi hiçbir fark gözetmeden dergâha davet eden bu büyük mana erinin geldiği nokta, manevi terbiyeler ve öğreticiler ile gerçekleşmiştir.

O; bir felsefeci, hümanist, mistik veya Darvinist olmayıp, tasavvuf yolunda mürşidi kâmillerin nazarı ile yetişerek Hakk'a vuslat ile şereflenen bir Allah dostudur. Uluhiyet ve tevhid inancı ile İslam'ı yaşamıştır. 

'Gene gel, gene, ne olursan ol! İster kâfir ol, ister putperest, ister Mecusi. Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da gel! Bu dergâh ümitsizlik dergâhı değildir' diyen Hz. Mevlana "Sağ olduğum sürece Kuran'ın kölesi, bendesiyim. Ben Muhammed Muhtar'ın yolunun tozuyum. Benim sözümden bundan başkasını bir kimse naklederse, Ben ondan da bizarım, onun sözünden de beriyim', diyerek kurtuluş adresini göstermiştir.

Hz. Peygamber'in eteğinde, Ehl-i Beyt'i kendine kılavuz etmiş büyük bir mana eridir Hz. Mevlana.

Hz. Ali Efendimizin "İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar" buyurduğunu söyleyen Hz. Mevlana, "Bir rüya kadar ömrü olan sen, geçici fani âleme aldanmışsın. Zira oyun ve oyuncaktan ibarettir. O halde ebedi âleme hazırlan.

Ebedi âleme hazırlık, elbette İslam'ı yaşamakla olabilir. Bugün Hz. Mevlana'nın adının karıştırılmak istendiği büyük tuzak, Hz. Peygamber'in devreden çıkarıldığı, "Muhammed'siz bir İslam" anlayışıdır.

 Onu anlamak ve anlatmak ise teslisten ayrılıp, tevhid istikametine girmekle olabilir. "Her dükkânda ayrı bir kâr var, ey oğul. Mesnevimiz tevhid dükkânıdır. Birden başka her ne görürsen, puttur o."

Ehl-i Beyt ve Mevlana

Hz. Mevlana, Ehl-i Beyt yolunda bir gönül önderi idi. Hz. Mevlana'ya ait olan 'Na'ti Hz. Ali' bunun delilidir.

Ki, Hz. Mevlana bu na'tında İmam Ali'nin maddi, manevi seçilmişliğini, üstünlüğünü ve halifeliğini beyan eder.

"O açıklayıcı İmam. O Allah'ın velisi, safa ehlinin vücut güneşidir. Yerde, gökte, mekânda, zamanda Hakla duran o imamın zatı, iç ve dış temizliğiyle vasıflanmak vaciptir. Çünkü O, küfürden, ikiyüzlülükten kurtulmuştur, temizdir... Onun konağı birlik âlemidir. 

O, Allah'ın zatına yapışmış, o olmuştur. Hani duyduğun lâhûtun o gizli hazinesi yok mu; işte O, odur. 

Çünkü O, haktan hakla görünmüştür. O hazinenin nakdi, tükenmez ilimdi. İşte o ilimden maksût, Yüce Ali'dir. Hakkın hikmetini ondan başka kimse bilmez. Zira O hakîmdir, her şeyin bilginidir…

Peygamberlere yardım eden o idi. Velilerin gören gözü de hakikaten O'dur. Yüzünün nurlu parıltısı,  kendi ziyasından bir güneş yarattı. O, Hakk iledir; Hakk, O'ndan görünür… 

O, şeriatta ilim şehrinin kapısıdır. Hakikatte ise iki cihanın beyidir. 

Allah yolunda gidenler isteyicidirler; Ali istenilendir. Söyleyenler söylerler, susarlar. O susmaz söyler. Ebedî ilim, onun göğsünde parlayıp göründü. Vahyolunanların sırlarını, o hakikat olarak bildi ve bildirdi. Ümmetlere haykırdı: "Allah yolunda Ali, sizin kılavuzunuzdur."…

Cihan var oldukça Ali var olur

Cihan var olurken de Ali vardı.

Ey Efendi! Benimle boşuna kavga etme, bu böyledir. Hakikat budur ki, hepimiz zerreyiz, güneş odur. Biz hepimiz damlayız, deniz odur.

Ey Şems-i din, mâdem ki sen aşıksın, Mevlâna için aşkta canını feda et ki, canın canâne kavuşsun ve aşkta ulaştırıcı kılavuz olsun."

Maddi sahadaki vesileyi kabul eden ama maneviyattaki ilerlemeye vesile olacak öğreticiyi, kâmil insanı reddeden batıl kafaların, bu hakikati görmesine vesile olacak Hz. Mevlana'yı, Hakk'a yürüdüğü bu günlerde rahmetle anıyoruz. 

Vuslat gecesi Allah ile olan yakınlığını şu sözlerle ifade eder; "Biz geceleri taa sabahlara kadar sevda dalgaları arasında bocalar dururuz.

İstersen gel bağışla bizi, istersen gel cefa et bize

Bir dert ki, ölümden başka devası yok

Ben nasıl olurda bu derde deva bulurum

Ben o padişah değilim ki, tahtan ineyim de tabuta bineyim.

Benim tabutumun yazısı ebediliktir.

Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayın

Bizim mezarımız ariflerin gönüllerindedir, diyerek gönüllerdeki ölümsüzlüğe dikkat çekmiştir.