Bu nasıl soru demeyin. Gerçi argoda insanlar için "mal mısın" ya da "mal gibi bakma" şeklinde sözler kullanılsa da, hukukta bunun karşılığı hakarettir. Kırsal kesimde küçükbaş ve büyükbaş hayvanlar için mal sözcüğü kullanılır. Hadi bunları anladık. Peki, icra hukuku eliyle insanlar eşya muamelesi görüyorsa, taşınır-taşınmaz mallar gibi satış listesine konuluyorsa, buna ne demeli? Nitekim Şırnak Cizre'de bir özel hastane için icra müdürlüğünden verilen satış ilânında "aşağıdaki mallar satışa çıkarılmıştır" başlığı altında hekimler de yer almıştır. Bu yaklaşımı başka kurumlar için de düşünmeden edemiyor değiliz. Özel üniversiteler meselâ. Bir icra takibi sonucu satışına karar verilen böyle bir kurum, öğretim elemanları ve öğrencileriyle birlikte mi satışa sunulacak? Özelleştirmelerin gırla gittiği günümüzde hapishanelerin özelleştirilmesine karar verilirse benzer durumlar görülebilir. Yüksek bedele satabilmek için mahkûm ve tutukluların vasıfları da öne çıkarılarak, sanatçı, akademisyen gibi mahkûmlarımız da var…gibisinden müşteri kızıştırmaya yönelik traji-komik manzaralar da yaşanabilir.
Hayvanlar için de Türk Ceza Kanunu'nda (TCK) onları eşya sayan bir düzenleme var! Bu yasa, "mala karşı işlenen suçlar" bölümünde, evcil hayvanları eşya gibi tanımlamıştır. TCK madde 151 "mala zarar verme" başlığı altında, "Başkasının taşınır veya taşınmaz malını kısmen veya tamamen yıkan, tahrip eden, yok eden, bozan, kullanılamaz hale getiren veya kirleten kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan üç yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır" hükmünü getirirken maddenin ikinci fıkrasında, evcil hayvana verilecek zararı da mala verilmiş ceza gibi cezalandırmaktadır. Yani ceza hukuku evcil hayvanı eşyadan/maldan saymaktadır. Sokakta yaşayan hayvanları soracak olursanız bu garibanların eşya kadar bile kıymet-i harbiyeleri yoktur. Evcil hayvana zarar verilirse işin içinde hapis cezası olmasına karşın sokakta yaşayan bir hayvana örneğin bir kediye zarar verseniz, işkence ederek öldürseniz bile verilecek ceza para cezasıdır. Evcil hayvana karşı yapılan eylem "suç"tur. Sokakta yaşayan hayvana verilen zarar ise "kabahat", yani suça nazaran daha hafif bir eylemdir. Oysa her ikisi için de yapılan eylem aynıdır ama cezaları değişiktir. Bu konu anayasanın eşitlik ilkesine aykırılık iddiasıyla Anayasa Mahkemesi'ne taşınmıştır.
İcra hukukuna dönecek olursak çocuklar da yine hukuk eliyle eşyalaştırılmıştır. Boşanan çiftlerin çocuklarının velâyeti mahkemece ya anneye verilir ya da babaya. Velâyeti verilen taraf diğer tarafa mahkemenin belirleyeceği takvim çerçevesinde çocuğu göstermek zorundadır. Örneğin velâyet annede ise, haftanın belirli gününde, tatil ve bayramlarda çocuğu babası ile görüştürmek durumundadır. Buna uyulmadığında, çocuğunu görmek isteyen taraf icra memuru, polis ve avukatını da alarak çocuğu görmek üzere harekete geçer. İcra zoruyla çocuk teslim alınır. Bu nasıl bir uygulamadır! Hukuka sadece icra penceresinden değil, sosyoloji, pedagoji açısından bakılarak genelde insan ilişkileri özelde ebeveyn – çocuk ilişkileri kurulmalıdır.
Yargı reformu gündemdedir. En az yargı bağımsızlığı kadar icranın insan onuruna yakışır şekilde ele alınması da önem taşımaktadır.
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023