Suriye ve Irak'ı kana bulayan IŞİD terör örgütü Şii mi, Sünni mi?Bir Müslüman'ı kasten öldürenin İslam diniyle hiçbir alakasının olmadığı hakkında onlarca ayet, binlerce hadis var; dolayısıyla Şii ya da Sünni olması için önce Müslüman olmaları gerekiyor diye peşinen bu sorunun cevabını verelim.Ama pratik örneklerden yola çıkarak da konuyu detaylandıralım.IŞİD, girdiği her yerde bir taraftan kafa kol keserken, diğer taraftan da o yerdeki bütün tarihi eserleri, türbeleri, camileri, mezarları yok ediyor.Örneğin Telafer bölgesine girdi ve burada bulunan İmam Hasan Askeri Hüseyniyesini, İmam Hekim Camisini, Ehl-i Beyt Camisini, İmam Sadık Hüseyniyesini tahrip etti.Tabi, girdiği yerlerde sadece Şiilerin kutsal mekanlarını değil, Şii, Sünni hiçbir ayrım yapmadan her kutsal mekanı yok ediyorlar.Hz. Veysel Karani Türbesi, Hz. İlyas peygamberin türbesi, Hz. Yunus peygamberin türbesi vs bunlardan sadece bir kaçı?Şiilikle hiçbir alakası olmayan ikinci halife Hz. Ömer'in torunu Abdullah b. Asım b. Ömer b. Hattab'ın türbesini de el yapımı dinamitlerle yerle bir ettiler.Hızlarını alamadılar hem Şiilerin hem de Sünnilerin kıblegahı olan Beytullah'a gözlerini diktiler ve O'nu tavaf edenleri öldüreceklerini ve de Kabe'yi yıkacaklarını ilan ettiler.Bütün bu deliller net olarak gösteriyor ki, IŞİD'in ne Şiilikle ne de Sünnilikle alakası var; İslam'la da alakası yok. Allah'ın peygamberlerine inşa ettirdiği, namazda ona yönelin dediği ve de bizzat Peygamber Efendimizin tavaf ettiği Kabe'yi yıkmak isteyenlerin Allah'la, Peygamberle ve de İslam'la ne alakası olabilir ki?Peki, IŞİD'in bu kutsal mekanları hedef almasının temel fikri nereye dayanıyor? Bu sorunun cevabını Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleme aldığı Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik tehditler adlı eserinde bulabiliriz:"1710 yılında İngiliz Sömürgeler Bakanlığı'nın emri ile Mısır, Irak, İran, Hicaz ve İstanbul'a ajan olarak gönderilen Humpher, hatıralarını bir kitapta derlemiştir. Burada bizzat Humpher'in ifade ettiği üzere Sömürgeler Bakanı'nın yardımcısı kendisine bakanlık tarafından yayınlanan ve kendi casuslarına dağıtılan bir kitap vermiş ve burada Müslümanların güçlü ve zayıf yönleri belirlenmiş, güçlü noktaların nasıl zayıflatılacağı ve zayıf noktalardan nasıl yararlanılacağı ayrıntılarıyla ortaya konmuştur."Konumuzla alakalı olan maddeyi aktaralım:"Sorunlardan biri de Müslümanların mübarek ve mukaddes yerleri ziyaret etmeleridir. Bu tür türbelere önem vermenin, süslemenin bidat ve şeriata aykırı olduğunu, peygamber döneminde bu teşrifatın bulunmadığını, ölülere ibadet yapılmadığını delilleriyle beraber ispat etmeliyiz. Yavaş yavaş binaların yıkılmasıyla ve bu türbelerin izlerini ortadan kaldırarak halk bu ziyaretlerden vazgeçirilmelidir? Baki Mezarlığını yerle bir etmeye çalışmalı ve bu konuya önem vermeliyiz. Diğer İslam ülkelerinde türbelerin de aynı şekilde harabeye çevrilmesini sağlamalıyız."Diğer bir maddede de şu ifade ediliyor:"İmam Hüseyin'e matem tutulan merkezler veya medreseler ortadan kaldırılmalı, harabeye çevrilmelidir. Tüm gücümüzle halkın medreselere ve İmam Hüseyin'e matem merasimlerine gitmesini önlemeye çalışmalıyız?"IŞİD'in bugün yaptıklarını, dün İngilizler tarafından Humpher'a kurdurulan Vahhabilik mezhebiyle yaptırıyorlardı. Bugün de IŞİD'in aynı rotada gittiğini görüyoruz.Şunu unutmamak gerekir ki, İsrail tarafından arzı mevut olarak ifade edilen bu coğrafyada tarihi mekanların, türbelerin, camilerin, medreselerin bir bir ortadan kaldırılması, bölgeyi İsrail'e hazırlamaktan başka bir şey değildir.Dün İngilizler bunu misyon edinmişti, bugünse ABD ve yandaşları ve de onların Müslüman görünümlü uzantıları bu misyonu sürdürmektedirler.(Kaynak: Dini Ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik tehditler, Prof. Dr. Haydar Baş, sayfa 102, 107 ve 109)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- İstanbul'daki tüm riskli binalar yeniden inşa edilebilir! / 26.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025